2017 yılında nikâh masasına oturan İbrahim Çelikkol ve Mihre Çelikkol, önceki gün yaklaşık 5 dakika süren duruşma sonucu anlaşmalı olarak boşandı.
Ali adlı bir oğulları olan çiftin boşanma protokolü de ortaya çıktı.
Protokole göre; Çiftin çocuğunun velayeti anne Mihre Çelikkol'da kalacak.
Hürriyet'in haberine göre İbrahim Çelikkol, oğlu için aylık 9 bin 500 lira nafaka verecek.
Çifte ait Beykoz Riva'daki gayrimenkulün yüzde 50 hissesini Mihre Çelikkol 5 milyon lira karşılığı İbrahim Çelikkol'a devredecek.
İbrahim Çelikkol'un ortağı olduğu şirkete ait olan araç ise Mihre Çelikkol adına devredilecek.
ALYANSLAR ELE VERMİŞTİ
İbrahim Çelikkol ile Mihre Çelikkol'un haziran ayından beri ayrı oldukları ortaya çıktı. Oyuncunun dizi çekimleri için bir süredir Adana'da olması sebebiyle çiftin arasının iyice açıldığı söylendi.
İbrahim Çelikkol ve Mihre Çelikkol, Knidos Deveboynu Feneri'nde mutluluğa 'evet' demişti.
Ünlü oyuncu İbrahim Çelikkol, Hürriyet'e verdiği röportajda eşini anlatmıştı:
ATV ekranlarında yayınlanan "Bir Zamanlar Çukurova" dizisinde Hakan Gümüşoğlu rolüyle izleyici karşısına çıkan İbrahim Çelikkol, geçen aylarda oğlu Ali ile birlikte menajerlik şirketine gitmişti. Tek kolundaki askı dikkat çeken Çelikkol, "Omuzda kas ezilmesi vardı, spor yaparken oldu. Biraz böyle kalacak, ciddi bir sorun yok" demişti.
Kolundaki sıkıntıya rağmen oğlunu kucağından indirmeyen oyuncu, 2017 yılında evlendiği Mihre Mutlu ile boşanacağı ve evleri ayırdığı yönünde çıkan haberlere, "Maalesef yazılıyor bunlar, çocuğun yanında konuşmayalım. Öyle ev ayırma falan yok, olur mu öyle bir şey" demişti.
İbrahim Çelikkol, hayatındaki seçimleri ve doğayla ilişkisini Esquire dergisine anlatmıştı.
Dizinin dördüncü sezonuna üçüncü başkarakter olarak girerken endişelendiğiniz oldu mu? Sizi bu projeye çeken neydi?
Benim için başkarakter; senaryoya ve dizinin içindeki bütün karakterlere can veren yapım, onları yaşatan yönetmen ve var olan ekiptir. Endişe hayatın içindeki heyecandır. Neler yaşayacağını tahmin etmektense ne yapabileceğini görmek asıl olandır.
SOKAKTA BÜYÜDÜM
Modelliğe ve oyunculuğa başlama hikayeniz 'keşfedilme' ile başlıyor. Siz bu tesadüfler hakkında ne düşünüyorsunuz?
Sizce de hayat tesadüflerden ibaret değil mi? Ki tesadüf dediğiniz gerçeğin ta kendisi aslında. Öyle ki sizi hayatın içine sokuyor ve orada tutunmanız için size bir şans veriyor. Benim yaşadığım hissiyatsa sanırım arkamdaki babam, annelerimizin duası ve kalbim oldu.
Mutlu bir anınızı sorsam, çocukluktan hangi kare gelir aklınıza?
Ben çocukluğumla ve büyüdüğüm yerle ilgili hâlâ kendimi çok şanslı hissediyorum. Tamamen gerçek, hayatla, insanlarla iç içe bir çocukluktu benimki. Sokakta büyüdüm diyebiliriz. Bozuk paraları dizip kule yapardık, lunaparka giderdik, kayığa binerdik; yani neşeyle geçen bir çocukluk var hafızamda.
Basketboldan vazgeçmek, modellikten vazgeçmek, hatta bir dönem oyunculuktan vazgeçmek... Bu kararlardan pişmanlık duyduğunuz oldu mu?
Günün sonunda, tercihlerim doğru ya da yanlış olsun, hiçbir zaman pişmanlık duymadım. Benim algıma göre hayat tamamen deneyimlerden ibaret. Tercihlerimizin değişmesi de bizi daha farklı deneyimlere yönlendiriyor ve sonuca baktığımızda bu ruhumuzun zenginliğini ortaya koyuyor. Basketbolun hayatımdan çıkmasından bahsedecek olursak, bu koşullar sonucu bir mecburiyetti aslında ama yine de bugün baktığımda hiç pişman değilim.
Spot ışıklarından doğaya sığınan bir yanınız var...
Mesleğim farklı olsa da tercih ettiğim yaşam biçimi aynı olurdu. Bir şeylerden kaçmak söylemi yerine kendimi huzurlu ve kendim hissettiğim şekilde yaşıyorum demek daha doğru. Şehir hayatının enerjisinin de yeri ayrı ama bu doyuma ara ara şehirde vakit geçirerek de ulaşabiliyorum. Hayatımın genelini sakin, doğayla, hayvanlarla geçirmeyi tercih ediyorum.
Set dışındaki zamanlarınızda neler yaparsınız?
Erken başlanan güne bayılırım, önce bunu söyleyeyim. Hatta günün ilk ışıklarında tempolu açık hava yürüyüşü beni çok motive eder. Sonra duş, hafif bir kahvaltı ve yarım saatlik kısacık bir uyku molası. Sonrasında evimde vakit geçirmeyi seviyorum. Şömineyi yakıp biraz bahçeyle ilgilenebilirim. Gün içinde köpeğimi dolaştırmaya mutlaka çıkarım. Yakın dostlarımla birer fincan kahve derken gün benzer şekilde akar gider.
Ralli, yamaç paraşütü, kiteboard yapıyorsunuz. Komando eğitimi aldınız. Ekstrem sporlar fiziksel ve ruhsal olarak size ne katıyor?
Ekstrem sporları yapabilme kabiliyeti ve hissettirdiği heyecan beni farklı bir doyuma ulaştırıyor ve bu durum ruhumu da pozitif şekilde etkiliyor. Fiziksel olarak bu tarz sporlara uygun olmam beni daha da teşvik ediyor.
İŞİM KENDİMLE ÖRTÜŞÜYOR
Bu mesleğin size çekici gelen yanı nedir?
Oyunculuk aynı bedende binlerce karakteri yaşatabilmek aslında. Öyle ki bazen hangisi gerçek karıştırabiliyorsunuz. Her birinden birer küçük anı, bir kırıntı kalıyor hafızanızda. Mesleğimi seviyorum. Değişik bir sürü hikayeyi barındırmasını, hayatın her koşuluna ait olmasını seviyorum. Kendi karakterimle de örtüşen bir işim olduğu için herkese, her duruma yargısız bir kabullenişle bakabiliyorum.
OĞLUM ALİ BENİM GELECEĞİM
Instagram hesabınızı incelediğimizde oğlunuza tutkunuzu görüyorum... Oğlunuzla genelde nasıl vakit geçiriyorsunuz?
Oğlum benim için bir birey, arkadaş ve umut. İçgüdülerim ona duyduğum saygıyla yönleniyor zaten. Özellikle değil, önemseyerek geçiriyoruz tüm vaktimizi...
Babanızın size öğrettiği neyi siz de oğlunuza aktarmak istersiniz?
Aslında babamın bana güzel kalbiyle, naifliğiyle, mertliğiyle işlediği her şeyle, bazen de öğretemediği şeylerle yolumuzu izliyoruz. Ali zaten benim geleceğim.
İNSANLIK GÖREVİMİ YAPTIM
Orman yangınlarında herkes paylaşım yapmakla yetinirken siz ön saflarda yangınla savaştınız. Duyar duymaz gitmeye mi karar verdiniz?
Doğanın hayatımdaki yerini bilmeyen yok sanırım. Yaşadığımız bu duruma kayıtsız kalmak mümkün değildi. Dünyada her birimiz bir araya gelerek bir denge oluşturuyoruz. Bu dengeyi korumak adına bir bütün olup, herkes gibi, her nefer gibi insani görevimi yaptım sadece. Evet, duyar duymaz gittim.