Kardeşlerim dizisinin neşesi, setin enerjiği, ekranların sevilen yüzü… Çocuk yaşlarda adımını attı bu sektöre, her projesinde hayat verdiği karakterlerle çok sevildi. Şimdilerde "Kardeşlerim" dizisinde canlandırdığı Oğulcan karakteri ile gönüllere taht kuruyor. Cihan Şimşek ile uzun uzun diziden, hayatından ve merak edilenlerinden konuştuk…
-Seni biraz daha yakından tanımak adına sormak isterim; nasıl bir çocukluk geçirdin, çocukluğuna dair anıların keyifli mi, hüzünlü mü?
Çok keyifli anılarım da oldu, hüzünlü anılarım da oldu.
OYUNCULUĞA ŞANS ESERİ BAŞLADIM
-Oyunculuk aşkı nasıl düştü içine, ne zaman karar verdin, bu yola nasıl girdin?
13 yaşındaydım. Baya küçükmüşüm, şu an 30 yaşındayım. 15 yaşında sektöre ilk adımımı attım Bez Bebek dizisi ile. Selim diye bir karakter vardı, benim yerime başkası canlandıracaktı. Çocuğun kolu kırılmış, ona da çok benzeyen birisini bulmaya çalışıyorlardı. O da bendim, biraz aslında şansa başladım bu sektöre.
İYİ Kİ OYUNCU OLDUM
-Oyuncu olmasaydın sence şu anda ne yapıyor olurdun?
Futbol oynamayı çok seviyordum. Muhtemelen futbolcu olurdum çünkü iyi top oynuyordum. Ama iyi ki oyuncu oldum ya.
BİR YERLERE GELEBİLMEK İÇİN ÇOK UĞRAŞTIM
-Genç yaşına rağmen çok sayıda işte rol aldın, pek çoğu da akıllara kazınan işler. "Bez Bebek", "Medcezir", "Hanım Köylü", "4N1K serisi" vs… Şimdilerde de ekranların çok sevilen dizilerinden "Kardeşlerim"de oynuyorsun. Şanslı biri olduğunu düşünüyor musun?
Tabii ki şans büyük bir faktör. Zaten sektöre girmem büyük bir şanstı benim için ama bunun yanında azim ve çalışmak da geliyor. Bir yerlere gelebilmek için çok uğraştım. Şans faktörüyle başladı ama sonrasında azim, yetenek ve eğitim ile bunu tamamlayıp 15 seneyi devirdim.
AİLENİN NE DEMEK OLDUĞUNU BU PROJEDE GÖRDÜM
-"Kardeşlerim" demişken diziye gelelim… "Kardeşlerim" işi senin için ne ifade ediyor, sende uyandırdığı hisler neler?
Herkes der ya "aile gibi olduk" diye, ben gerçekten ailenin ne demek olduğunu bu projede gördüm. Çünkü üç sezonluk bir işte bu zamana kadar hiç yer almadım. Kendimi şanslı hissediyorum o konuda. Şu an 70 bölüm oldu, dile kolay.
'OĞULCAN' BENİM HAYALİMDEKİ KARAKTERDİ
-İlk teklif geldiğinde ve senaryoyu okuduğunda neler hissettin? Sende uyanan hangi his, sana bu projeyi kabul ettirdi?
Muğla'da bir sinema filmi çekiyordum. Ayça (menajeri) aradı beni, "Kardeşlerim diye bir proje var" dedi. Senaryosunu ve karakter analizini attı. "Niye bu kadar mutlusun?" diye sordum, "oku anlayacaksın" dedi. Benim hayalimdi; dram işi içinde komedi yapabilmek. Okudum, kapattım ve Ayça'yı aradım. "Hayırlı olsun, bu bizim projemiz" dedim. O an anladım, ben bu projenin içerisinde yer alacağım. Oğulcan tam benim istediğim bir karakterdi.
-Peki partnerinle aran nasıl, Ecem Sena Bayır ile uyumunuzdan bahsedelim biraz da…
Ecem ile aram çok iyi. Çok kısa sürede birbirimize çok hızlı alıştığımızı düşünüyorum. Aynı kafadayız, bunu da ekrana iyi yansıttığımızı düşünüyorum.
-İzlenimlerim karşısında çok pozitif bir enerjin olduğunu söyleyebilirim. Bu enerjinin dayandığı bir hayat motton var mı?
Çalışmak olabilir. 15 yıldır bu sektörün içindeyim, hiç durduğumu hatırlamıyorum. O yüzden çalışmaya bağlıyorum.
-Set ortamından bahsedelim mi biraz… Bu kadar sevilen bir işin arka planında çok sıcak bir arkadaşlık vardır diye düşünüyorum, yanılıyor muyum?
Çok eğleniyoruz. Ben anı yaşamayı çok seviyorum. Aynı karavanda buluşup çok tatlı sohbetler edebiliyoruz. Bunu sosyal medyaya da yansıtıyoruz.
İYİ OYUNCU OLDUĞUMUZ AĞLAYINCA MI FARK EDİLİYOR?
-Sosyal medya demişken, dönüşler nasıl? Nasıl yorumlar alıyorsun? Var mı spesifik söyleyebileceğin, unutamadığın bir mesaj?
Genel olarak insanların seveceği karakterlere hayat verdiğim için hiç bu zamana kadar linçlenmedim. Hep güzel yorumlar alıyorum. Ama şey üzüyor bazen; ağladığım bir sahne olmuştu benim. Bütün sosyal medyada, "döktürdü, nasıl bir oyunculuk" filan tarzında yorumlar yapılmıştı. Üzülünce mi o fark ediliyor? Buna üzülüyorum. Hatta bu ödül törenlerinde de var mesela. "Yılın En İyi Komedi Dizisi Erkek Komedi Oyuncusu". Ben dram işinde komedi yapıyorum, ama o ödül töreninde ismim geçmiyor. Niye? Çünkü bizim dizi dram. Buna üzülüyorum. O parantezi biraz daha açman gerekiyor. Çünkü ben dram işinde komedi yapıyorum, bence daha zor. İnsanların ağladığı yerde benim güldürmem gerekiyor.
-Oyunculukta başka ne zorluklar var sence? Mesela rol olarak dram mı, komedi mi, romantik komedi mi, hangisini oynamak daha zordur?
Hepsi zor. Mesela Yiğit Koçak dramı o kadar iyi yapıyor ki… Çok beğendiğim bir oyuncu. İyi ki tanıştım diyebileceğim bir insan. Ama dediğim gibi; dram da zor, komedi de zor, onun bir ayrımı olduğunu sanmıyorum.
-Geçirebiliyorsan vermek istediğin duyguyu, başarıyorsun aslında…
Evet, ki geçirebiliyoruz ki üç sezon olmuş bizim proje. Hala reytinglerimiz zirvelerde. Üçüncü sezonda diziler genellikle aşağı doğru iner, bizimki aksine yine yukarı çıkıyor.
O KÜFRÜ BEN HAK ETMİYORUM!
-Sosyal medyada da çok güçlüsünüz…
Bu sadece sosyal medyayla olan bir şey değil. Sosyal medyanın reytinge çok büyük katkısı olduğunu ben düşünmüyorum. Sosyal medyası çok güçlü olan birçok dizi bitiyor. Hem sosyal medyası, hem reytingi kuvvetli olan çok nadir işler var. Biz bunun ikisini birlikte başarabiliyoruz. Sosyal medyamız çok güçlü, bu bizi onore ediyor. Yorumları okumak bizi keyiflendiriyor. Tabii saygı çerçevesinde olabilirse.
Bana o kadar kötü yorumlar gelmiyor ama bir şey yapıyorsa Oğulcan yapıyor onu, Cihan Şimşek yapmıyor. Oklar Cihan'a dönerse bu beni rahatsız eder. Karaktere kızgınlığını bana taşımana gerek yok, çünkü o karakter ben değilim. O küfrü ben hak etmiyorum. Bence karakterim de hak etmiyor.
HAYAT BANA SİNEM'İ SUNDU, ONU ÇOK SEVİYORUM
-Mini de bir özel hayat sormak isterim… 10 yıldır sürdürdüğün bir ilişkin var. Dile kolay, 10 yıl! Nedir mutlu bir ilişkinin sırrı sence?
Biz hala ilk günde gibiyiz. Bunu bazen konuşuyoruz Sinem ile. Onu çok seviyorum, bunu buradan söyleyeyim. Bize 10 yıl gibi gelmiyor. Biz sanki bu hayata beraber başlamışız çünkü çok zor zamanlar geçirdik. Çok güzel anılarımız oldu, tabii ki kötü anılarımız da oldu. Ama ne kadar güzel ki sonunda hep mutlu kalabilmişiz ki 10 yıl olabilmiş. Biz hala bu dinamiği koruyabiliyoruz, hala birbirimize aşık bakabiliyoruz. Ben de bunu birazcık sevgiye, saygıya bağlıyorum. Sinem benim işime çok saygı gösterir. Hayat bana Sinem'i sundu, benim için çok büyük bir şans.
KISA SORULAR
-Hayatından neyi çıkarırsak geriye hiçbir şeyin kalmayacağını düşünürsün? (Aile hariç)
Oyunculuk. 30 yaşındayım, hayatımın yarısı oyunculukla geçti. Oyunculuğu çıkarırsan benden birçok şeyi çıkarmış olursun.
-Ağzına asla sürmediğin, "kokusuna bile tahammül edemem" dediğin bir yiyecek var mı?
Çok ayırt etmem aslında. Çiğ domatesi hayatta yiyemem. Maydonoz hiç sevmem. Sinem yapıyorsa yerim ama (gülüyor).
-Kendini güzel/yakışıklı buluyor musun?
Kendimi her insan gibi beğeniyorum.
-Kıskanç biri misin?
Yerine göre. Yaşına göre diyeyim. 22-23 yaşına kadar kıskançtım kabul ediyorum. Ama onu törpüledim. Ya kıskanırım tabii ki niye kıskanmayayım ki sevgilimi kıskanırım. Arkadaşımı kıskanmam. O radde değil.
-Cimri biri misin?
Ben olmadığımı iddia ediyorum ama çevrem bazen cimri diyor (gülüyor).
-En çok neye para harcarsın?
Yemeğe.
-Instagram'da 1,5 milyon takipçin var. Bu seni güçlü hissettiriyor mu?
Güçlü değil aslında bunun kelimesi bence, büyük bir takipçi kitlenin olması çok güzel bir şey. Evet bu seni güçlendirir ama güçlü olduğu taraflar kadar zararlı olduğu tarafların da olduğunu düşünüyorum.
- Stalk yapar mısın? Fake hesabın var mı?
Stalk kime olduğuna göre değişir, fake hesabım var.