Anne babalarını kaybeden dört kardeşin hayat mücadelesini anlatan Kardeşlerim dizisi yeni sezona hızlı bir giriş yaptı. Dört kardeşin dokunaklı hikayesi yine izleyiciyi etkisi altına aldı. Asiye karakterini canlandıran Su Burcu Yazgı Coşkun, son dönemin en dikkat çeken isimlerinden... Dizinin ana kahramanlarından Coşkun ile bir araya geldik. Aileyi toparlamaya çalışan, kardeşlerine anne gibi davranan Asiye'yi oynayan Coşkun, 5 yaşında setlere adım atmış. Çocukluğunu setlerde geçiren Coşkun ile oyunculuk serüvenini, rolünü ve özel hayatını konuştuk.
- Dizide küçük yaşta anne babalarının kaybeden kardeşlerin hikayesi anlatılıyor. Bu dokunaklı hikayede en çok etkileyen neydi sizi?
Senaryoda benim en çok dikkatimi çeken şey kardeşlerin hayata bu denli umutla bakması oldu. Küçük yaşta bir başlarına kalan dört çocuğun böylesine birbirlerine bağlanıp her şeye inat güçlü kalması beni çok etkiledi.
GÜZEL SÜRPRİZLER
- Yeni sezonda sürpriz gelişmeler olacağı, temponun artacağı söyleniyor. İzleyiciyi neler bekliyor?
Biliyorsunuz yeni sezon tüm hızıyla başladı. Çok fazla bilgi verememekle birlikte, seyircimizi güzel sürprizler beklediğini söyleyebilirim. Ben bile yeni bölümleri heyecanla bekliyorum diyebilirim.
- Asiye anaç bir karakter. Küçük yaşta büyük sorumluluklar alıyor. Siz canlandırdığınız karakteri nasıl anlatırsınız?
Küçük yaşta ailenin anne figürü olmak zorunda kalmış bir karakter Asiye... Ve kendinden ödün verip kardeşlerine bir anne gibi davranmalı. Bu yüzden çok olgun. Başka çaresi yok aslında.. Çünkü bakması gereken küçücük bir kardeşi var, düzenini sağlaması gereken bir de evi bulunuyor. Mesela ben Asiye'nin hiçbir davranışına kızamıyorum. Birçok insan onun yaşında böylesine bir durumda kalsaydı, bu yükün altında ezilir ve zayıf düşerdi. Asiye'nin ise hayatında zorunlulukları var. Onu gururlu olmaya zorlayan şeyler var. Her şeye rağmen dik durmalı o.
SEYİRCİMİZ ÇOK TATLI
- En çok hangi sahne sizi üzdü? İzlerken ağladığınız bir sahne oldu mu?
Son zamanlarda beni cidden etkileyen ve duygulandıran sahne sanırım 18. bölümde abimizi babalar gününde ziyaret ettiğimiz sahne...
- Bu kadar güler yüzlü bir genç kız olarak her zaman hayata karşı pozitif misiniz?
Hiçbirimiz robot değiliz. Bu yüzden tabii ki hepimizin enerjisinin düşük olduğu zamanlar oluyor, insanız sonuçta. Bunlar çok normal. Ama en önemlisi 'an'ın kıymetini bilmek bence. Şu an çok değerli. Ve şu andan başka hiçbir şeyimiz yok. O yüzden kendimizi yıpratmamak lazım. Elimizdekileri görebilmek ve teşekkür edebilmek gerekli. Zor olsa da ben kendimi buna zorluyorum. Her olayda en iyisini görebilmeye, zevk almaya çalışıyorum.
- Sizi en çok ne üzer?
Beni en çok değer verdiğim insanlar üzer. Yani bunu onlar başarabilir. Bir insana büyük bir değer biçmek, ona kendini üzebilecek gücü de vermektir aslında. O yüzden o en kıymetli insanların ufak hatalarına bile çok kırılırım.
İŞİMİ ÇOCUKLUKTAN BERİ AŞKLA YAPIYORUM
- Asiye'nin omzunda büyük yükler var. Kendinizi onun yerine koyduğunuzda neler hissediyorsunuz?
Asiye'yi oynarken bile keşke biraz daha eğlenebilse diye düşünüyorum. Çünkü o hep hüzünlü. Gözleri yaşıtları gibi parlamıyor. Çünkü sorunları onlarınki gibi değil. Mesela her gün evde kardeşlerine yemek yetecek mi diye düşünmek zorunda. Keşke daha uzun süre çocuk kalsaydı, gençliğini doya doya yaşayabilseydi. Bence Doruk aslında Asiye için konfor alanı. Bu yüzden Doruk onu az biraz kırsa bu kadar parçalanıyor.
- Sizin çocukluğunuz nasıl geçti?
Benim çocukluğum setlerde çalışarak geçti. İşimi en başından beri aşkla yaptım. Hayatımda en keyif aldığım şeyle büyüdüm. Çok şey öğrendim. Yine öğreniyorum, ama buna küçücükken başlamak en büyük şanslarımdandı. Büyük ustalarla çalışarak, onları dinleyerek büyümenin daha iyisini düşünemiyorum.
- Aileniz diziyi izlediğinde nasıl yorumlar yapıyor? Sizi ağlarken görünce neler hissediyorlar?
Asiye'nin yaşadıklarına üzülüyorlar mı? Ailemin tamamı dizimizi çok beğeniyor, hiçbir bölümü kaçırmıyorlar. Ve aynı zamanda kardeşler ile birlikte ağlıyorlar tabii ki.
- Küçük yaşlardan beri setlerdesiniz. Nasıl başladı oyunculuk serüveniniz?
5-6 yaşlarında oyunculuğa başladım. O yaşlarda bile televizyondaki oyunculara çok özenirdim. Onlar gibi olmak ister, kendi kendime oyunlar kurgular ve oynardım. Ablam da bunu fark edip ajanslarla iletişime geçmiş. Küçükken de çok eğleniyordum setlerde. Büyüdüğümde hala devam etmek istediğimi fark ettim. İşte şimdi de ilerliyorum bu sebeple.. Fakat bu sefer işimi daha büyük bir ciddiyetle yapıyorum. Daha çok farkındalığa sahibim. Amacım hep daha çok öğrenmek ve yerimde saymayıp aksine ilerleyebilmek, büyüyebilmek. Daha çok şey keşfetmek, kendimi aşmak.