Spor hayatına basketbol ile başladı, 17 yaşında ise dövüş sporlarına geçti. 2011 yılında Özbekistan'da 5.000 rakip taraftarın önünde Özbek rakibini finalde nakavt ederek IFMA Muay Thai Dünya Şampiyonu unvanını kazandı ve bu alanda ülkesine büyük erkeklerdeki ilk altın madalyayı getirdi.
2016 yılında da Survivor'ın şampiyonu oldu, bu yıl da Survivor All Star ile ekranlarda boy gösterdi ve mücadelesiyle büyük bir hayran kitlesine sahip oldu…
Avatar lakaplı Atakan Arslan, Sabah TV'de Yasemin Döngel'in konuğu oldu. Birbirinden samimi açıklamalara imza atan Atakan; kariyer yolculuğundan, hayatının dönüm noktasından ve hedeflerinden bahsetti. İşte o açıklamalar...
-Adadan yeni döndünüz, muhtemelen hala bir adaptasyon süreci yaşanıyordur ama nasılsınız, neler yapıyorsunuz diye bir sorayım, öyle başlayalım…
Nasıl gidiyor dersen şu anda gitmiyor (gülüyor). Alışmak aslında biraz zor oldu. 5,5 ay kaldım orada. Ama alışıyorum da diyebilirim, yatakta yatmak biraz zor geliyor. Adapte oluyorum.
BU AŞK ZATEN İÇİMDE VARMIŞ
-Kariyer yolculuğunuzdan bahsetmek istiyorum ama liste kabarık; basketbol, Muay Thai, Kick Boks, oyunculuk, Survivor… Ancak özellikle dövüşçü kimliğinizle ön plana çıkan bir isimsiniz. Dövüş sporları ile 17 yaşında tanışıyorsunuz, o günden bu yana birçok başarıya imza atıyorsunuz. Ringde sizi çeken ne oldu, bu aşk nereden geliyor?
Küçüklüğümden beri hep basketbol oynadım. Potada yatıyordum diyebilirim. Okuldan çıktığım zamanlarda veya okul aralığında sürekli basket oynardım. Amatör olarak birkaç takımda oynadım. 17 yaşında ise dövüş sporları ile tanıştım. Çok zayıf bir çocuktum. Biraz daha kilo almak istiyordum. Fitness ile spora başladım. Daha sonra spor salonunda tanıştığım bir spor antrenörüyle dövüş sporlarına başladım.
1 yıl kadar yaptım, Türkiye şampiyonasına katıldım, şampiyon oldum. Başarı olduktan sonra bu işi de sevmeye başladım. Daha sonra benim mesleğim oldu bu iş. Kimi insan resim çiziyor, kimi insan müzik yapıyor, ben de dövüşerek kendimi ifade ediyorum. Bu aşk nereden geliyor dedin ya, bu aşk zaten içimizde varmış.
-İlk başlama nedeni enteresanmış ama kilo almak için bu yola çıkıyorsunuz…
O zamanlar çok fazla hayalim değildi. Bir süre yaptıktan sonra dedim ki, 'ben bu işi yapabiliyorum. Zevk de alıyorum, hoşuma gidiyor.' Daha sonrasında da çok büyük başarılar yakaladım bu sporda. Türkiye'de şampiyon oldum, 2011 yılında tarihte ilk altın madalyayı ülkemize getirdim. İdolüm olan, dünyaca ünlü dövüşçülerle aynı organizasyonlarda dövüşmeye başladım. Hayatım bu şekilde devam etti diyebilirim.
-Dövüş sporlarında önemli başarılara imza atmış bir isimsiniz ama bu alanda bundan sonrası için neler hedefliyorsunuz?
Çok fazla şampiyonluk yaşadım. Tabii ki dövüşmek bizim için bir aşk. O bizi bırakana kadar bırakmayacağız. Hayatımın sonuna kadar dövüşürüm. Aynı zamanda dövüş organizasyonları da yapıyorum artık. Biraz daha işin organizasyon kısmına yöneldim gibi. Önceden oyunculuk tecrübem ve deneyimim de vardı. "Söz" dizisinde yer almıştım. O da inanılmaz bir tecrübeydi benim için. Çok keyif alarak yapmıştım. Şimdi de adadan yeni geldim, oyunculuk yapmak istiyorum. Onun için de çalışmalara başladım.
-Sevdiniz mi setlerde olmayı, yoğun saatler çalışmayı?
Yıllarca milli sporcu olarak hep kamplarda geçti hayatım. Ama sette yaptığımız oyunculuk daha zordu diyebilirim. Gerçekten çok zor bir hayat. Ama zorlukları da seviyorum. İçinde olduğum o dünyayı da sevdim. Kendime hitap eden iyi bir rol bulursam tekrardan yapacağım.
-Hayat vermek istediğiniz bir karakter var mı? Sakallar henüz kesilmemiş, belki bir dönem işi olur…
Dönem işi olabilir belki diye daha kesmedim (gülüyor). Valla şu anda görüştüğüm birisi yok. Bir diziyle alakalı kendime biçtiğim bir rol de yok. Ama Söz dizisinde bir bordo bereliyi canlandırmıştım, çok önemli bir roldü benim için. Sorumluluğu olan bir roldü. Kendimi de ifade edebildiğimi düşünüyorum. Bu işin daha çok aksiyon tarafında yer almak istiyorum. Romantik komedi tarafında çok fazla bulunmak istemiyorum.
-Gelelim Survivor'a. Survivor ile yolunuz ilk olarak nasıl kesişti?
Bir arkadaşımın ajansındaydım. Survivor'a çok katılmak isteyen bir arkadaşımız vardı, yurt dışından gelmişti. Ajans sahibiyle o kişi Acun abilerle görüşüyordu. Bana dediler 'sen de düşünmez misin?' Ben de, 'olabilir, neden olmasın?' dedim. Sporcu olduğum için zaten beni tanıyorlardı. Sonra sağ olsunlar beni kadroya dahil ettiler ve 2016'da güzel bir şampiyonluk yaşadım.
-İlk katıldığınız yıl şampiyonluğu elde ettiniz, o zamanki rakipleriniz de çok güçlüydü. Şampiyonluğu bekliyor muydunuz?
O sene çok daha fazla stresliydim. Dışarı çıktığımda insanlar bana 'biz senin şampiyon olacağını başta anladık' dedi. Ama ben işin içindeyken bana hiç öyle gelmiyordu. Her an bitebilirmiş gibi hissediyordum. Zor bir sezondu, ama şampiyon olmak için çok hırslıydım. Allah da bana nasip etti. Sevenlerimin de desteğiyle güzel bir şampiyonluk yaşadım.
-Çok büyük bir fan kitleniz var. Sizce sizi neden bu kadar seviyorlar?
Belki samimi oluşum diyebilirim. Doğal davranıyorum. Ne düşünüyorsam onu yansıtıyorum. İnsanlar da demek ki bunu takdir etti. 2016'da adadan geldikten sonra dışarı çıktığımda inanılmaz bir kitleye ulaştığımı gördüm. Benimle kurdukları bağın da inanılmaz samimi olduğunu gördüm. Öyle olabilmek benim için en büyük şampiyonluk.
İLK DEFA ORADA ANLADIM
-Bir de orada anlayamadınız değil mi? Gelince bambaşka bir hayat…
Havalimanına geliyoruz, bizi saklayarak getiriyorlar. Orada anladım onu. Bir Miami aktarmamız vardı, Miami'de bile insanlar tanıyordu, sesleniyordu. İnanılmaz bir kitle olduğunu ilk defa orada anlamıştım.
ELENECEĞİMİ HİÇ BEKLEMİYORDUM!
-Bu yıl da All Star ile izleme şansımız oldu sizi. Ada hayatı nasıl geçti bu yıl sizin için?
Survivor All Star, 2016 yılındaki ada hayatına göre biraz daha zordu. Çünkü şartlar zorlayıcıydı. Kurallar biraz daha fazla değişmişti. Yarışmacılar da tecrübeli. Ama benim açımdan hiç zor geçmedi. Bu sene daha fazla keyif almasını bildim. Onun dışında da elendik bildiğiniz üzere. Şampiyon olarak gitmiştik, 'şampuan' olarak geri döndük. Eleneceğimi hiç beklemiyordum. Özellikle o potada.
Sokakta beni gören herkes diyor ki, 'abi sen nasıl elendin?' Elendim işte. Ben de bilmiyorum. İnsanlar bence beni garanti olarak finalde gördükleri için belki o kadar sms atmadılar. O potadan çıkabileceğimi düşünüyorlardı. Beni yarışmacı arkadaşlarım dahi hiçbir şekilde düşünmüyorlardı. Ben elendiğimde herkes şok oldu, kameramanlar dahil. En azından bir final koltuğu ya da dörtlüsünde beni görmeyen yoktu.
-Son anda dahil olduğunuzu açıklamıştınız, hazırlık süreci yaşayamadınız diğer yarışmacılar gibi. Sizce bu durum performansınızı etkiledi mi?
Survivor'un Survivor içerisinde hazırlanılabilecek bir yer olduğuna düşünüyorum. 6 ay önceden antrenman yaptığınızda, sonra bir de Survivor yaşadığınızda psikolojisi çok ağır oluyor, yıpranıyorsunuz. Hazırlıksız gitmeme rağmen performansımın kötü olduğunu düşünmüyorum. Ben yarışmaktan keyif alıyorum. En önemlisi de buydu benim için.
-Adadan herhangi birine kırgın ya da kızgın kaldınız mı ayrılırken? Burada görüşür müsünüz hepsiyle?
Hayır kırgın ya da kızgın değilim. Hemen hemen hepsiyle görüşürüm. Barış'la görüşmem. Merve'yle çok yıldızımız barışmadı. Vegas'ta olan Vegas'ta kalır diye bir laf var ya, Survivor'da olan da Survivor'da kalır. O yüzden hemen hemen herkesle görüşürüm.
-Survivor dönüşünde yaşadığınız o anlara da değinmek isterim. İzleyiciler de sizler kadar duygusal anlar yaşadı. Oğlunuza ve eşinize ilk kavuştuğunuz o anlarda neler hissettiniz?
Çok uzun zaman sonra eşimi ve oğlumu gördüğüm için çok mutluydum. Aslan beni bence kafasında artık sanal bir alemde yaşayacak hep babam diye düşünüyordu. Çünkü indiğimde şöyle bir şey söyledi; gel seni arkadaşımla tanıştıracağım, senin yürüdüğünü, gerçek olduğunu bilsin. O benim için çok duygusal bir andı.
"Babam bizimle kalacak değil mi, bir daha gitmeyecek mi?" filan dedi. Açıkçası onu o duruma soktuğum için de üzüldüm. Ama hayatın da gerçekleri.
-Ailenizden bahsetmişken Atakan nasıl bir baba, oğluyla arasındaki ilişki nasıl diye sormak isterim. Bu arada çok tatlı bir çocuk, izlerken mıncırasımız geliyor bizim…
Annesine de size de benzemiyor diyorlar, diyorum ki 'hastanede en iyisi buydu, bunu aldım (gülüyor)'. Şaka bir yana, her ebeveyn gibi bir de çocuğumuzu çok seviyoruz. İşim el verdikçe onunla vakit geçirmeye çalışıyorum. Ama onu tabii ki şımartmadan, her istediğini de yapmadan kendim gibi büyütmeye çalışıyorum. İlişkimiz bence çok iyi ya. Aslan'a da sorsan çok iyi der (gülüyor).