İclal Aydın, Üç Kız Kardeş dizisinde hayat verdiği Nesrin karakteri ile dikkatleri üzerine çekiyor. Sosyal medyayı aktif olarak kullanan İclal Aydın, ameliyat olduğunu duyurdu.
Sosyal medya hesabından paylaşımda bulunan İclal Aydın, sağlık durumuna ilişkin açıklama yaptı.
"Bu fotoğraf dün sabah Servikal Mikrodiskektomi ameliyatımdan yedi saat sonra çekildi. Ayakta, gülerek ve yürüyerek çok şükür. Aylar süren ağrılarım, uykusuzluklarım ve hareket kabiliyetimdeki azalmalar son bulacak umarım. Beni aynı gün ayağa kaldıran doktoruma ve ekibine çok teşekkür ederim. Şu anda geçici ağrılarım olsa da dünkü bu gülüşüm kayıtlara geçsin istedim. Var ol, sağ ol"
Öte yandan geçen ay İclal Aydın'ın uzun süredir tedavi gören annesi Yücel Çoker yaşamını yitirdi.
"Annemiz Yücel Çoker'i 7 Şubat Salı günü saat 21:45'te kaybettik. 10 yılı aşan hastalığının son günlerini yoğun bakımda geçirdi. Teşhisin konduğu ilk günden bu geceye dek bize destek olan tüm yakınlarımıza, doktorlarımıza, hemşire, hasta bakıcı ve uzman çalışanlara gönülden teşekkür ederiz. Acısının son bulduğuna inanmak tesellimiz…Bizim için hep böyle güzel, hep böyle genç…Yerin cennet olsun, Allah rahmetiyle kucaklasın…
İclal Aydın'ın kızı Lal de, sosyal medya hesabından bu paylaşımı yaptı:
Çok severdin beni. Ben bebekken kollarından ayırmaz, seni bırakıp teyzeme gitmek istediğimde tatlı bi sitem eder, hep yanında olmamı isterdin. Doğduğum günden itibaren benim için bir günlük tutmaya başlamıştın hatta, hala arada açıp 'İlk göz ağrım, güzel torunum' cümlesine uzun uzun bakarım. Belki de beni bu kadar çok sevdiğini bildiğim için, unuttuğun ilk kişinin ben olmasıydı beni yaralayan.
Tatlı tatı didişirdik hep, 'Profesör olacak bu kız ileride, çok insana yardım edecek' dediğinde 'Hayır dansöz olacağım ben!' cevabını duymak hem kızdırır hem güldürürdü seni. Kumanda kimde kalacak, kuaför sırası ilk kimin, son lahmacunu kim yedi kavgalarından birinde farkettim, sanki çocuk olan ben değildim… O günden sonra oturdu taşlar hepimiz için.
Sorardım sana 'Var mı torunun?' diye, 'Lal' derdin ilk zamanlarda. Ne kadar tatlı küçük bir anaokul çocuğu olduğunu anlatırdın o Lal'in, karşında 16 yaşında yaşında ben varken. Sonra yavaş yavaş silindi o Lal'de, belirsiz bir anı olarak kaldım sadece. Yine de annem veya teyzem kapıdan her girdiğinde gözlerindeki o heyecanı hiç kaybetmedin. Kim olduğunu çıkaramasan bile, içindeki tanıdık duyguyla 'Aa sen mi geldin.' derdin hep. Yetiştirdiğin o iki kadın benim her şeyim oldular ; senin sayende en güzel zeytinyağlıları yapmayı, haklıları savunmayı, kendi ayaklarının üstünde durup kimseye ihtiyaç duymamanın ne demek olduğunu öğrendiler, öğrendik. Sen gitsen bile için rahat olsun, onlar artık bana emanet.
Söylenebilecek, yazılabilecek çok şey var. Hiçbir cümle kalbimdeki acıyı tarif edemez.
Bugün yanında olamıyorum, her zaman istediğin gibi okulum için yurtdışındayım, keşke olabilseydim ama kızların sayesinde gözüm arkada kalmayacak.
Keşke bu kadar erken ayrılmasaydın, acının bittiğini bilmek tek tesellim.
Yerin rahat olsun meleğim, huzur içinde uyu.