Özgür Özgülgün, zamana ayak uyduran şüphesiz hem ekranların hem de tiyatro sahnesinin en başarılı oyuncularından. 'Tiyatro öğretisinde en büyük yatırımı kendime yapmaya çalışıyorum' diyen usta oyuncu 'Her gün doğan güneş bana bir şeyler öğretiyor. Mesleğimi ve mesleğimde başarılı olmak üretken olmak bu işin şartı. Son nefesime kadar devam edeceğim.' diyor. Hayattaki en büyük şansının oğlu Can Ersin Özgülgün olduğunu söyleyen usta oyuncuyla evlat sahibi olmanın önemini, tiyatroyu, yazarlığı, gezginliği, sporu, aşkı, sosyal medya bağımlılığını konuştuk. İşte Özgür Özgülgün'ün en çok merak edilenleri…
Özgür Bey malum pandemi dönemindeyiz, şu aralar neler yapıyorsunuz? Nelerle meşgul oluyorsunuz?
-Malum pandemi dönemi herkes gibi ben de süreci bekliyorum. Özellikle mesleki olarak yaklaşık bir yıldır endişeli bekleyiş devam ediyor. Çalışma hayatında slalom yapıyorum hani o iş olmayınca başka yollarda şansımı deneme çalışıyorum. Tiyatro umut demektir umut olmayınca olmaz. İş bu sebeple her işi yapıyorum yapmaya çalışıyorum. Çalışmak iyileştirir.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'un eşi Pervin Ersoy'un kurucusu olduğu Rotahane, "Her Şehri Ünlülerle Geziyoruz" projesinde yer alıyorsunuz. Bu proje ile yollarınız nasıl kesişti?
-Sayın Pervin Ersoy ile "Rotahane" projesinde çalışıyoruz. Çok keyifli ve farkındalık yaratacak bir projede çalışmak beni mutlu ediyor. Pervin hanımla öncesinde tanışıyorduk "Sizinle çalışabilir miyim?" dedim sağ olsunlar kabul ettiler beraber çalışmaya başladık ve keyifli gidiyor. Proje uzun soluklu. Heyecanlıyız.
Hangi şehirleri gezdiniz? Bu proje sırasında yaşadığınız ilginç bir anınız var mı?
-Vallahi uzun süredir geziyoruz ama malum süreç (Covid) biraz işlerimizi sekteye uğrattı. Yılmadan yola devam. Her şehirde başımızdan komik olaylar geçiyor. Çünkü zaten misafirlerimizle projemiz çok keyifli ve eğlenceli oluyor. Güzel insanlarla hayat hep renkli değil midir zaten?
Başa dönecek olursak hikayenizi anlatır mısınız? Nasıl bir ailede büyüdünüz?
-En sevdiğim hikaye kendi hikayemdir çünkü insan en iyi kendi hikayesini anlatır. Memur bir ailenin çocuğu olarak İstanbul da devlet okullarında eğitim aldım. Okuma meraklısı ve araştırma gönüllüsüyüm. Tiyatro ve ustalarımdan çok şey öğrendim ve öğrendiklerimi hayata geçirmeye çalışıyorum. Kendi kendime yeten biri olmak beni mutlu ediyor. Tiyatro öğretisinde en büyük yatırımı kendime yapmaya çalışıyorum. Her gün doğan güneş bana bir şeyler öğretiyor. Mesleğimi ve mesleğimde başarılı olmak üretken olmak bu işin şartı. Son nefesime kadar devam edeceğim. Hayat sadece para kazanmak değil doyasıya yaşayıp geriye ürettiklerinizle bir şeyler bırakmaktır.
Müjdat Gezen Sanat Merkezi'nde tiyatro okumuşsunuz. Nasıl karar verdiniz tiyatro okumaya?
-Tiyatro eğitimi aldım. Usta Müjdat Gezen ve okuldaki tüm eğitmenler sadece mesleki anlamda değil bizlere hayatı öğrettiler ve biz o köşkün çocukları olarak hayata onlar gibi tutunduk. Öğretinin temeli sağlam olunca hayat sizi boş kese kağıt gibi savuramıyor. Üretken ve ayakları yere basan, ne istediğini bilen birey oluyorsunuz. Şükür iyi insan, iyi birey olduğuma inanıyorum. Üzerimde kimlerin hakkı varsa onlara müteşekkirim. İyi ki varlar.
Siz de zor yolda yürümeyi seçenlerdensiniz. Tiyatro için çabanız hiç bitmiyor. Hayattaki en büyük tutkunuzun tiyatro mu?
-Hayatta sizi seçimleriniz başarılı ve doğru kılar. Zor yolda olduğumuzu düşünmüyorum. Daha keyifli tabii ki olabilir bu sizin ellerinizde. İyi ki bu mesleği seçmişim belki dünyaya bir daha gelme şansım olsa tekrar bu mesleği seçerdim. Tiyatro bir yaşam biçimidir. İşiniz insanlara hizmettir.
Bazı deneyimli oyuncular genç oyuncuları zaman zaman çok eleştiriyor. Genç oyuncuları siz nasıl buluyorsunuz?
-Hayatta genç arkadaşlarıma her zaman güveniyorum. Yeni bir dönem yeni bir jenerasyon her zaman umut demektir. Bir insanı yaşama bağlayan en büyük tutku umut değil midir? Umut gençliktedir. Her zaman gençlikten yanayım.
Dışarıdan çok 'özgür ruh' gibi görünüyorsunuz. Öyle misiniz?
-Adım gibi olmayı seviyorum. Özgür ruhlu olmak güzeldir. Ne istediğini bilen insan sadece kendine değil çevresine de faydalıdır. Özgür olmayı sevmek üretkenliğimi tetikliyor.
20 ya da 30'larındaki Özgür Özgülgün ile şimdiki Özgür Özgülgün'ün düşüncelerinde ve yaşama şeklinde büyük farklar var mı?
-Elbette her yaşın insana sunduğu güzellikler vardır. Yaşımı göstermiyorum. Ama göstereceğim zamanlar gelecektir diyorum. Yaşam şeklimde değişiklik yok olmayacak. Kendime yetmeyi seviyor ve mutlu oluyorum.
Yeni çocuk kitabınız 'Abur Cubur Adası', okuyucuyla buluştu. Bu kadar farklı uğraşınızın arasında o hikâyenin ruhuna nasıl giriyorsunuz, o mesaiyi nasıl yaratıyorsunuz kendinize?
-Yazmayı hele hele genç dostlarıma yazılı eserler bırakmayı çok seviyorum. Drama derslerinde keyifli vakitler geçirip ortaya yazılı metinler bırakmak dünyanın en keyifli uğraşıdır. Herkese tavsiye ederim. Son nefesime kadar yazacağım. Aklınız sizi yarı yolda bırakmadığı sürece bu dünyada emeklilik yoktur.
Kitapta babası arkeolog olan 'Ali'nin, yaz tatilini geçirdiği kazı alanında yaşadıkları konu ediliyor. Hangi duygularla yazdınız 'Abur Cubur Adası'nı?
-Abur Cubur Adası gibi diğer eserlerimi yaşadıklarımdan öğrendiklerimle yazıyorum. Yazmaya çalışıyorum. Keyifli, macera kitapları genç dostlarımın en sevdiği tür eserler. Onları iyi tanıdığım için beğenilerine göre yazıyorum. Eğer karşılık buluyorsa mutlu oluyorum ve devam ediyorum.
Bu kitabı okuyan çocuk ne öğrenecek?
-Genç dostlarımız kitapları bir şey öğrenmenin dışında eğlenmek için okusunlar diye düşünenlerdenim. Eğlenen insan zaten öğrenir. Yazdıklarım buna çok uygun. Tavsiye derim.
Siz, çok okuyan bir çocuk muydunuz?
Evet ben memur bir ailenin çocuğu olarak çok okuyan bir çocuktum. Bizim zamanımızda teknoloji bu kadar hayata engel değildi. Kitaplar hep en yakın dostlarımızdı.
Oğlunuz Can ile nasıl bir baba, oğul ilişkiniz var? Çatışmalarınız olur mu?
-Oğlum Can Ersin Özgülgün hayattaki en büyük şansım. Elbette çatışmalarımız oluyor olmaması tuhaf değil mi? Can, bilinci çok yüksek bir genç onu takip etmek harika bir duygu.
Biraz da gezgin yönünüzden bahsetmek istiyorum. 'Baba-Oğul Çelebiler', 'Özgür Uygarlıklar' ve 'Taşların Dili' gibi güzel ve başarılı belgesel projelerine imza attınız. Yakında yeni bir proje var mı?
-Evet yakın zamanlarda tekrar gezgin programları yapacağım. Can yapar mı bilmiyorum ama keyif almaya başlamıştı. İsterse seve seve tekrar ortaklık yapabiliriz kendisiyle.
Gezip gözlemlediğiniz yerler arasında yurt içinde ve yurt dışında en beğendiğiniz yerler nereler?
-Anadolu'yu çok seviyorum. Uygarlığın doğduğu yer. Tüm dünyanın gözü Anadolu'da. Benim önceliğim her zaman Anadolu. Tatil tercihim hep kendi topraklarım kendi coğrafyamdır.
Gezilecek ve görülecek yerleri önceden belirlerken nelere dikkat edersiniz?
-Gezilecek ve görülecek yerleri mutlaka araştırıp öyle seyahat planları yaparım. Tutku derecesinde seyahat severim. Blog yazıları, belgeseller ve vlog izlerim. Tavsiyelere açığım.
Fırsat bulup bir gün mutlaka gitmek istediğiniz, hayalini kurduğunuz bir gezi rotanız var mı?
-Petersburg hayranıyım. Edebiyat rotalarım hep önceliğimdir. Yazarların kitaplarını yazarken hissetiklerini merak ederim.