Yaprak Dökümü'nün Sedef'i olarak hafızalara kazınan Seda Demir, Sabah TV'de birbirinden ilginç itiraflara imza attı. Dizide annesini canlandıran Bedia Ener ile sözlü polemik yaşayan Demir, Ener'in "Seda hiç dışlanmadı. Hatta 5 sene boyunca ballı börekli çalıştık. Seda nereden yola çıksam da kendimi hatırlatsam diye düşünmüş olabilir" sözlerine programda ilk kez yanıt verdi. Oyuncu, "kendimi hatırlatmak istesem 15 sene beklemezdim" diyerek polemiğe son noktayı koydu. İşte tüm detaylar…
-Neler yapıyorsunuz biraz ondan bahsederek başlayalım…
Hayatım şu an çok keyifli gidiyor. Yaratıcı Drama Eğitmenliği eğitimi alıyorum. Zahmetli ama çok keyifli bir süreçteyim. Onun haricinde halk oyunlarına başladım. Bir tiyatro oyunu yazıyorum, uyarlama yapacağım. Dolu dolu güzel geçiyor.
-Sizi biraz daha yakından tanımak adına sormak isterim, nasıl bir çocukluk geçirdiniz?
Ben orta halli bir ailenin kızıyım. Bir tane ablam var. Sporla çok iç içe geçti çocukluğum. Ortaokuldan başlayarak lise ve üniversite de dahil voleybol oynadım. Yazın yüzme, sonra koşu. Benim annem terzi, bizler için dikiyordu. Genelde ders çalışarak geçti.
-Çalışkan bir öğrenciydin yani?
Ortaokulda okul birincisiydim. Kabataş Erkek Lisesi'nden mezun oldum, İstanbul'un sayılı liselerindendi. Şöyle bir düşününce de; ders çalışmanın ve sporun yanı sıra kumaşların içinde, kumaşlarla oyun oynayan bir kızdım. Çünkü annem sürekli dikiş dikerdi. Keyifli bir çocukluktu.
ÇOK ÇEKİNGENDİM, ARKADAŞLARIMIN BENİ KANDIRMASIYLA OYUNCU OLDUM!
-Fuarlarda hostestlik yaparken arkadaş teşvikiyle başlayan bir oyunculuk kariyeri… Nasıl ikna oldunuz?
Aslında şöyle; fuarlarda hosteslik bir kere yaptım, hemen arkasından diziye girdim. Bir para akışı sağlamaya çalışıyordum öğrenciyken. Bir kere fuara gittim, bir araba markasının hostesiydim. Hatta o fuarda çalışırken bir arkadaş daha var, ismini söylemeyeyim, o da ünlü oldu. O da baya ünlü oldu, ama o hiç dile getirmedi (gülüyor).
Ondan sonra üniversite benim çok ağırdı, Fransızca Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi okuyordum ama çalışmam da gerekiyor. Ne yapabilirim derken, arkadaşlarım benim hareketlerimden çok etkileniyordu. Bir arkadaşım vardı reklam oyuncusu, "sen de gitsene para kazanırsın" dedi. "Hayatta olmaz" dedim, çok çekingendim. Sonra beni iş ajansına diye götürdüler, meğer reklam ajansıymış. Sonra geldi reklam denemesi. İkinci görüşmemde reklam oldu, üçüncü dizi görüşmemde de Yaprak Dökümü oldu.
ÜNLÜ OLMA HAYALİM YOKTU
-İstemeden girmişsiniz sektöre ama en iyisiyle başlamışsınız. Sizin için zirve çok hızlı olmuş…
Evet. Hırsım da yok aslında. Yaprak Dökümü için deneme çekimi yaparken orada karakterin erkek arkadaşı var, karşı taraf soru soruyor. Çeken kişi bir anda doğaçlama yapmaya başladı. O tekstten çıktı başka sorular soruyor, ben de erkek arkadaşımla ilgili cevaplar vermeye başladım. O benim doğaçlama yaptığımı zannediyor, ben onun benim erkek arkadaşımı merak etti ve onunla ilgili sorular soruyor zannediyorum. Öyle öyle derken çok güzel bir oyunculuk ortaya çıktı. Deneme çekimi çok güzel başladı, belki onun enerjisi gitti izlenirken. Öyle başladı yani çok tesadüfi başladı. Hiç ünlü olayım, setlerde oyuncu olayım gibi bir hayalim yoktu, ama oraya evrildi. Ama o sete girdikten sonra bırakamıyorsun.
-Ne olmak istiyordunuz peki?
Ben doktor olmak istiyordum. Hala içimde kaldı, çok istiyordum.
DENEME ÇEKİMLERİNE NEDEN GİTTİM BİLMİYORUM, O ZAMANKİ SEDA GİTMEZDİ
-Bir de birçok kez deneme çekimlerine çağrılmış fakat uzun bir süre çekimlere gitmeyi reddetmişsiniz. Neden?
Ajansa ilk yazıldığımda sürekli deneme çekimleri geldi. Ben çekingen olduğum için istemedim, gitmedim. Ajansa yazıldıktan bir 9 ay sonra filan ilk deneme çekimine gitmişimdir. Ne götürdü beni onu da bilmiyorum, normalde gitmezdim. O zamanki Seda gitmezdi, nasıl gittim bilmiyorum. Ama sonra gittiğimde insanların tepkileri o kadar hoşuma gitti ki… İlk gittim, herkes beğeniyor. Bir daha gittim, yine herkes beğeniyor. Sonra üçe kalmışım yüzlerce insandan, hiç beklemiyorum böyle bir şey. Ondan sonra daha rahat gitmeye başladım. Çok hızlı oldu.
PARAMI ÇIKARAYIM DERKEN TÜRKİYE'NİN TANIDIĞI BİR İNSAN OLDUM
-Sonuç olarak ilk dizi deneyiminizle Türkiye'nin en çok konuşulan yapımlarından biri olmanın şansına sahip oldunuz. Yaprak Dökümü'nde rol almak nasıl bir duyguydu?
Yaprak Dökümü'nde rol almak gerçekten çok büyük şans. Oyuncu olarak başlayıp, farklı farklı dizilerde oynayıp, kimse beni tanımamış olabilirdi mesela. Ama ben bir tane dizide oynadım ve birçok dünya ülkesi de dahil her yerden insanlar tanıdı bir anda. Ben ise öğrenciyim. Haftalık-aylık paramı çıkarayım derken bir anda tüm Türkiye'nin tanıdığı bir insan oldum. Çok çekingen bir kızken birden yüzlerce insan geliyor konuşmak istiyor. Algılama, oturtma sürecim uzun sürdü.
-Tabii mesela otobüse biniyorsunuz, herkes 'Sedef' diye size sesleniyor, öyle şaşırtıcı gibi bir durum…
Herkes hayat hikayesini anlatmaya başlamıştı ilk zamanlar. O süreci çok enteresan yaşadım.
-Aslında baktığımız zaman sizin için bir dönüm noktası olmuş.
Tabii. Yaşadığınız dünya içinde başka bir dünya olduğunu keşfediyorsunuz. Dediğim gibi; öğrencisiniz, otobüste gidiyorsunuz, çok ders çalışıyorsunuz, tek düşündüğünüz şey ders, geçim derken diziye giriyorsunuz herkes tanımaya başlıyor. Bu sefer yolda yürüyemiyorsunuz güvenlik meselesi çıkıyor. Çünkü küçüksünüz, korkuyorsunuz.
YAPRAK DÖKÜMÜ'NE ÇOCUK OYUNCULARIN BAŞLADIĞI PARAYLA BAŞLADIM
-Siz bu işi geçinebilmek için bir çıkış kapısı olarak görüp giriyorsunuz. Geçen aylarda Caner Kurtaran da daha önce konuğum olmuştu, Yaprak Dökümü döneminde çok paralar kazandığını söylemişti. Peki siz de kazandınız mı çok paralar o dönem?
Caner ile ilk zamanlar konuşuyorduk, "Seda, çok para kazanıyorum" demişti. Ama ben öyle değil. Ben sete ilk başladığımda 750 TL ile başlamıştım. Sonra 900 TL oldu. En son bitirdiğimde de 2500 TL filan alıyordum. Deneyimsiz oyuncunun, çocuk oyuncunun başlayacağı paralar. Caner Kurtaran, Deniz Çakır, Halil Ergün, Güven Hokna onlar tabii daha farklı bir kadrodan girdiler, usta isimler. Benim ilk işim olduğu için olma ihtimali çok yüksek ama çocuk oyuncular nasıl başlıyorsa ben de o şekilde girdim.
HERKES EV ALDI, BEN ARABA ALDIM
-Yani herkes çok para kazandı Yaprak Dökümü'nden ama siz hariç gibi bir şey mi oldu?
Yani ben açıkçası Caner'in dile getirmesinden biliyorum çok para kazandığını. Ama insanların gelirlerinden de fark ettim herkes ev alıyor filan, ben de araba almıştım. Herhalde benzerdir dedim (gülüyor). Sonra işler ilerliyor, işin içine giriyorsunuz…
-O zaman bir şok mu oluyorsunuz?
Şok olmadım, ilk oyunculuk deneyimim aslında. Bunlar biraz ticari işler. Daha mı fazla almalıydım bilemiyorum ki, bana göre ilk kez başladın herkes öyle alıyor yani.
KENDİMİ HATIRLATMAK İSTESEM 15 SENE BEKLEMEZDİM!
-Dizide annenizi canlandıran Bedia Ener ile 'seslendirme ve dışlanma' konuları üzerinde bazı polemikler oldu aranızda. Ama Bedia hanım sizin iddialarınızın aksine 'Seda hiç dışlanmadı. Onun yansıttığı gibi bir şey yaşanmadı. Hatta 5 sene boyunca ballı börekli çalıştık. Seda nereden yola çıksam da kendimi hatırlatsam diye düşünmüş olabilir' ifadelerini kullandı. Bu sözler hakkında ne düşünüyorsunuz?
Dışlanma konusunu ben hiç açmadım. O programda sunucuların kendi fikirleriydi o. Bana, "Bence seni dışladılar. Çünkü bu gidişat normal değil" gibi şeyler dediler. Ben söylemedim, tam tersi herkesin tavrını anlayabiliyorum dedim. Çünkü deneyimin yok, bir anda çok iyi bir dizide başlıyorsun. O anlamda o kadar emek veren, yıllarca uğraşan insanları sinir edebilir bu durum. Ya da doğru bulmayabilirler. Ben saygı duyuyorum. Yaprak Dökümü'nün bitiminden 15 sene sonra bir konuda ben konuşuyorum. Bunun sebebi de 1 ay öncesinde Bedia hanımın programa çıkıp, "Sedef'i Sedef yapan onu seslendiren kişidir." Bunu ben haksızlık olarak gördüm ve bana cevap hakkı doğdu. Ben bir oyuncu olarak benim 5-6 sene oynadığım karaktere "sadece seslendiren kişi sayesinde o kadar sevildi" gibi bir cümleyi kabul etmem mümkün değil. Orada bunu her oyuncunun konuşması gerekiyor. Ben o karakter ile 5 sene bütünleşmişim, bir yere getirmişim. Olmaz yani konuşmak zorundaydım. Aslında konuşmak zorunda bırakıldım ben. Sonrasında da aslında sinirlendim, neden başka karakterle ilgili konuşulmuyor ama Sedef ile ilgili konuşuluyor? Buna hem sinirlendim hem üzüldüm. O yüzden de o an aklıma geldi ve anımı anlattım. Oysa ki hem çok iyi anılarım var, hem başka kötü anılarım da var. 15 sene beklemezdim yani anlatmak için. Yaprak Dökümü bitti diyelim ki; 2 sene sonra bir anımı anlatırım, 2 sene sonra bir anımı daha anlatırım. Her işte sarsıcı olaylar yaşanır, her işte mutlu olaylar da yaşanır. Benim karakterimle ilgili bir şey söylenmese 15 sene nasıl sustuysam, aynı şekilde susmaya devam ederdim. Daha da fazla konuşmaya gerek yok. Benim amacım karakterimi korumak, o şekilde de devam etmek. Daha da fazla konuşmayacağım artık, kendisi konuşursa kendisine bırakıyorum. Benim amacım o yolda olsaydı, hiç beklemezdim şimdiye kadar.
-Yeni televizyon projeleri var mı peki merak ediyoruz…
Aslında görüşmelerimiz çok sık. Yalnız ben artık çalışmayı özlediğim ortamlarda olmak istiyorum. Ekip önemli, enerjisi önemli. Çünkü iş yapmak için gidiyorsunuz, sonra "keyifsiz oldu, niye çalıştım ki?" filan diyeceğiniz bir iş olmasın.
-Oldu mu daha önce keyif almadığınız bir set ortamı?
E oluyor, yarım kalıyor. Mesela çok sevdiğim bir iş vardı. Motivasyonu çok yüksekti. Altıncı bölümde bitti. Hiç biteceğini düşünmediğimiz bir işti. Başka bir iş oluyor, sıkıntılı ortamı. Orada setin içine ait hissedemiyorsun kendini. Ya da sonradan geldiğin bir set oluyor, onu sevmiyorum. Yaprak Dökümü'nde mesela hepimiz akraba gibi olduk. Gerçekten akraba gibi olduk ama. Set arkası, önü, 5 sene, 24 saat ve her gün. Çok keyifle çalışıyorsun o zaman.
ESTETİK BENİM YÜZÜME HİÇ UYGUN DEĞİL
-Diziden sonra dış görünüş olarak değişmeyen ender isimlerden biri de siz oldunuz. Bunun için özel bir çabanız var mı?
Botoks yaptırdığım zaman çok rahatsız oluyorum. Aslında isteyeceğim ama… Benim yüzüme hiç uygun değil. Sadece spor. Kardiyo ağırlıklı spor yaptığım için o cilde ve yüze çok iyi geliyor.
-Güzellik için yaptığınız başka ekstra bir şey var mı?
Eskiden çok takıntılıydım. Sürekli nar suyu içerim, ne yapılması gerekiyorsa hepsini yapardım. Şu an öyle değil, çok normal yaşıyorum. Artı bir şey yapmıyorum.
EVLİLİK AŞKI ÖLDÜRMEZ
-Son olarak da kısa bir özel hayat sorusu sormak isterim. Özel hayatınızla ön plana çıkan bir insan değilsiniz, birkaç yıl önce de evlendiniz. Nasıl gidiyor evlilik?
Evlilik çok güzel gidiyor. Çok sevdiğin bir insanla her gün aynı evdesin. Bazı insanlar evlilikten hoşlanmıyor, aşkı öldürür filan diyor ama ben hiç öyle düşünmüyorum. Benim hem arkadaşım hem sevgilim. Yani çok keyifli. Hatta zaman zaman bekliyorum, hadi gelsin çabuk gelsin diye. İki sene oldu, aslında dört buçuk senedir beraberiz. Çok keyifli.
-Çocuk düşünüyor musunuz?
Çocuk çok istiyordum. Ama yeni yeni artık istemiyorum. Biraz akışına bıraktım açıkçası.
KISA SORULAR
-Hayatından neyi çıkarırsak geriye hiçbir şeyin kalmayacağını düşünürsün?
Ailem.
YEMEK AYIRT ETMEM, BÖCEK BİLE YERİM!
-Ağzına asla sürmediğin, "kokusuna bile tahammül edemem" dediğin bir yiyecek var mı?
Her şeyi yiyebilirim. Böcek de yiyebilirim, denizdeki her şeyi yiyebilirim. Yedim hatta, salyangoz filan tadına bakmak istedim. Kayada bir tane salyangoz vardı, tadı vardır mutlaka diye düşündüm. Deniz kenarında bir kayada buldum, deniz suyuyla pişirdim. İnanılmaz lezzetli bir şey çıkmıştı. Bir de onu aldım, sopaya saplayıp ateşte çevirdim, onu da çok beğendim. Deniz ve denizin etrafındaki her şeyi yiyebilirim. Uzakdoğu'ya gidip oradaki tüm yemekleri tatmak istiyorum.
-Kendini güzel buluyor musun?
Buluyorum. Ama güzelliğin ölçülebilir bir şey olduğunu düşünmüyorum.
-Kıskanç biri misin?
Çok değil ama kıskancım.