AHMET ÇAKAR - HAKEM ÖZTÜRK KUSURSUZDU
Koskoca Fenerbahçe'nin, mütevazı Hatay karşısında, üstelik son 15 dakikayı iki kişi eksik oynarken bırakın maçı kazanmayı, neredeyse tek pozisyonu yok. Aslında 90 dakika baktığımızda da Gökhan Gönül'ün direkten dönen topu dışında da kayda değer hiçbir şeyi yok.
Bunun temel sebebi şu: Fenerbahçe'de meziyeti sonucu değiştirecek, bireysel kalitesiyle maçı alabilecek oyuncu yok. Belki biraz Sosa, hepsi bu! İlk yarıya bakıyoruz: Tolga, Gustavo ve Ozan. Defansif orta sahalar... Sanki rakip Real Madrid gibi... İleriye oynamakta zorlanan, ofansif etkinliği az olan bu üç orta saha ile oynamanın mantığı ne olabilir? Pek tabii ki hiçbir mantığı yok. Zaten ilk yarının sonunda da Erol Bulut bazı şeylerden rahatsız oldu ki ciddi değişikliğe gitti.
Fenerbahçe'nin gol umudu Valencia ama sahada yok. Hem yok hem de istediği pasları alamıyor. Eğer sen Hatayspor gibi yeni kurulmuş, kendi yağında kavrulan bir takıma karşı böyle oynarsan rakip biraz meziyetli olduğunda neler olabileceğini düşünemiyorum.
İkinci yarı kartlarla beraber doğal olarak baskı arttı. Ama şartlar ne olursa olsun 15 dakika senden iki oyuncu eksik oynayan bir takıma karşı gol atamıyorsan, hele hele pozisyon bulamıyorsan Fenerbahçe'de büyük problemler var demektir.
Hatayspor, Başakşehir'i yendi ama çok ahım şahım bir takım değil. İyi savundular hepsi bu kadar.
Maçın hakemi Ümit Öztürk'e gelince, kusursuza yakın maç yönetti. İkinci sarı karttan gelen iki kırmızı kartta da haklı. Ama bu haklı kırmızı kartlarda sahadan atılan oyuncuları eleştirmek lazım. Aslında her ikisi de umut vadeden akında rakibi çektikleri için kırmızı kart gördüler.
GÜRCAN BİLGİÇ - AH-VAH DEMEDEN
İlk yarıda mücadele eden, ikincisinde de oynamaya çalışan bir takım denedi Erol Bulut. Geçen senenin sınırlı orta saha üçlüsüyle direneceği belli olan bir takıma karşı oyuna girmek, hangi analizin sonucu merak ettim ayrıca.
Tempo isteğine ayağa isabetli paslarla karşılık veren Hatay, 9 kişi kaldığı anda bile rakibine bunu hissettirmeyecek kadar çalışkan ve sistem sahibiydi. Hep aynı şeyleri deneyerek, sağdan-soldan bindirmelerle yapılacak hatanın peşine düşen oyun düzeni içinde, ceza sahası içinde topa dokunacak kalabalığı da oluşturamadı Fenerbahçe. Devrede hamleler beklenen gibiydi. Sosa topun kontrolüne geçti ama önce Ferdi-Thiam, sonra da Deniz-Sinan kanatlarda verimli olmaktan uzak kaldılar. Git, duvara çarp dön. Sonra yine gitmeye çalış.
13 transferin yapıldığı bir sezonda, geçen seneden daha farklı bir görüntü oluşturmuyorsanız, bu büyük problemdir. Frey'in oyuna girmesi bile beklendi. Bunlar gecenin kesin sözleri. Sonrasına geldiğimizde ise kadro rekabetinde taşların yerini belirleme aşamalarında, Erol Bulut'un kimle yoluna devam edebileceğini ise göreceği maçlar bunlar. Hiç öyle "ah-vah" demeye gerek yok.
Bu takımın her rakibe hükmedeceğini görüyorsunuz. Problem birlikte oynamak veya buna çalışmak. Sinan veya Deniz Türüç kurtarıcı değiller. Ozan Tufan fark yaratan oyuncu olsaydı, geçen sene yedincilikle de bitmezdi. Thiam hâlâ ayağında top tutamıyor, forma şokunu yaşıyor. Lemos ve Valencia'nın hakkını da vermek gerekir. Valencia dün Türk hakemliği ve rakipleriyle de tanıştı. Kafasının hizasında gördüğü kramponların yanağına yapışmasının kartsız geçtiğini gördü.
Ayağına top geldiğinde temassız, darbesiz hareket edemeyeceğini de gördü. Hatayspor ve Ömer Erdoğan, ayağa kalkıp alkışlanmayı hak ediyor. Evet, kendi sahasında bekleyen oyunu bozan bir taktikle oynadılar. Müthiş bir pas köprüsüne, alternatif oluşturan oyuna sahipler. Dik duran bir takım seyredeceğiz bu sene.
ERMAN TOROĞLU - YÜREK
Fenerbahçe'nin ikinci maçı. Rakip Hatayspor. Ligin yeni takımı. Çok fazla hücumu, hatta hiç fazla hücumu düşünmüyorlar. Arada pas yapıyorlar. Yani rakip takımı uyutuyorlar. 'Ninni yavrum ninni yavrum, uyutayım seni'. İyi peki ama bunu söylerken sen ne yapıyorsun Fenerbahçe? Hiçbir şey ama hiçbir şey. Ne bir baskı var, ne ikili mücadelelerde bir agresiflik var. Hatayspor derenin suyunu akıtıyor, Fenerbahçe bu derenin mecrasını değiştireceğine, o da akıntıya gidiyor. Yani bu transferleri yapan Fenerbahçe'yi uyuta uyuta 1 puanını alıyor.
Düşünün; Hatayspor son 15 dakikayı 9 kişi oynuyor. Hatay'ın orta sahadaki en iyi oyuncusu da çıkmışken. Peki hakemin hatası var mı?. Hayır. İki Hatay'lı oyuncunun çift sarı karttan kırmızı görmesi, hakem kararı açısından son derece doğru iki karar. 11'e 11 Hatay, Fenerbahçe'yi uyuttu. 9'a 11 gene uyuttu.
Erol Bulut, küçük takımlarda başarılı oldu kısmen. Ama dün bu maçı kenardan çözemiyorsan o zaman aynaya bakacaksın. Aslında Rize'deki maçta bunun bir aynısıydı. Bir buçuk Adana hakem yardımıyla kazandı Fenerbahçe. Diyeceksiniz ki 'Sezon başı tamam ama takımda bir ışık olması lazım'. Ben 2 maçta da Fenerbahçe'de bir ışık göremedim. Eğer bu kadar iddialı bırak ışığı, çok etkili farları yakman lazım. Yani taraftarına heyecan vermen lazım.
Sarı-lacivertli futbolcular sosyal sigortadan emekliler gibi futbol oynuyorlar. Futbolcu olarak sen heyecanlı oynayacaksın ki dinamik, seyircine ve televizyondaki seyredenlere keyif vereceksin. Ama kaybedilmiş bir şey yok. Ama görüntü kötü. Federasyondu, hakemdi, harcama limitini falan bırakın, Fenerbahçe bu tarz mücadeleyle futbol oynarsa taraftarın sabır limitini taşıracaklar. Daha sonra; ona buna sallayarak ayakta kalamazsın. Futbol sahasında yere sağlam basacaksın arkadaş. Çeneyle futbol oynanmıyor. Nefesle, mücadeleyle, daha da önemlisi yürekle oynanıyor. Dün Fenerbahçeli futbolcular da o yüreği göremedim. Maalesef o yürek sakatatçılardan da satın alınmıyor. O farklı bir yürek.
ZEKİ UZUNDURUKAN - ACİL GOLCÜ
Fenerbahçe, ilk yarıda oyun kurmakta, pozisyona girmekte zorlandı. Çünkü kenar bekleri Caner ve Gökhan'ın ileri çıkışları hem yavaştı hem de ortaları isabetsizdi. (Ceza sahasına yapılan 15 ortadan sadece 2'si isabetliydi.) Orta alanda Ozan Tufan, Gustavo, Tolga etkisiz kalınca; Thiam, Valencia ve Ferdi yeteri kadar topla buluşup, rakip kaleyi yoklayamadı. Bunda Hatayspor'un rakibe boş alan bırakmamasının, alan savunmasını iyi yapmasının, Fenerbahçe'yi tehlike hunisinden uzak tutmasının, oyun disiplininden kopmamasının da rolü büyüktü.
Fenerbahçe'nin ilk yarıdaki göze çarpan tek oyuncusu Lemos'tu. Savunmada hatasız oynadı. Evet topla daha fazla oynayan taraf Fenerbahçe'ydi, ama koca bir ilk yarıda pozisyon bulamadı Fenerbahçe. Futbolda topla çok oynamak değil, topla pozisyona girmek, topu hızlı çevirmek, topla dikine oynamak önemli modern futbolda. Fenerbahçe dün ilk yarıda sahaya çıkardığı 11 ile bunu başaramadı.
Konuk ekip, Diouf ve Riberio ile kontrataklar bulmaya çalıştı ama hücum bölgesinde çoğalamadı. Takımın ilk yarıdaki futbolundan memnun kalmayan Teknik Direktör Erol Bulut; Thiam'ın yerine Sinan; Ozan'ın yerine de Sosa değişikliği ile ikinci yarıya başladı. Ama skor üstünlüğü bir türlü gelmeyince Novak ve Mert Hakan'ı da sahaya sürdü Erol hoca. 73'te Hatayspor, 10 kişi kalınca defansa çekilmek yerine hücumu düşündü. Ama Sackey'in de kırmızı kart görmesiyle 9 kişi kalan konuk ekip iyice geriye yaslandı.
Fenerbahçe'nin bu maçtan önemli dersler çıkarması gerekir. Bu takımın golcüsü yok. Takım adeta bal yapmayan arı gibi. Yaratıcı oyuncu sayısı da az. Fenerbahçe, bu gidişle Vedat Muriç'i çok arar. Acilen kaliteli bir forvet şart!
Yoksa şampiyonluk yine hayal olmaktan öteye gitmez!
EMRE BOL - BEKLEYELİM GÖRELİM
Bak Erol hocam; geçen sezon seni başarıya ulaştıran en önemli oyuncun forvet arkasında kullandığın Bakasetas'tı. Fenerbahçe'ye geldin, kendini inkar edercesine 3 savunma özellikli orta saha ile sahaya çıkıyorsun. Bu şekilde merkez hücumunu nasıl yapacaksın? Sadece kanatlarla gideceksen yapılan ortalara kafa vuracak oyuncu lazım. Ama yok. 5 oyuncu değişikliği hakkın var. Koy 45 dakika Sosa'yı olmadı ikinci yarı Mert Hakan var elinde...
"THIAM'IN OYUN AKLI YOK"
Thiam'ın oyun aklı yok. Bireysel oynayarak bir şeyler yapmaya çalışıyor ama beceremiyor. Arkasında oynayan Gökhan Gönül'le büyük uyum sorunu yaşıyor. Hatayspor zaten Çanakkale geçilmez taktiğiyle oynuyor. Ceza sahası içinde sürekli 6 oyuncu var. Kimsenin taktiğine söyleyecek lafımız yok. Lakin Erol Bulut'un kapanan savunmalara karşı taktikler üretmesi gerekiyor. Malatya ve Alanyaspor'dayken böyle bir sorunla hiç karşılaşmamıştı. Yeni bir oyuncu grubu ve yeni bir teknik direktör olduğu için çok fazla eleştirmiyorum.
Rakip 10 kişi kaldıktan sonra bile elle tutulur tek pozisyonu yoktu Fenerbahçe'nin... Bu kadar rakip sahada oynayıp bu kadar az pozisyona girmek çok tuhaf. Sadece merkez santrfor yokluğuna bağlanamaz. Neyse ki daha ligin başındayız. Alışma süreci bittikten sonra umuyorum her şey düzelecek. Bekleyelim görelim.
REHA KAPSAL - MAZERET VE ZAMAN
Fenerbahçe'nin ilk yarıda çıkan kadrosu, saha içindeki kötü görüntü ve üretememenin en büyük nedeniydi. Lemos ve Zanka'nın birbiriyle uyumu, Gökhan ve Caner'in kanatları kullanamaması. Gustavo, Tolga ve Ozan üçlüsünün aynı oyuncu özelliklerini taşıması, daha çok defansif hareket etmesi. Valencia'nın sırtı dönük oyunları iyi oynayamaması ve fiziksel yetersizliği. Thiam'ın hem çizgide dar alan becerisinin olmaması. Ferdi'nin de geçen sene ve bu sene en büyük eksikliği istikrar. Bir maç çok iyi oynayıp, üç-dört maç performans verememesi. Oynadığı dakikalarda hep oyunun bir bölümünde oynaması, Ferdi'nin kendini geliştirememesinin en büyük etkeni olarak görünüyor.
Çağımız oyunlarında orta saha futbolun kalbidir. Fenerbahçe'nin iç saha ve dış saha oyunları da farklıdır. İç sahada daha yaratıcı bir orta saha tercihi olması gerekirdi. İkinci devre Sosa ve Sinan değişikliği arkasından, kademeli olarak Novak ile Mert Hakan, sonra da Deniz Türüç değişikliği geldi.
Erol hoca, hemen hemen bütün ofansif oyuncuları sahaya sürdü. Yalnız defansif hareket eden Tolga Ciğerci'ye 70 dakika sabretmesinin anlamı yoktu. Fenerbahçe'nin rakip 10 kişi ve 9 kişi kaldığında bu kadar ofansif oyuncuyla üretememesinin en büyük nedeni oyuncuların duygularıyla oynamaları. Fenerbahçe, böylece içgüdüsel bir oyun oynamaya döndü.
Takım bütünlü olmayınca, oyuncular bireysel hareketlerle skoru belirlemeye çalıştı. Bu kadar hücumcu oyuncuyla oynanabilir ama buradaki hücumcuların birlikte hareket etmesi ve buna göre bir oyun felsefesi belirlemek çok önemlidir. Yoksa bu kadar hücumcuyla oynamak, golü kesin bulacağın anlamına gelmez. Önemli olan bu oyuncuların nerede, ne zaman ve nasıl hareket edeceğini bilmesi ve hücum ezberinin artması.
Sarı-lacivertlilerin hücum setlerinin, bu kadar kapanan bir takıma karşı daha ezberlenmiş şekilde olması gerekirdi. Evet F.Bahçe yeni bir takım. Mazereti var, bunun için de zamana ihtiyacı var. Ama ne kadar da olsa bir kaç tane hücum setinde birlikte hareket etmeleri gerekirdi. Erol hoca, Alanya ile Malatya'daki oyunlar farklı, F.Bahçe'deki oyun farklıdır. Sarı-lacivertlilerin, iç saha ve dış sahada daha çok ofansı düşünerek, yeri geldiğinde daha çok riskler alarak oyunlar tercih etmesi gerekir. Oyun planlarının da maçın gidişatına göre olması lazım.
Sarı-lacivertlilerin geçen sezon başındaki en büyük sıkıntısı stoper ve sol bekti. Bu sene de santrfor ve hücumda çizgi oyuncuları olarak görülüyor. Böyle olunca en büyük sıkıntı üretmekte, problem çözmede, sorun çözmede, rakip savunmanın dengesini bozmakta sahada zorlanan bir Fenerbahçe oyunu ve takımı vardı.
ALİ GÜLTİKEN - İDMANDA BİLE GOL OLURDU
Lige muhteşem bir başlangıç yapan Hatayspor, büyük bir alkışı hak ediyor. Süper Lig'e tarihinde ilk defa adım atan bir ekip olarak önce son şampiyon Başakşehir'i yendiler, sonra F.Bahçe ile berabere kaldılar. Tüm oyuncuları müthiş bir özveri ile mücadele etti. Hem oyuncuları hem de teknik adam olarak ilk Süper Lig deneyimi yaşayan Ömer Erdoğan'ı tebrik ediyorum. Kolay değil yeni heyecanlar, yeni hataları da getirebilir. Ama heyecanlarını ayakta tutup motivasyonlarını sahaya yansıtırken hataları da aza indirerek 1 puanı ceplerine koydular.
F.Bahçe açısından maç 90 dakika artı uzatmalar olsa da ben son 10 dakika ve uzatma dakikalarına bakıyorum. Rakip 9 kişi kalmış ve bir nebze teslim olmuş. Yapacağı şey çok açık; kendi yarı alanına yaslanacak, başarabilirse de birkaç defa topu ileri taşımaya çalışacak. Ama en büyük plan, kendi ceza sahası civarında kalarak maçı bitirmek. Rakibin bunları yapacağı çok açıkken, F.Bahçe rakibinin bu temposuna uyan, idmandaki gibi orta alanda bol pas yapan, rakip ceza alanı civarında top çeviren bir takım görüntüsünden öteye geçemedi. Antrenmanda 11'e 9 yarı saha maçı oynasanız bile 15 dakikada 11'e 9 oynayan her takım mutlaka öyle veya böyle kapanan takıma 1 gol atar.
Son dakikalarda yapılan oyuncu değişikliklerinin ve saha içi oyun hamlelerinin çok yerine oturmadığını belirtmeliyiz. Hadi iki kanadı değiştirdin, orta alanı değiştirdin ve topa sahip oldun. Kanatlardan iş yapmaya çalışıyorsun, topu indireceğin yer ceza sahası. Hadi kulübeden bu hamleyi yapmadın, 9 kişi kalmış rakibine karşı en azından stoperlerinden birini oraya alıp karambol topu denemek bile F.Bahçe'ye daha çok pozisyon getirirdi. Topa sahip olmak önemli ama futbolun temel noktası golü bulmak.