PAZAR NOTLARI; SEN YAŞIYOR MUSUN?
Yeni evler, güzel evler, şık dekorasyonlar... Fakat herkes dışarıda! Niye? Evler güzel oluyorda, mutluluk hep dışarıda kalıyor gibi. Gibisi fazla!
Her yeri deterjanlarla yıka dur istersen; tek bir toz tanesinin peşine gün boyu elinde bir bezle dolaş dur... Ne fark eder? Mekanı temiz kılan, havalandıran, ferahlatan şey ilişkilerdir. İlişkilerimiz çamur gibi olduktan sonra, ne fark eder?
Kime sorsam, "içten biridir" diyor! Bir üstünlük nişanesinden söz eder gibiler. İyi de bu kişinin içinde yalnızca haset, güceniklik, hınç ve hırs var. Bunun dışarıdan görünmesine izin verişine "içtenlik" denmesi hangi çıkmazlarda debelendiğimizi gösteriyor. Açıksöyleyeyim; zarif bir ikiyüzlülüğü bu içtenliğe (!) tercih ederim.
Bir de etrafı kırıp geçiren ama buna dobralık diyenler var. Böbürleniyorlar bu halleriyle. Yazmıştım, bir daha yazayım: Hakiki doğruculuk, inceliklere özen gösterir. Çünkü bilir ki, "doğrular" her zaman kırılgan bir çizgide ilerlerler.
Sui zanda isabetli olunca sevinmek huyu peydah oldu. Oysa kahrolmalı insan buna.Hüsnü zanda yanılgıya düşünce dövünüyoruz. Oysa ismi üzerinde işte, güzeldi!
İrfan, ilmin güvenlikli ve gösterişli alanından vazgeçebilmekle başlar... Varlığın ağırlığını hissedebilmek için bilginin ne kadar birikirse biriksin yine de hafif kaldığını anlamak gerekmez mi? Eski zaman alimlerinin kitaplarını Nil'e fırlatmasını veya ateşe atıp yakmasını coşkuyla anlatan akademisyenler tanıyorum. Gülünç olan şu ki, bu arkadaşlar kitaplarından teki kaybolsa, telaşa düşüyor ve bildiklerini terk ederek geçecek bir hayatı hayal bile edemiyorlar.
İyilik, doğruluk, güvenilirlik istiyorsun. Tamam, anlıyorum! Hele önce sen iyi, doğru, güvenilir ol bakayım! Bundan niye kaçınıyorsun?
İşten eve, evden işe... İşten tatile, tatilden işe... İşten işsizliğe, işsizlikten işe... Sen yaşıyor musun? ("Bugünkü çağ senin ölüm meleğindir, çünkü sana geçim derdi vererek canını alıyor.")