Ergenekon'u CIA kurdu
P2 Mason Locası'nın gizli ordusu Gladyo'nun Türkiye uzantısı Ergenekon, CIA desteği ile kuruldu Kuzey Kıbrıs'ta faaliyete geçen illegal örgüt, başta suikastler olmak üzere birçok eyleme imza attı.
BÜLENT ERANDAÇ / TAKVİM
12Haziran 2007'de Ümraniye Çakmak mahallesinde bir gecekonduda 27 el bombası, TNT kalıpları ve fünyelerin ele geçirilmesiyle birlikte başlayan soruşturmaya Ergenekon adı verildi. Ergenekon aslında Susurluk'tur. Peki, Susurluk Gladyo mudur?
Bugün ortaya çıkarılan Ergenekon Gladyo'dan bir anlayışı devralmıştır. Ergenekon devlet içindeki çetedir. Ergenekon olarak bilinen örgütlenme, başkana doğrudan bağlı olan 4 özel daire komutanlığı ile 2 sivil başkanlıktan oluşuyor. "Lobi" adı verilen sivil unsurların örgütlenmesini sağlayan oluşumla ilişkileri bu iki sivil sağlıyor. Örgüt, Türkiye'deki mevcut rejimin gerçek olduğuna inanıyor. "İç düşmanları" pasifize etmek, hatta ortadan kaldırmak için suikastları "son derece olağan" görüyor. Entelektüellere önem veriyor. Medyayı, sivil toplum kuruluşlarını (STK) kullanmanın önemine vurgu yapıyor. "Naylon terör grupları" ile naylon şirketlerin kurulması gerektiğini düşünüyor.
İSİM BABASI SUNALP
Ergenekon'a adını veren Paşa kim? Bu isim 'Albay Ergenekon' diye anılan Orgeneral Turgut Sunalp olarak kayıtlara geçti... Emekli olduktan sonra Kanada'da büyükelçilik görevinde bulunan Sunalp, 12 Eylül 1980 harekâtından sonra siyasi parti çalışmalarına izin verilmesiyle 41 arkadaşıyla Milliyetçi Demokrasi Partisi'ni (MDP) kurdu. Ardından partinin genel başkanlığına seçildi.
Sunalp, 1985 yılında, daha sonra feshedilen, bu partinin genel başkanlığından istifa etti. Halid Özkul, " Gizli Ordular-CIA" isimli kitabında, Ergenekon isimli örgütün isminin, örgütün iki kurucusundan biri olan bir albayın kuruluş aşamasındaki toplantılara, Ergenekon kod adıyla katıldığını ve bu ismin de oradan geldiğini yazıyor.
12 Eylül 1980 ihtilalinden sonra tutuklanan Alparslan Türkeş'in bir an önce serbest kalması için çaba harcayan kişilerin başında Turgut Sunalp geliyordu.
Merhum Alpaslan Türkeş: "Turgut Sunalp, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin gerilla alanında yetiştirdiği ilk subaydır. Gerilla yepyeni bir model. 1950'lerde Türkiye'nin ABD'de yetiştirdiği bir subay. Bu subayımızı teşkilat kurması için bugünkü KKTC'ye yolluyorlar''demişti.
1 NUMARA YENİLENİYOR
Turgut Sunalp Kontr-gerilla'nın bir numarası olduğunda emekliydi. Zaten görevi aktif olarak devam eden hiçbir komutan Ergenekon"un yapısı içinde resmen yer almazdı. Ergenekon illegal bir yapılanma. Deşifre olmaları halinde bunu izah edemezlerdi. Onun için de emekli olmadan Ergenekon"un başına geçmezler. Resmi sıfatla bu faaliyetleri yürütemezlerdi. Şu anda, emekli bir orgeneralin görevde olduğu söyleniyor. Geçmişte çok üst düzey, çok ciddi bir görevi vardı. Belli aralıklarla yenileniyor bir numara. Çünkü devlet içerisinden daha fazla destek sağlayabilmesi için isminin, ilişkilerinin, gücünün ve nüfuzunun eskimemiş olması gerekiyor. Ki, aradığı zaman ona komutanım diyerek çok rahat hizmet verebilsinler ordu içindeki görevliler. Onbeş yıl önce emekli olmuş bir paşanın bu gücü kullanması çok zor. Ergenekon'un iki numarasının da D.S. rumuzlu emekli bir paşa olduğu yazıldı.
HEDEF TÜRKİYE'DE KAOS ÇIKARTMAKTI
Danıştay 2. Dairesi'ne 17 Mayıs 2006'daki sillahlı saldırı, yüzyılın olaylardan birisidir. Saldırıyı gerçekleştiren kişi, saldırıyı Danıştay 2. Dairesi'nin "türban kararı" nedeniyle gerçekleştirdiğini söyledi. Tetikçinin yakalandığı pozisyonda bazı yanılsamalar yaptırıldı. 'Nurcu şeyh' çıkarttılar. 'Alparslan Arslan, Nurcu şeyhten ders alıyor,' dediler. Olayların üzerini kapatmak için çabaladılar. Saldırı sonrasında yeni bilgiler sızdı. Saldırının arkasında Ergenekon olduğu daha sonra anlaşıldı. Olayın amacı, ülkede kaos ortamı yaratmaktı. Tetiği çeken Alparslan Arslan, Ergenekon üyesi çıktı.
BENZERİ ÇİZME'DE BİRÇOK KEZ YAŞANDI
P2 Mason Locası, İtalya'da birçok operasyondan sonra medya gücüyle gündemi istediği tarafa çekmeyi başardı. Bu baskılar sayesinde birçok defa başbakanı istifa ettiren P2, kendi üyelerini o makama gönderdi. P2 Mason Locası'nın üsdadı Licio Gelli, İtalya'nın en etkili gazetesi Corriera della Sera'nın kontrolünü ele aldı. P2 Locası'nın medya ve yargı üzerindeki kontrolü her geçen gün arttı ve İtalya'da istediği atamaları yaptı. Bu olaylar, yıllar sonra başlayan Gladyo davasıyla ortaya çıkmaya başladı. Gladyo'ya bağlı olan gazeteler, gazeteciler, televizyoncular 'kayıtsız-şartsız' destek verdiklerini itiraf etmek zorunda kaldı.
Balıkesir-Bursa karayolunda Susurluk ilçesinde meydana gelen trafik kazası, yasadışı polis-mafya-aşiret ilişkilerini ortaya çıkarttı. Olay, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en önemli olaylarından biri olarak tarihteki yerini almıştı.
MİT RAPORUNDA AĞAR VAR
Mehmet Ağar'ın Emniyet Genel Müdürü, sonra İçişleri Bakanı olması ile kontr-gerilla (Gladyo) polis ve asker içinde hayat buldu. Bu planın enstrümanı olarak kullanılan kişiler, zaman içinde kendi çıkarları için çalışmaya başladığından dolayı devletin başına bela oldular. Kendi çıkar çetelerini kuran bu kişiler toplumda bir "derin devlet" anlayışı doğurdu. Nitekim 1987 de yayımlanan MİT raporlarında (Mehmet Ağar'ın da adının geçtiği): Emniyet'te görevli şahıslar yer altı dünyasıyla yakın ilişkiler içindedir'' deniyordu.
KAÇIRILDI VE ÖLDÜRÜLDÜ
Türkiye'de bu olaya kadar 20 yıldır kontrgerilla konusu tartışılıyordu. 1990'lı yılların başında Güneydoğu'da oluk oluk kan akıyordu.Faili meçhul cinayetlerde büyük artış vardı. Herkes canından bezmişti. Susurluk'a uzanan kanlı yol işte böyle oluşturuldu. PKK'ya yardım eden Kürt işadamlarının bulunduğu listeden bahsediliyordu.
Listenin ilk başında Behçet Cantürk, polis yeleği giymiş kişiler tarafından bilinmeyen bir yere götürüldü. 1 gün sonra cesedi bulundu.
KARMAŞIK 3'LÜ YAPI
Para için "kumarhaneler kralı" Ömer Lütfi Topal öldürüldü. JİTEM asayiş bölge komutanı orgeneral Hulusi Sayın döneminde kuruldu. Emekli tuğgeneral Veli Küçük o sırada Cem Ersever hareketin itici güçlerinden birisiydi. Susurluk, Emniyet"le MİT"in iç içe girdiği ve zaman zaman da JİTEM"den destek gördükleri, faili meçhul cinayetlerden uyuşturucuya her işe bulaşmış karmaşık bir üçlü yapıydı. Bunlar zaman zaman birbirlerine girdiler ve çatıştılar.
Kürt aşiret reisi, DYP milletvekili Sedat Bucak Yaralandı. Çatlı'nın üzerinden Mehmet Özbay adıyla düzenlenmiş sahte pasaport çıktı. Bu sahte kimlik daha önce de Ağca tarafından kullanılmıştı. İçişleri Bakanı Mehmet Ağar hemen istifa etmek durumunda kaldı.
P2 DEVREYE GİRDİ
Susurluk olayı yıllarca konuşuldu, tartışıldı... Ancak halkın beklediği, ülkenin geleceğini etkileyen kişilerin cezalandırıldığı günleri göremedi. Titiz araştırmasonuçlandırma uygulanmaksızın olayların üzeri zaman aşımı nedeniyle örtüldü. Konuyu araştırmak isteyenler, engellendi hatta tehdit edildi. Bunu İtalya'daki Gladyo'nun kurucusu P2 Mason Locası'nın üstadı Licio Gelli'nin gücü sağladı. Gladyo'nun Türkiye uzantıları, Susurluk'ta yaşanan 'derin kaza'nın sorgu aşamasında faal görev aldı. Gerçeği ortaya çıkartmak isteyenler sürekli engellendi.
MASONLAR'DAN TAM DESTEK
Seferberlik Tetkik Kurulu'nun gayri resmi adı olarak ortaya çıkan Ergenekon, 1970'lerde Ermeni Terör Örgütü Asala'nın 42 diplomatımızı katletmesi üzerine yine Asala'yı çökertme planında gücünü gösterdi.
Asala'nın kanlı eylemlerinin durdurulmasında etkili olan örgüt, özellikle İtalya'daki P2 Mason locası'ndan müthiş bir destek aldı.
DAİRE BAŞKANI GÜNYOL
Bu olay sırasında Sovyetler'in, Asala yöneticilerinden Yaseph adında birini de devşirdikleri ortaya çıktı. Eylem düzenleme sorumluluğu MİT'in Dış İstihbarat Daire Başkanı Mete Günyol'a verildi. Avrupa'da eylem yapacak birinci ekibin Abdullah Çatlı ve arkadaşlarından oluşturulmasına karar verildi. İkinci ekip için MİT elemanı Sabah Ketene ekibini oluşturdu. ASALA'nın Beyrut'taki merkezine yönelik eylemler için de ekip kuruldu. Bu ekip tamamen resmi görevlilerden oluşturuldu; MİT ve Özel Harp Dairesi karışımı. Ekip lideri ise MİT yöneticisi Hiram Abas'tı. Ekip altı kişiden oluşuyordu. P2 Mason locası, tüm bu operasyonların öncesini biliyor ve destek veriyordu. Hatta Çatlı İtalya'da bulunduğu süre içinde P2 mason Locası'nın birçok üyesiyle görüşmüştü.
ÇATLI İLE YAKIN İLİŞKİ
Peki P2 Asala konusunda neden Türkiye'ye destek verdi. O dönem kuşkusuz Ermeni lobisinin P2 Mason Locası'na karşı çok güçlü karşı görüşleri vardı. P2 mason Locası'nın ABD'de güçlenmesine karşı çıkan Ermeni lobisi, Licio Gelli'yi de karşısına almıştı. Gelli, P2'ye karşı gelen her kişiyi, her kurumu ve her ülkeyi cezalandırma düşüncesi, Ermeni konusunda da gündeme gelmişti.
O dönemde Asala'nı Türk diplomatlara karşı suikastleri, P2 için bulunmaz bir fırsattı. Özellikle Çatlı'yla yakın ilişki içinde bulunan P2 Mason Locası, ilk dönemde perde arkasından sonrasında ise açık açık destek verdi. Bu desteğin öyle güçlü olduğu dönemler vardı ki, İtalya'da yakalanan bazı Türkler, mahkemeye çıkartılmadan serbest kaldı.
Bu olayı yazmak isteyen İtalyan gazeteciler ise işsiz kalmakla tehdit edildi. P2 mason Locası, Ermeniler'e ders vermek için oldukça ısrarlıydı. Hatta her öldürülen Ermeni sonrası, "Türkler, kendilerine yapılana aynı üslupla karşılık veriyor" açıklamasıyla o günlerde gündem yaratmışlardı.
GELLİ İLE ANLAŞMA
Gladyo konusunda çok önemli bir isim olan İngiliz gazeteci Willan, P2'nin dünya üzerindeki gücünü kullanmaktan hiçbir zaman çekinmediğini yazmıştı. William'a göre, ABD'de son derece güçlü olan Ermeni lobisi, Asala'ya karşı başlatılan operasyona destek veren P2'ye önceleri sert tepki gösterdi. Ancak daha sonra geri adım atmak zorunda kalan Ermeni lobisi, İtalya'ya bir heyet gönderdi ve Gelli ile anlaşma sağladı.
Ergenekon suikastleri
Gladyo'nun uzantılarından Ergenekon, Hiram Abas, Hulusi Sayın, Özdemir Sabancı, Kemal Kayacan ve daha birçok kişiye düzenlenen suikasti Dev-Sol örgütüne pas etti.
BÜLENT ERANDAÇ / TAKVİM
Emekli Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Kemal Kayacan 29 Temmuz 1991'de Dursun Karataş'ın emriyle öldürüldü. Kayacan'ın 40 yıllık dostu Memduh Eren şunları söylüyordu: Bütün bir hayatımız neredeyse birlikte geçti. Aile doktoruydum. Kendisine ne olduğunu sordum, bir şeylerin ters gittiği belliydi. 'Bu ülkeyi biz yönetmiyoruz' dedi. Kim yönetiyor dedim. Cevap vermedi. Ancak onun kimler tarafından ve neden öldürüldüğünü çok iyi biliyorum. Askeriyeden 70'li yılların başında tasfiye edilen şu anda kamuoyunda da iyi bilinen bazı isimler Kayacan'ın bilgisi dışında birtakım işlemler yapıyorlardı. Kemal bunları tasfiye etti. Öldürülme sebebi budur.
HULUSİ SAYIN'IN KATLEDİLMESİ
30 Ekim 1991'deki eylem, Dev-Sol'un gerçekleştirmiş olduğu diğer önemli hadiselerden biri... Hüseyin Baybaşin, Beyti Et Lokantası'nda Emekli Orgeneral Hulusi Sayın'ı Özalcı kanatta yer aldığı ve Kürt soruna siyasi çözüm önerdiği için sorguladıklarını iddia ediyordu. Baybaşin, bu sorgulamadan bir süre sonra da Sayın paşanın öldürüldüğünü belirtiyordu. Eski THKPC'li, "Emperyalizm, CIA, Türkiye", "Yeni Dünya Düzeni", "Gizli Ordular" adlı kitapların yazarı Halil Özkul, Dursun Karataş'ın devlet içindeki bir takım güçler tarafından kullanıldığını en ince ayrıntılarına kadar anlatıyor. Halil Özkul,''Eroin gelirinden Türkiye ekonomisine yıllık milyarlarca dolar giriyor. Türkiye'de özel bir güç var. Kayacan'ın öldürülmesinin sebebi de devlet içindeki gizli güç'ün varlığından haberdar olmasıdır" diyor.