Türk tarihinin acı sayfalarını oluşturan bu 5 kanlı olayın üzerinden 30 yıl geçmesine rağmen her şey hala dün gibi belleklerde. Zira, sivillerin yara aldığı, zarar gördüğü bu katliamların bazılarının suçluları hala ortaya çıkarılamadı; işte acılar biraz da bu yüzden taze.
Yıllar sonra yapılan bu araştırmanın amacı ise yakın geçmişteki karanlık noktaları aydınlatarak barış ve güven ortamını geliştirmek. Acı verecek de olsa bu hüzünlü sayfaya bir dönüp bakalım, neler yaşanmıştı o tarihlerde...
KANLI 1 MAYIS- 1977
1977'nin 1 Mayıs'ında 34 kişinin öldüğü yaklaşık 130 kişinin yaralandığı İşçi "Bayramı" "Kanlı 1 Mayıs" olarak tarihe geçti.
İşte o gün, 1 Mayıs 1977 günü, İşçi Bayramı'nı kutlamak üzere çeşitli illerden İstanbul'a gelen yaklaşık 500 bin kişi pankartlardaki kırmızı kan renginin üzerlerine sıçrayacağından habersiz Taksim Meydanı'nı doldurmuştu.
Sular İdaresi binasının üstünden ve meydandaki otelin çeşitli katlarından açılan bu ateş sonucu insanlar panik halde kaçmaya başladı, kısa bir süre içinde İntercontinental Oteli`nin (Bugünkü The Marmara Oteli) de üst katlarından da ateş açıldı.
İnsanlar panik halde kaçmaya çalışırken panzerler de kalabalığın arasına doğru girmeye ve kitleleri sıkıştırarak Kazancı Yokuşu`na itmeye başladı.
MARAŞ KATLİAMI- 19-26 Aralık 1978
Tarihimizin en acı sayfalarından biri de Maraş katliamı; hatta belki de Cumhuriyet tarihinin en önemli katliamı.
19 Aralık'ta başlayıp 24 Aralık'ta sona eren katliamda Aleviler ve sol görüşlü kişiler hedef alındı. 12 Eylül darbesine gerekçe olarak kullanılan olaylardan biri olarak kabul edilir.
Siyasal nedenlerle körüklenen Alevi-Sünni ayrılığının Kahramanmaraş'ta gerginliği tırmandığı bir dönemde, 19 Aralık'ta kentteki Çiçek Sineması'na, milliyetçi bir film olan Cüneyt Arkın’ın başrol oynadığı "Güneş Ne Zaman Doğacak" isimli filmin gösteriminde patlayıcı madde attı.
BOMBALAMAYI SALDIRI TAKİP ETTİ
Bombalama eyleminin sol görüşlü kişiler tarafında yapıldığını ileri süren kalabalık sağcı bir grup ile Türkoğlu ilçesinden gelen bir grup ülkücü Kanımız Aksa da Zafer İslam’ın ve Müslüman Türkiye sloganlarıyla seyirci kitlesini coşturarak Cumhuriyet Halk Partisi il merkezine, PTT ve Tüm Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği binalarına saldırdı.
O Bombanın patlamasından hemen sonra, Ülkücü Gençlik Derneği Kahramanmaraş şube başkanı Mehmet Leblebici ve ikinci başkan Mustafa Kanlıdere'nin talimatları ile bombayı attığı iddia edilen Ökkeş Kenger Ankara'ya Ülkücü Gençlik Derneğine telefon ederek yardım talebinde bulundu.
CENAZELER ORTADA KALDI
Ertesi gün Alevilerin yoğunlukla oturduğu Yörükselim Mahallesinde bir kıraathane bombalandı. Bombalama sonucu kahvehanede bulunan mahalle sakinleri yerlere yattı. Bomba şans eseri kahvehane camının altında betona isabet ederek kahvehaneye girmedi. Olay sonucunda bir tek mahallenin ileri gelen insanlarından Gıjgın Dede vefat etti.
22 Aralık'ta öğretmenlerin cenazelerinin getirildiği camide bulunan sağcı bir grup, ölenlerin cenaze namazının kılınmasına karşı çıkarak engelledi ve kalabalığın dağılması ile cenazeler ortada kaldı.
Güvenlik güçlerinin müdahalesi ile karşılaşmayan sağcı grup, kent çarşısına yürüyerek orada toplanmış olan Alevilere ve Sünni'lerle çatışmaya girdi. Çatışmalarda üç insan öldürüldü.
22 Aralık gecesi sağcı gruplar Sünni mahallelerinde Alevilerin ertesi gün silahlı saldırı yapacağını anlatarak, bu kitlesel biçimde silahlanılmasını sağladılar. Aleviler ise silahlanmış ve çıkan olaylara cevap niteliğinde saldırılara hazırlanıyorlardı. Ve nitekim 23 Aralık'ta Kahramanmaraş'taki olaylar tarafların karşılıklı çatışmalarına dönmüştür.
SALDIRILAR POLİS KUVVETLERİNE YÖNELDİ
24 Aralık'ta saldırıların polis kuvvetlerine yönelmesi üzerine, polis ile halk arasında çatışmayı önlemek amacı ile kentteki bütün polisler görev dışı bırakıldı.
Sünni kesim bundan istifade ederek Aleviler üzerinde baskılarını arttırdı, insanlar galeyana gelmiş, durum kontrolden çıkmış ve il genelinde kaos ortamı yaşanmıştır.
Günlerce süren karşılıklı saldırıları önlemek amacı ile Kayseri ve Gaziantep'ten askeri birlikler gönderildi.