NUR ÇİNTAY / PAZAR SABAH
Son zamanların en makbul insanı. Alımlı bir ekran yüzü, iyi de dans ediyor. Peki bu özelliklere sahip herkese meftun oluyor muyuz? Avam durmayan sarışın kadın ihtiyacını karşılıyorsa, evet! “Saçım sarı, gözüm mavi, güzelliğim Avrupai” diyen şarkı bayatlasa da hissiyat hep taze. ‘Beyaz Türklüğün’ mutlak şartlarından biri Burcu Esmersoy’u yere göğe koyamamak olabilir mi?
İnsanlar ikiye ayrılır: Makbul olanlar ve olmayanlar. Hep böyleydi ama artık daha da keskin biçimde böyle.
Ve az sayıda insan Burcu Esmersoy kadar kati surette ilk takımda: O bir makbule! Onu mutlak beğenmeliyiz!
Peki onu neden beğenmeliyiz? Ne yaptı bunca göze girecek?
Ama Beyaz Türklerin kimlik sınavlarında yanına çentik atmaları gereken maddelerden biri Big John Special Reserve’ün orijinal vatanında (Yeni Zelanda) içilmesiyse mesela, biri de bu: Burcu Esmersoy sevilecek!
Ama siz hiç Türke benzemiyorsunuz!
Kendi bir Melody Gardot parçasını tercih ederdi herhalde, ama falından maalesef ki eski bir Petek Dinçöz şarkısı çıkıyor! Bazen en burun kıvıracağınız şarkı sözü, dünyaları anlatır. “Saçım sarı, gözüm mavi / Güzelliğim Avrupai”, “Saçım sarı, gözüm mavi / Tadım, havam Avrupai” diyen Sarı Mavi’nin güftesi de, bizdeki bu ezikliği, hevesi, heyecanı, gıptayı şahane ifade eder.
Türkiye’de sarı saç ve mavi göz bir çağdaşlık, modernlik, güzellik, gelişmişlik, Batılılık emaresidir. Ayrıcalıktır. Bir Türk dünyaya bedelse de, “Aaa ama siz hiç Türke benzemiyorsunuz”dan alınan haz, dünyalara bedeldir! Mustafa Kemal’in de saçlarının sarı, gözlerinin mavi olduğu akıllardan çıkmaz. Zaten paşalardan diplomatlara, o yüksek yüksek tepelere, çoğunlukla sırf ‘Avrupa görmüş’ değil, sülalesi o civardan göçmüş, en azından Balkan bağlantılı beyazlar ev kurmuştur.
Batılılaşmaya giden yol röfleden geçer
Türkiye’nin bir numaralı jönü anketlerde hâlâ Cüneyt Arkın çıkar, Filiz Akın hayatı boyunca ‘Avrupai aktrisimiz’ olmaktan mütevellit itibar görmüştür. Süper starımız Ajda Pekkan keza, sarı saçlarıyla kombinlediği mavi lensleriyle Petrol’ü söylerken bile pek Batılıdır. Assolist denince akla ilk önce Emel Sayın gelir, özetle ‘Mavi boncuk kimdeyse benim gönlüm ondadır’.
Bu uğurda ‘karayip aqua’dan ‘pasifik mavisi’ne, ‘mavi topaz’dan ‘mavi safir’e çok ton denenir, çok lens solüsyonu dökülür bir dönem. Gözleri epey hırpaladıktan sonra neyse ki bu sevdanın mavi kısmından vazgeçilir. Ama toplumumuzun Batılılaşma yolunda, ayda bir röfle ve sarı dip boyaya giden kadınların omzunda ilerlediğini düşünenler, evet, hâlâ var!
İşte bu ahval ve şerait içinde Burcu Esmersoy, saçları boya olsa da doğal bakan gözleri ve esmer olmayan soyuyla, özellikle bir kesim için çok kıymetlidir! Ayşe Arman, 10 Ocak 2010’da yayımlanan söyleşisinin girişinde onu, bizim ancak tırnaklı olaraktan kullandığımız o kelimeyle taçlandırır: “Kimselere benzemeyen bir tarzı var. Avrupai, zeki ve güzel.” (Hürriyet Pazar)
Ne müthiş, mesela 1971 yapımı Seni Sevmek Kaderim’de Lale rolündeki Filiz Akın için kullanılan bu sıfat, 2010 Türkiyesi’nde hâlâ geçerlidir: Bir kadın hâlâ ‘Avrupai’ kelimesiyle övülebiliyordur!
‘İlelebet’ tescilli eski güzellik kraliçesi
Bu Beyaz Türkler de bu kadar görmemiş değiller tabii, her ‘sarı-mavi’yi baş tacı etmiyorlar. Ama Burcu Esmersoy, Çerkez kökeni sayesinde hayata fiziksel olarak şanslı başlıyor bir kere. Anne-baba ayrılmış, her ikisi de tekrar evlenip çocuk yapmış. “Biz onların eski hayatlarında kaldık,” diyor eski bir söyleşisinde, “Ama hiç havyar yemediyseniz, tadını özlemezsiniz! Ben anne ve babayla yaşamanın ne demek olduğunu bilmiyorum. Dolayısıyla yokluklarını hissetmedim.” Hali vakti yerinde bir aile, babaanne ve dedeyle birlikte yaşayan iki kız kardeş... Çocukluğunu hüzünlü değil, sevgi dolu hatırladığını söylüyor.
Beşiktaş Kız Lisesi’nden sonra İstanbul Üniversitesi Turizm İşletmeciliği okuyor, New York’ta ‘Hospitality, Tourism and Sports Management’ diye ortaya karışık bir eğitim alıyor. Ama onu bugüne taşıyan ilk büyük basamak, 1997’de katıldığı güzellik yarışması: ‘Miss International’ seçiliyor, Japonya’dan ‘Dostluk Güzeli’ olarak dönüyor. ‘Tescilli eski güzel’; artık bu tamlama ebediyen onunla.
2006’da NTV’ye geçiyor. Aziz Yıldırım ve Hakan Şükür haberindeki komik lapsus dillere dolansa da (‘İstikrarsızlık’ yerine ‘iktidarsız’!) namı yürüyor. En güzel, en çekici spor sunucusu olarak...
Kalın sesi ve döver gibi konuşması (97’de ilk Kanal D’ye gittiğinde “Bu kızın sesi oğlan çocuğu gibi, kamera arkasında kullanalım” diyenlere geçmiş olsun!) bazılarını fena tırmalasa da, bazıları tarafından acayip seksi bulunuyor. Kokoş değil de maskülen seksapeline bayılınıyor.
Bir kadını sadece erkekler seksi bulursa, onun adı avam olur, ucuz olur, paçoz olur. Ama bir kadını kadınlar da seksi bulursa, onun adı ‘yürü ya kulum’ olur! Havalı, cool, şık olur. Esmersoy, bu ikinci kümeden. ‘Muteber seksi’ imajının sebebi biraz da bu.
Ümit Karan’la nişan Cusimano’yla nikah
Dediğine göre, 21 yaşına kadar eline erkek eli değmemiş! Fakat güzellik yarışmasıyla beraber bütün playboy parmakları ona değmek için pervane, sonrası da pek monoton sayılmaz. Futbol ve Galatasaray camiasıyla teşrikimesainin ilk durağı Burak Elmas... GS’de yöneticilik yapan Elmas, Faruk Süren’in kızı Yelda (Süren) Elmas’la evlenince, Esmersoy’un adı bu defa yönetilememesiyle maruf bir futbolcu olan Sergen’le aynı cümlede kullanılıyor.
Sonra İtalyan damat devri: Formula 1 takibinde, Fransa ayağında tesadüfi karşılaşma, Almanya yarışında kaderin ağlarını örmesi, damadın ısrarı ve inadıyla yemek, Rimini’ye davet, Antalya’da vuslat, ikinci gün evlenme teklifi ve Ferrari’nin müdürlerinden Massimo Cusimano’yla İtalya’daki bir kilisede nikah... İki yıl sürecek mutlu son.
Uzun zamandır ‘Yok dans partneri Jake’i kıskandı mı, az mı kıskandı çok mu kıskandı, köpürdü mü taştı mı, kaldı mı kaçtı mı’ tartışmalarında adı geçen işadamı Cem Alper’le birlikte. Bakalım...
Tipi göstermiyor ama elinden geliyor
Yok Böyle Dans’la yakalayacağı popülaritenin sinyali, geçen kış vizyona giren Romantik Komedi filmindeki o ufacık dans sahnesinden belli. O sahne pek sükse yapıyor, iyi dans edebilirlik özelliği o seksi havalı kadın imajını iyice havalandırıyor.
Başta andığımız, Ayşe Arman’ın onu ‘Avrupai’ diye taltif ettiği söyleşide, tam da bu film ve dans üstüne konuşuluyor. “Oryantal yapar mısın? Yani göbek atar mısın?” diye soran Arman’a cevaben, “Evet, hem de çok iyi,” diyor Esmersoy. ‘Avrupai’den önyargılı olaraktan, “Şaka yapıyorsun, sende hiç öyle bir tip yok”a karşılık da, “A çok ayıp bu söylediğin! Ben Türküm ya! Elimden gelir o işler. Düğünlerde filan da kendimi sahneye atarım,” diyor.