Başkan Erdoğan ve katkı sağlayan diğer devlet yöneticilerine teşekkür mesajı gönderen aile, "Devlet ilk günden itibaren hep yanımızda oldu. Hiç eksiklik hissetmedik. Şimdi de evlerimizde düzenimizi kurduk. Allah yapanlardan ve vesile olanlardan razı olsun" dedi.

DEPREM KORKUMUZU YENDİK
Şehirden köye gelerek 800 metrekare alan üzerine kurulan evde yaşamaktan dolayı çok mutlu olduklarını söyleyen Mahmut Öztürk, "Apartman dairesi kutu gibi oluyordu. Bir yere sığamıyorduk. Köy çocuğuyuz, oralar bize göre değil. Çocukların okulu için mecburen gitmiştik. Üstüne deprem de olunca artık şehirde yaşamamız olmaz diyerek köy evine başvurduk. Burası geniş oturum alanı ve bahçesiyle çok rahat bir ortama sahip, tıpkı bir tatil mekanı gibi. Ev değil villa sanki. Villalar bu kadar güzel değil. Çok da sağlam. 18 ton demir kullanılmış. Burada deprem korkumuz olmaz. Allah devletimizden razı olsun" diye konuştu.

BAĞIMLI DEĞİL, ÜRETİCİYİZ
Çok geniş bir bahçelerinin olduğunu söyleyen Öztürk, "Bahçenin bir tarafına ahır ve kümes yaptık. İnek, tavuk ve hindi besliyoruz. Tarlalarda tahıl, yer fıstığı ve şeker pancarı ekiyoruz. Ahırda da bir kaç ineğimiz var. Kendi ihtiyaçlarımızdan artan süt, yoğurt ve peynirleri de satıyoruz. Burada bağımlı değil, üreticiyiz. Şehir konforundan da kaliteli bir yaşamımız var" dedi.
ŞEHRE MUHTAÇ DEĞİLİZ
Şehir hayatının gürültü kirliliği ve mekan darlığı başta olmak üzere bir sürü rahatsız edici yönünün olduğuna dikkat çeken Zeynep Öztürk ise, "Köyde tertemiz, pırıl pırıl bir havada yaşıyoruz. Bahçemizde oturuyor, ailece kahvaltı yapıp çayımızı, kahvemizi içip sohbet ediyoruz. Ekmeğimizi doğal bir şekilde yaptığımız tandırda kendimiz imal ediyoruz. Şehre muhtaç değiliz böyle olması halinde pek çok insan şehirlerden köylere göç edecektir" şeklinde konuştu.
"SARAY GİBİ EVİMİZ OLDU"
Köyde, 3 kardeşin evlerinin aynı avluda olduğunu, apartman hayatına ise deprem nedeniyle dönmeyi düşünmediğini söyleyen Zeynep Öztürk, "Uzun yıllar köyde yaşadık. Evlerimiz içeydi. Kimsenin özel alanı yoktu. Burası geniş ve özel bahçesiyle o sorunumuzu giderdi. Apartmandaki yıkılma endişesi de yok. Evimi çok beğendim. Her odası geniş ve güzel, bir soba ile koca ev ısınıyor. Yalıtım çok iyi yapılmış. Sıcak suyumuz sürekli akıyor. Emeği geçen herkesten, yapan ve vesile olanlardan Allah razı olsun. Saray gibi bir ev sahibi olduk" diye konuştu.
EN AĞIR HASAR NURDAĞI'NDA
Depremde nüfus ve yapı stokuna oranla en ağır kaybı Nurdağı ilçesinin aldığını söyleyen Kaymakam Nurullah Cemil Erciyas da ilçenin son durumu hakkında dikkat çekici bilgiler verdi.
"KONUTLAR ÇOK GÜVENLİ"
Erciyas, "Maalesef depremde burada 2 bin 24 canımızı kaybettik, ilçemizdeki binaların yüzde 80'i yıkıldı. Devletimiz burada hem geçici barınma yerleri hem de kalıcı konutların inşa edilmesinde çok hızlı davrandı. Buralar 45 gün içinde yapılarak sayın Cumhurbaşkanımızın da katılımıyla teslim edildi. Hala da hem kırsal hem de merkezde hak sahipleri için konutlar yapılmaya devam ediyor. Nurdağı ilçemizde 5 bin 900 hak sahibi var. Toplamda 7 bin 400 konut yapılacak. Bu yılın sonunda inşallah hepsi bitirilip teslim edilecek. Bunların 3 bini bitirildi, 2 bini teslim edildi. Merkezde 3 bin 500, köylerde de bin konutun inşaatı devam ediyor. Toplu konutlar standart ancak köylerde arazinin durumuna göre en azı 600 metrekare alan üzerine evler inşa ediliyor. Ahırıyla birlikte 800 metrekareye kadar çıkabiliyor alan. Burada evler hızlıca başlandığı için zemin etüdü yapılmadan hepsi de en kötü zeminmiş gibi sağlam bir temel üzerine yapıldı. Dolayısıyla evlerimiz bundan sonra olabilecek her derecedeki depreme dayanıklı halde inşa edildi. Her evde 18-20 ton demir kullanılıyor. Evlerimiz çok sağlam ve güvenilirdir" dedi.