Günlük
konuşmalarda ve değerlendirmelerdeki belli bazı durumlar 'Makyavelizm' nitelemesiyle tanımlanır. Ünlü Rönesans dönemi düşünürü Niccolo Machiavelli'nin (1469-1527) adıyla anılan bu tavır pek de olumlu karşılanmaz. Bu arada 2013'te yayımlanmasının 500. yılı kutlanan Machiavelli'nin
Prens / Hükümdar adlı eserinin özü "Amaca varmak için her yol mubahtır" biçiminde de özetlenebilir. Gelin görün ki Joseph Markulin'in
Machiavelli/ Bir Rönesans Romanı adlı yapıtını baştan sona okuyunca, onun ilkelerinden asla ödün vermeyen bir düşünür olduğunu ve inanılmaz bir dramatik yaşam öyküsüyle karşımıza çıktığını görüyoruz. Bir kere Niccolo Machiavelli, güç savaşlarının cirit attığı 16. yüzyılın başlarındaki kaos ortamında siyasal tutumu nedeniyle zindanlara atılıyor, işkenceye uğruyor, sürgünlere gönderiliyor. Tüm bu baskılara karşın amansız bir tiranlık düşmanı, Ortaçağ'ın ileri değerleriyle donanmış bir özgürlük savaşçısı ve 'cumhuriyet' aşığı olarak tarih sahnesine çıkıyor. Onu Jakobenciliğin öncülü sayan Gramsci'den çok önce Diderot, Rousseau, Fichte ve Hegel gibi filozoflar da değerlendirmeye çalıştılar ve çağının ötesinde bir kuramcı ve eylem adamı olarak gördüler. Bunu kanıtlayan bilgiler ise şöyledir: Dönemin İtalyası'nda kent devletleri birbirleriyle çatışmaktadır. Savaş ve uzlaşmanın, kahramanlık ve dönekliğin vefasızlık ve ihanetin kol gezdiği bu ortamda Machiavelli'nin öyküsü adeta gökyüzünün kararıp şimşeklerin çakması, arada bir havanın açıp gökkuşağının tüm renkleriyle ışıması gibi gelişmektedir.
PRENS'E SELAM GÖNDERİYOR
Öyle ki bir yandan Mediciler, papalar, Borjiyalar ve her türlü çirkefliğin kol gezdiği İtalyan devletlerinin karmaşası, öte yandan tertemiz bir aşkın yanı sıra ülkücü rahip Girolamo Savonarola ile ünlü Rönesans sanatçısı olan Michelangelo'nun öyküsü iç içe geçerek birbirini izlemektedir. O tertemiz aşkın bir ucunda Niccolo Machiavelli öteki ucunda ise Guiditta adlı bir Yahudi kadın yer almaktadır. Guiditta, bir ilkgençlik aşkı olarak kalmaz, roman boyunca tüm sancılı olayların ardından ve sürpriz bir biçimde Niccolo'nun karşısına çıkıverir. Hem bir âşık hem bir doğal tıp uzmanı ve hem de türlü entrikalara karşı ustaca tavır alan bir kahraman olarak... Romanın ana eksenlerinden birisi, tüm bu kargaşa döneminin gelgitleriyle oluşurken, öteki eksende sürekli yitirilip keşfedilen bu aşkın hikâyesi de yüksek debili bir ırmak kolu gibi akıp gitmektedir. Markulin'in yapıtı, Ortaçağ'da lanetlenmiş bir topluluk olan Yahudiler'in uğradığı bir kıyımla başlıyor. Buradan çalılıkların arasına gizlenen ve babasıyla kardeşinin katledilişini izlemek zorunda kalan kız çocuğuna -Giuditta- genç Niccolo yardım eder. Bu cadı avı roman boyunca sürecek ve İtalyan devletleri her türlü entrika ile yoğrulmaya başlayacaktır. Ölüm döşeğindeki tiranlar, çarpıcı vaazlarıyla halkı peşinden sürükleyen bir rahip, papaların akıl almaz zevkleri, takıntıları birbirini izleyecektir. Niccolo Machiavelli'nin öyküsü, onun dilimizde onlarca çevirisi bulunan
Prens / Hükümdar adlı çalışmasında anlattığı kaygıları, önerileri doğrulayan bir anlatıdır. Bu macerada Avrupa'nın kendi hümanizmasını oluşturma sürecini izlerken, Floransa'da başlayan Rönesans hareketinin sanatsal açılımı yanında toplumsal bedelini de kavramış oluyoruz. Hiçbir yönetim biçimi, karşıt güçlerin diyalektiğini hesaplayıp aşmadan başarıya erişemiyor. Bu durum günümüz için de altı çizilmesi gereken bir saptama olarak görülebilir.