İstanbul'da kitapların özel bir kokusu vardır. Beyoğlu'nda, yokuş yukarı çıkarken bir sahafın kapısından sızan tozlu kâğıt kokusu... Kadıköy'de, tramvay durağının hemen arka tarafındaki ikinci el kitapçıların raflarında dolaşan eski zamanların rüzgârı... Sultanahmet'teki Sahaflar Çarşısı'nda bir dükkânda şanslı bir tesadüf eseri rastlanan kapağı solmuş bir gezi kitabından yayılan macera kokusu... Adına kesinlikle bir parfüm üretilmeliydi.
İstanbul kelimelerle yaşar, kelimelerle yaş alır sonra. Ahşap bir evin tavan arasına saklanmış mektuplarla, artık var olmayan bir sokak kahvesinde yazılmış şiirlerle, vapur güvertesinde karalanmış yarım hikâyelerle. Her bir kitap, başka bir İstanbul'a açılan gizli bir pencere gibidir, her biriyle İstanbul'un 5, 50 hatta 500 yıl öncesini okursunuz. İstanbul'da kitap okumanın ritmi de şehrin kendisine benzer: Bazen bir hızlı tramvay gibi telaşlı, bazen Boğaziçi'ne çöken sabah sisi gibi ağır. Kitabını insan bazen Galata Kulesi'nin gölgesinde tek başına okur, bazen Moda sahilinde dostlarıyla şiirler paylaşır. Ve İstanbul'a dair her kitap, bu şehri yeniden kurar.
Kelimeler dedik, İstanbul, sayfalardan yapılmış bir şehirdir aynı zamanda. Her semtin, mahallenin, sokağın kendine ait bir cümlesi, her mevsimin bir kitabı vardır. O kitaplarda hikâyeler hiç bitmez, tıpkı bu şehrin bitmeyen hikâyesi gibi. İşte farklı türlerden birkaç İstanbul kitabı...
ESRARENGİZ İSTANBUL
Yirminci yüzyıl Türk basınının önde gelen isimlerinden Münir Süleyman Çapanoğlu'nun (1894-1973) sağlığında kitap olarak yayımlanmak şansı bulamayan çalışması Esrarengiz İstanbul, Sultan II. Abdülhamid döneminden (1876-1909) başlayarak Meşrutiyet'e ve 1920'lere uzanan yeraltı dünyasını, kabadayıları, külhanbeylerini, karanlık sokakları ve belli yerlerde de batakhaneleri, meyhaneleri ve gazinoları anlatıyor. Kabadayıların kaç çeşidi vardı? İsim isim, semt semt kabadayılar neredeydi ve vukuatları nelerdi? Hangi silahları, nasıl kullanırlardı? Argoları, jargonları, raconları neydi? Kabadayıların siyasetle ilişkisi, mafya döneminden çok önce nasıl başlamıştı? Sadece kabadayılar mı? Hayatlarında eğlencelerin mühim bir yer tuttuğu hovardalar, çapkınlar nasıl âlem yaparlar, nerelerde eğlenirlerdi? Meyhanelerin müdavimi şairler ve edipler kimlerdi? Şaban Bıyıklı ve Mehmet Berk Yaltırık bu kitapta okuru 100 hatta 120 yıl evvelki İstanbul'un karanlık ve esrarengiz çehresiyle karşılaşmaya çağırıyor. (VakıfBank Kültür Yayınları)
İSTANBUL'UN RESMİ
İki denizi birleştiren ve iki kıtaya ayıran bu tılsımlı coğrafya ve onun simgesi haline gelmiş şehir İstanbul, kurulduğu ilk yıllardan günümüze dek sayısız ressama ilham verdi, tarihiyle ve günceliyle, görünürüyle ve duyumsanırıyla. İstanbul'u betimlemek, belki de İstanbul'u sevmenin en güzel yolu oldu. Sanat tarihçisi Gül İrepoğlu'nun kaleme aldığı İstanbul'un Resmi, İş Bankası'nın Resim ve Heykel Müzesi'nde sergilenen İstanbul temalı koleksiyondan bir seçki sunuyor. Sayfaları çevirdikçe göreceksiniz, İrepoğlu'nun kitabında İstanbul kendisini içindeki renklerle katman katman açacak, olağanüstü bir yolculuğun aşamalarını gözünüzün önüne serecek. (İş Kültür Yayınları)
AYRILIK ÇEŞMESİ SOKAĞI
Kitap İçin adlı muhteşem kitap ve yazı serisiyle tanıdığımız Selçuk Altun'un bu kitabı İstanbul'un en güzel, en hikâyeli sokaklarından birinden alıyor adını; benim de yakınlarında yaşadığım Ayrılık Çeşmesi Sokağı'ndan. Ziya Adlan kırk yıldır akademisyenlik yaptığı Cenevre'den dönüp, Ayrılık Çeşmesi Sokağı'ndaki bakımsız konağına sığınır. Osmanlı hanedanına mensup bu gizemli adam, hastadır. Artvin'se hayatta en büyük tutkusu saksafon çalmak olan bir doktora öğrencisidir. Sol elinin iki parmağını kaybedince müzikle uğraşamaz hale gelir. Yeni işi Ziya Bey'in bakıcılığıdır artık. Selçuk Altun romanlarının muzip ve gizemli atmosferine bu kez kör bir Osmanlı çeşmesinin tanıklığında davet ediliyoruz. Romanın iki ana karakterini bekleyen büyük sırra doğru yaklaşırken, ustaca aktarılan ilginç yan hikâyelerle pek çok tarihi olaya, kişiye, sanat yapıtına kısacası hayata dair bilgilerle de donanıyoruz. (İş Kültür Yayınları)
İSTANBUL: HATIRALAR VE ŞEHİR
İstanbul: Hatıralar ve Şehir, kişisel bir çocukluk albümüyle şehrin melankolik ruhu arasında köprü kuran hatıralardan oluşuyor. Ahmet Hamdi Tanpınar'dan Yahya Kemal'e, Nerval'den Gautier'ye birçok yazarın durağı, yuvası, rüyası ve tutkusu olmuş olan İstanbul üzerine benzersiz bir kitap. Çocukluğunu, gençliğini, ailesini İstanbul'un ruhundan geçirerek anlatan Orhan Pamuk bize dünyanın en güzel birkaç şehrinden birinin dünyasında bıraktığı izleri anlatıyor.
İSTANBUL BİR MASALDI
Geçmişin yavaş yavaş silinen sokaklarında, bir Yahudi ailesinin çok sesli hikâyesi. Bir süre önce kaybettiğimiz Mario Levi'den müthiş bir masal, İstanbul'un masalı. Göçlerin izinde kendini aramanın, yitirmenin, yeniden doğurmanın masalı. Türk edebiyatının klasikleri arasında yer alan ve bugüne dek otuz üç dilde yayımlanan İstanbul Bir Masaldı'da, kaybolan yüzlerin, seslerin, ayak izlerinin kaderinde saklı bir tarihten sesleniyor bize Mario Levi ve bütün göçlerin en acıklısına, ruh göçlerine dokunuyor... (Everest Yayınları)