Belki şehre bir film gelir bir güzel orman yazılarda... Kürşat Saygılı'nın TK Yayınları etiketiyle yayınlanan Kendine Ait Bir Film kitabı, yalnızca sinemayla değil; edebiyat, sosyoloji, felsefe ve hatta kültürel tarih ile ilgilenen okurlara da hitap eden zengin bir çalışma. Kitap, yazarın gençlik yıllarında romanı "yüksek sanat" olarak görüp sinemaya mesafeli durmasından, Kieslowski ile başlayan bir keşif sürecine uzanıyor. Bu kişisel çıkış noktası, okurun da kendi sinema serüvenini sorgulamasına imkân tanıyor. Saygılı'nın kitabı dört ana bölümden oluşuyor. İlk bölüm, "Üretim Biçimleri, Politika, İktidar ve Bakış", bağımsız film kavramına kuramsal bir çerçeveden yaklaşıyor. Burada sinemanın ekonomi politiğinden imgenin tarihine, seyirciyle iktidar ilişkilerinden estetik tartışmalara uzanan yazılar dikkat çekiyor. Yazar, sinemayı yalnızca estetik bir mesele olarak değil, aynı zamanda üretim biçimleriyle ve iktidar yapılarıyla ilişkili bir alan olarak okuyor.
İkinci bölüm, "Türk Sinemasında Yabancılaşma", daha çok Yeşilçam sonrası dönemin eleştirilerini barındırıyor. Saygılı burada, yabancılaşma kavramı üzerinden Türk sinemasının biçem sorunlarını, entelektüelin rolünü ve bakışın sömürgeleştirilmesini tartışıyor. Özellikle Mustang filmi üzerinden geliştirdiği eleştiri, uluslararası ödül politikalarının kültürel temsili nasıl şekillendirdiğini göstermesi açısından önemli. Üçüncü bölümde, "Türk Sinemasında Bağımsız Film Arayışları", Derviş Zaim'in üç filmi üzerinden bağımsızlık meselesi masaya yatırılıyor: Tabutta Rövaşata, Cenneti Beklerken ve Nokta. Saygılı, Zaim'in filmlerini estetik ve politik bağlamda tartışırken, geleneğin sinemayla nasıl ilişki kurabileceğini ve bireysel özgünlüğün bu ilişkideki yerini araştırıyor. Özellikle postmodernlik ve neoliberal tahakküm bağlamında yaptığı okumalar, Türk sineması üzerine düşünenler için yeni kapılar açıyor. Son bölüm, "Komedinin Politikası", Türk sinemasının en yaygın türlerinden biri olan komediye ayrılmış. Kemal Sunal'dan Recep İvedik'e uzanan çizgide, toplumsal hafıza ve popüler kültür üzerinden türün politik işlevleri tartışılıyor. Yazarın burada da üslubunu yergiyle harmanlaması, metinlere eleştirel bir dinamizm katıyor. Örneğin Saygılı, Kemal Sunal'ı "Türk sinemasının Karagözü" olarak değerlendiriyor. Kendine Ait Bir Film, akademik bir metodolojiye sıkı sıkıya bağlı kalmayan; daha çok serbest, yer yer deneme tadında ilerleyen bir sinema kitabı. Uzun alıntılar, edebi göndermeler ve disiplinlerarası referanslarla zenginleşen metinler, okuru yalnızca sinema seyircisi olarak değil, düşünür olarak da sürece dahil ediyor. Saygılı, auteur yönetmenlerden Türk sinemasının güncel örneklerine uzanan bir izlekte, bağımsızlık fikrinin yalnızca ekonomik değil, politik ve estetik bir mücadele olduğunu vurguluyor. Sonuç olarak, Kendine Ait Bir Film sinemayı yalnızca eğlence ya da sanat olarak görmeyip, toplumsal ve düşünsel bir alan olarak kavramak isteyenler için önemli bir kaynak. Okur, bu kitabı eline aldığında yalnızca film eleştirileriyle değil, aynı zamanda bağımsızlık, iktidar ve sanatın biricikliği üzerine düşünsel bir yolculuğa çıkıyor.