Biyografi, bu coğrafyanın en önemli eksiklerinden biri olarak her dönem öne çıkmıştır. Sadece liderlere ya da popüler isimlere odaklanılan biyografik eserlerde zaman zaman hamasete kaçılırken Haluk Oral bu denklemin her zaman dışında kalan ve çerçeveyi çok daha geniş tutan yazarlar arasında yer alır. 'Miralay Şefik Aker'in Öyküsü' ismi ile kaleme aldığı biyografi de tam bu noktada değerlendirilmeli. Çok sayıda orijinal evrak ile desteklenen biyografik kitap Çanakkale Savaşları'nın gizli kahramanlarından biri Şefik Bey ile tanıştırıyor okuyucuyu. Kara savaşlarında düşmanı en önde karşılayan 27. Alayın komutanı Şefik Bey'in hikayesi ise 1 Ağustos 1878'de Makedonya Gevgeli'de başlıyor. 17 Ağustos 1896 Harp Okulu mezuniyeti, 1900'de Yüzbaşı olarak Yemen'de görev alıp Trablusgarp, Balkan Savaşı ardından acılar biriktirdikten sonra Edremit, Ezine ve Gelibolu görevlendirmeleri... Şefik Bey'in öyküsünün Türk tarihine en çok dokunan noktaları da burada başlıyor. Tarihler 15 Nisan 1915'i gösterdiğinde İtilaf devletleri Çanakkale'ye asker çıkarırken Arıburnu'nda düşmanla yüz yüze gelen ilk birliklerden olan 27. Alayın sorumluluğunu üstlenir Şefik Bey. Çıkarmanın ilk başında hemen harekete geçilirken, 07.55 saatli resmi yazısında iki madde dikkat çeker: "1-Düşman, Arıburnu sırtlarını işgal etti. 2-Arıburnu sırtlarıyla Kocadere arasındaki sırtlardan inayeti Hakka istinaden taaruza başlıyorum." Mustafa Kemal, Arıburnu savaşları sonrası teşekkür metninde ise Şefik Bey'e de yer verir, "Cephede düşmana 200-300 metre yakın bir mahalde daimi ateşler içinde mütemadi bir say ü gayret ile gece gündüz çalışarak şayan-ı takdir hidemat ve muvaffakiyet ibraz eden 27. Alay kumandanı kaymakam Şefik Bey'e takdirat ve teşekküratımı alenen izhar etmeyi vecibeden addederim" diyerek de övgülerini sıralar. Şefik Bey'in bir diğer dikkat çekici noktası ise Kuvayı Milliye oluşumu için ilk adımları atmasıdır.

KUVAYI MİLLİYE FİKRİ
İzmir'in işgali sonrasında 23 Mayıs'ta Harbiye nezaretine bölgesindeki zaafları anlattıktan sonra, 'durumu ıslah için Kuvayı Milliye teşkilatı vücuda getirmenin en iyi tedbir' olacağını anlatır. İşgal döneminde kendisinden İttihat ve Terakki yetkililerini tutuklamasını isteyen emirleri göz ardı ederken İttihat ve Terakki'nin önde gelen bölge isimlerinden biri olan ve Galip Hoca takma adıyla ve imam kıyafeti ile bölgede Kuvayı Milliye çalışmaları yürüten Celal Bayar ile de görüşmeler yapar, desteğini gösterir. Şehrin ileri gelenleri ile sık sık milli mücadele konuşmaları yapar, Yörük Ali Efe başta olmak üzere halkta birlikler oluşturur. 23 Ekim 1919'da Mustafa Kemal'e kendini tanıtan bir mektup gönderir ve Aydın ile çevresindeki Milli mücadelenin nasıl geliştiğini, ne durumda olduğunu anlatır. Cevap 17 Kasım 1919'da ulaşır. Şefik Bey'e orada olmasının büyük şans olduğunu söyleyerek 12. Kolordu Kumandalı Albay Fahrettin Bey ile Yunan'a darbe indireceğini söyler. 29 Temmuz 1920'de Denizli hadiseleri sonrasında görevini devreder. Olaylar sohuçlandıktan sonra Ankara'ya giderek kendini aklamak için görüşmeler yapar. 14 Ağustos 1920'de Mustafa Kemal'in meclis konuşması onun da aklandığını tesciller ve 30 Eylül'de Ankara'dan ayrılır. Sonrasında Antalya'da görevlendirilir, silah alımlarında önemli rol oynar. 25 Şubat 1931'de asker üniformasını çıkarıp sivil hayata dönerken 6 Şubat 1964'te hayata gözlerini yumar.