Yaşayan en kıymetli şair ve yazarlarımızdan İbrahim Tenekeci'nin bir mecliste ismi her geçtiğinde ona dair iki şey geliyor aklıma. Bundan çeyrek asır önce yazdığı, ama benim tabii ki daha geç karşılaştığım şu dizeler önce: "eline sağlık Tanrım leyla çok güzel olmuş / Tanrım eline sağlık dünya da çok güzel olmuş / keşke biraz ölmesem" Ötekine gelince... Ertelemeye meyyâl biri olarak, ekseri şöyle derim: "Yürürsen yakındır, bakarsan uzak" Kaç işimi böyle hallettim, kim bilir... Şiiri ve belâgati fazla romantik bulanların düşünsel düzeyini eğip büken, yerli yerine oturan bir gerçek işte... Sözü güzel söyleyebilen bir şair, hayatın olağan akışında kendisiyle yan yana getirip alâka kuramayacağımızı zannettiğimiz her bir meşgâlede, işimize ve gücümüze böyle sirâyet edebiliyor. Ne mutlu onlara ve bizlere! Bugün, sıkı takipçilerinin yanı sıra, hatırı sayılı bir çoğunluk da İbrahim Tenekeci'nin dizelerine aşina. 55 yaşındaki şair, edebî emektarlığı boyunca pek çok merhaleden geçti. İlk şiiri Sandal, 1988 yılında yayınlandı, Mili Gazete'de yayınlanan şiirlerinden sonra Dergâh, Türk Edebiyatı, Derkenar gibi başarılı edebiyat dergilerinde varlığını sürdürdü. Kapandığında birçok takipçisini oldukça üzen 'İtibar' dergisindeki başarısından sonra, hâlihazırda genel yayın yönetmenliği görevini sürdürdüğü Muhit dergi ve Muhit Kitap'ta, tüm katkı sunanlarla birlikte şiir ve edebiyat sevenlerin içine su serpmeye devam ediyor. İbrahim Tenekeci, okuyuculara şiir ve deneme dallarında Üç köpük, Peltek Vaiz, Ağır Misafir, Son Düzlük, Yüksek Kader ve daha fazla eser sundu. Sevenlerinin sadakati, Tenekeci'nin zarafeti ve dilinin nahifliğiyle de ilintili elbette. Edebî serüvenindeki yol arkadaşlarıyla da bu çizgide bir araya geldikleri aşikâr. Tüm bu kalem ve kâğıt birlikteliğinin yanında, şairin inceliğinde, insanı sakinleştiren bir doğa kokusu da var üstelik. Ağaçlar, kuşlar, bitkilerle arasında kurduğu dingin rabıta bana Cahit Zarifoğlu'nun şu kanaâtini hatırlatıyor: "Tabiata yakın olmakta kâbusu dağıtıcı bir güç bulunuyor." Hem üslûbu hem olayları değerlendirmesiyle edebiyatın 'zarif adam'ını hatırlattığı da bir gerçek.

KALDIM BİR ÖMÜR
Ezcümle, İbrahim Tenekeci'nin Türk edebiyatına olan katkısı yadsınamaz. Şiirleriyle 'Cama yaslanan yanağın elbette ağlamak istemesi' gibi bir istasyon oluvermiştir kırık, dökük yine de ümitvâr vagonlara. "Ben buradayım" demiştir ve olmuştur. Uçuş Denemeleri'nin arka kapak yazısında Prof. Dr. Hüsrev Hatemi'nin İbrahim Tenekeci için, ''İç âleminde her gün devr-i âlem seyahati yapar'' demesi kimseyi şaşırtmasın. Kıymeti kendinden menkûllerin çağında, bağırıp çağırmadan, tevâzuyla yürüyen yaşayan şairimizin yolu, afiyetle daha uzun olsun. Şimdilerde Tenekeci'nin adını raflardaki şiir kitabı ''Kaldım Bir Ömür'' ile de okuyoruz. Bu ay Muhit Kitap'tan çıkan kitap, şairin bilmediğimiz, yeni bir şiiri değil aslında. Kendisinin, 'Başlamadan' bölümünde ifade ettiği gibi, ''Berhayat'' ismini verdiği şiirini müstakil bir kitap olarak yayınlama fikri bir süredir kafasını meşgul ediyormuş. Bir röportajında sevdiği kelimeler sorulduğunda ''Berhayat'' cevabını vermişti; yani, ''Hayatta olan''... Bundan 11 yıl önce yirmi yedi dizelik bloklar halinde yazılan şiir, ufak dokunuşlarla başlı başına bir kitap hâlini aldı.
İSMAİL İLE DİZELER ARASINDA
Bir yazısında şöyle diyordu İbrahim Tenekeci: ''Meşakkâtli dünya yolculuğu, sadece güzel bir gayeyle anlamlı ve çekilir hâle gelir. Gaye, gayreti de beraberinde getirir. Ne şifalı bir sözdür bu: Ha gayret!'' İnsanın varlığına dair minik bir hatırlatma. Gelip geçici bir ömrün 'geçici' olan kısmıyla erken yaşta tanışan Tenekeci, ''unutamamanın şiiri'' dediği Berhayat'ı üç yaşında kızamık hastalığından vefat eden kardeşi İsmail ve biraz da onun ardından kalan İbrahim için yazıyor aslında. ''İsmail'den bu dünyada kalan tek iz, sağ kaşımdaki yaradır. Teneke kumbarayı bir anda bana fırlatmıştı. Yüzüme geldi.'' diyen şair, şiiri yoluyla, İsmail'i elinden tutup günümüze kadar gezdirdiğinden bahsediyor. İbrahim Tenekeci'nin kardeşine seslenerek okuduğumuz dizelerde sadece kendi hüznünü değil, başkalarının hüznünü de duyuyoruz. ''Babasının gözleri, elleri evladının / Kimseden geriye kalmayan kadim / Derdini kırlara açan çiçekler'' Bu, İsmail'e tamamlanamamış bir sevgiyi öğretmenin, sonunda yurduna döndüğünde eli tekrar soğuyanın hafızasıdır. ''Kaldım Bir Ömür'' ismiyle altı farklı başlığa böldüğü şiirinin gönlümdeki en dokunaklı kısmını buraya da not düşeyim: ''Sakın sırrını deme onlara / Düzlükte garipsin, dağlarda pırnal / Bulmuşsun fakat yeniden ara.''
Edebi bir seçki
Prof. Dr. Muhsin Macit, edebiyat dünyasına şiirin cümle kapısından giren bir akademisyen. Mevzumuz Edebiyat yazarın son beş yılda Muhit dergisinde çıkan şiir ve şair odaklı incelemelerinden oluşuyor. Bu seçkide Tanpınar, Rilke, Dıranas, Per Petterson, Paul Auster, Murathan Mungan, İbrahim Tenekeci, Barış Bıçakçı, İbrahim Gülşeni, Seyyid Nizamoğlu, Fuzuli, Hayali, Necati, Şeyh Galip gibi her biri farklı devirlerde ve ayrı frekanslarda seslenen sanatkârlara yazarın içtenlikle kulak kesildiğini ve metinlerini onların estetik haz uyandıran mısra ve cümleleriyle ördüğünü göreceksiniz.
Ökten'den kılavuz bir eser
Bilim tarihi ve felsefesi, kültür, medeniyet, sanat üzerine çalışmalarıyla düşünce dünyamızın önemli isimlerinden biri sayılan Saadettin Ökten'in Mihrapta Asılı Kandil kitabı ufuk açıcı, sürükleyici bir hayat hikayesi. Yazarının deyişiyle, "Duygu dünyasının, sanat eseri, sanatkâr ve toplumla olan ilişkisini bireysel ölçekte algılayıp sınayan birisinin hayat hikâyesi." Turkuvaz Kitap etiketiyle çıkan kitap, kültürle ve sanatla ilgilenen her okurun baş ucunda bulunması gereken bir kılavuz eser.