Çetin
İkmen'i tanıyor musunuz? Siz belki tanımıyor olabilirsiniz ama onu dünyanın dört bir yanındaki polisiye okurları yakından takip ediyor. Çetin İkmen, İngiliz yazar Barbara Nadel'in yarattığı, polisiye okurları arasında son derece popüler olan bir serinin kahramanı... Bu serinin hikayeleri ise Nadel'ın bizzat dolaşarak bire bir gözlemlediği, günümüz İstanbul'unun farklı yerlerinde geçiyor.
İSTANBUL SEVGİSİ
Nadel, son 30 yıldır düzenli olarak her sene İstanbul'u ziyaret eden gerçek bir İstanbul aşığı. Zaten Çetin İkmen karakteri ve serisi de bu aşktan doğmuş. Maceraları 20'den fazla ülkede yayınlanan Çetin İkmen serisinin yanı sıra Nadel'ın II. Dünya Savaşı Londra'sında geçen bir diğer polisiye serisi ve dedektif kahramanı daha var: Francis Hancock. Polisiye Yazarları Birliği tarafından prestijli bir ödüle de değer görülen Nadel'ın, Çetin İkmen serisi ülkemizde de daha önce Oğlak Yayınları tarafından yayınlanıyordu. Ancak Barbara Nadel geçtiğimiz günlerde Artemis Yayınları'yla yeni bir anlaşmaya imza attı. Bu anlaşma sonrası Artemis'ten önümüzdeki aylarda ilk yayımlanacak eserleri ise Çetin İkmen serisinden
Harem ve River of The Dead ile Francis Hancock serisinden
Sure and Certain Death romanları olacak. Barbara Nadel, geçtiğimiz hafta İstanbul'daydı. Pera Palace Oteli'nde bir okuma günü yapan Nadel, aynı zamanda Türk ve yabancı okurlarının sorularını da cevapladı. İzleyicilerin arasında Türk'ten çok İngiliz ve Amerikalı okurların olması ise dikkat çekiciydi. Nadel'ın bu buluşma için Pera Palace Oteli'ni seçmesinin ise özel bir nedeni vardı. Aynı zamanda bir Agatha Christie hayranı olan Nadel'ın üstünde çalışmaya yeni başladığı Çetin İkmen macerası Pera Palas Oteli'nde geçecek!
YAZARI, ÇETİN İKMEN'İ SABAH KİTAP'A ANLATTI
Romanlarında zekasıyla dikkat çeken, dedektif Çetin İkmen'in yanı sıra asıl olarak İstanbul'u ana kahraman olarak anlatan Barbara Nadel SABAH'a konuştu... Cuma günü çıkacak SABAH KİTAP'ta yer alacak bu söyleşinin bir bölümünü yayımlıyoruz.
İNSANLARI ÖNEMSİYOR: "Çetin İkmen biraz eski kafalı. Aynı zamanda milliyetçi, Cumhuriyet'e ve Atatürk'e çok bağlı biri. En zor durumlarda bile elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyor. Kendini şehirdeki suçlardan sorumlu hissediyor. Yalnızca cinayeti çözmeye çalışmıyor, insanlara yardımcı olmaya, onları rahatlatmaya da çalışıyor. İnsanları çok önemsiyor. Karakterimin asıl önemli özelliği bu. Gerçekte buna çok rastlanmaz."
YAYINCILAR İSTANBUL'U İSTEMEDİ: ""İstanbul'da cinayet hikayeleri yazmak için çok sayıda imkan var. İlk romanım olan
Belshazzar's Daughter'da hikayelerini anlatmak için bir aile seçtim. Biri ölüyor, bir diğeri bu cinayetle ilişkilendiriliyor. Tabii birisinin de bunu çözmesi gerekiyor. İlk başta yoğunlaştığım aileydi, bir dedektif gibi yan karakterleri önemsememiştim. Ama bir yayıncıya gitmiştim bana 'kitap iyi ama şehir konusunda emin değiliz, neden başka bir yeri seçmiyorsunuz?' diye sormuştu. Ben de 'şaka mı yapıyorsunuz! İstanbul hakkında bir şey biliyor musunuz?' diye sordum. Onlar da 'Hayır, bir cinayet romanı mekanı için New York, Paris olabilir ama İstanbul değil,' dediler."