Bu ülkede İngilizce öğrenip
Redhouse ismini duymayan var mıdır? 'Sözlük' deyince ilk akla gelen isimlerden biridir
Redhouse. Peki
Redhouse'un, rakiplerinden farklı olarak, Türkiye'de doğmuş büyümüş bir marka olduğunu biliyor muydunuz? Dil konusunda bir dâhi olan, gençliğinde öğretmen ve tercüman olarak Osmanlı Devleti'nde çalışmış, Sir James Redhouse'un 20 yıl boyunca tek başına üzerinde çalıştığı ve elle yazarak hazırladığı, 1890 yılında basılan sözlük, bugün bile yayımlanan sözlüklere standart kaynak olmaya devam ediyor. 1800'lerin başında 'Amerikan Bord Neşriyat Dairesi' adıyla kurulan ve Türkiye'de kesintisiz faaliyet gösteren en eski yayınevi olan Redhouse'un tarihi boyunca, cesaret ve vizyon sahibi birçok Batılı yöneticisi oldu. Türk insanını eğitmek ve entelektüel merak uyandırmak misyonuyla hareket eden tüm bu yöneticiler arasında biri, yayınevinin müdürlüğünü üstlendiği 25 yıl boyunca, kitapevlerinde "Bir sözlük istiyorum," değil, "Bir Redhouse istiyorum," cümlesinin dile getirilmesini arzuladı... Ve 42 yıl yaşadığı Türkiye'den 1991 yılında ayrılırken bunu başarmış olmanın haklı gururunu yaşıyordu. Bu kişi temmuz ayının son haftası kaybettiğimiz Amerikalı William (Bill) Edmonds'dan başkası değildi.
ENTELEKTÜEL MERAK
Bu sadece bir 'sözlük'le ulaşılabilecek bir hedef miydi? Edmonds, sözlüğün yalnızca 'sözcüklerin anlamlarını içeren bir derleme' değil, Sir Redhouse'un dediği gibi 'Doğu ile Batı arasındaki fikir alışverişi'ni sağlayacak önemli bir araç olduğuna inandı. Ülkemizde yaşadığı süre boyunca bir yayınevinin yöneticisi olmanın ötesinde, iki kültür arasında köprü kurmaya kendini adadı. Her konuya "Bu durumda bir Türk ne düşünürdü?" diye yaklaştı. İki kültür arasında karşılaştığı bakış açısı ve beklentilerdeki farklılıklardan şikâyet etmektense, onlardan faydalanmayı tercih etti. Kendi değer yargılarına ters düşen durumlarda "Bunda mantık yok," demek yerine, "Bundaki mantığı anlasam iyi olur," demeyi uygun buldu. Edmonds, Türk insanının ruhuna ve aklına hitap etmeye odaklanarak geçirdiği onca yıl için Ben burada olgunlaştım. Bu sürede Türkiye'ye çok fazla bir şey verebildiğimden emin değilim," diyecek kadar da alçakgönüllüydü! Peki bu hümanist şahsiyetin 'Çocuk Edebiyatı Sayfası'nda ne işi var? Bu sorunun cevabını Türk çocuk edebiyatının önemli ismi, Mavibulut Yayınları'nın kurucusu Dr. Fatih Erdoğan'dan dinleyelim: "William Edmonds ile 1979 yılı başlarında tanıştım. Boğaziçi makine diploması elimde, yazmak ve çizmek sevdaları gönlümde serseri mayın gibi ortalıkta salınırken... Müzisyen Ayşe Tütüncü'nün babası rahmetli Doğan Tütüncü onu ziyaret ettiğim günün öğleden sonrasında beni komik yüzlü, komik sakallı ve komik papyonlu bir Amerikalı ile tanıştırdı, 'Redhouse Yayınevi'nin müdürü,' diyerek. Aynı hafta Sultanhamam'daki tarihi handa bulunan Redhouse Yayınevi'ne gittim. Gidiş o gidiş... Ufak tefek metin okuma, düzeltme, grafik işleri ile başlayan serüvenim, çocuk yayınları editörlüğü ve üretim müdürlüğü gibi görevlerle 1979'dan 1991'e kadar 12 yıla yakın sürdü..." İlk çocuk kitaplarını 1940'larda yayımlamaya başlayan Redhouse, Edmonds'ın liderliğinde Türk çocuk edebiyatına yeni bir soluk getirdi. "Türkiye'de kitap, heyecan verici yeni fikirlere ve maceralara açılan bir pencere değil, bir eğitim aracı olarak görülüyor," diyerek eleştirisini dile getiren Edmonds, yayınevinin uzun vadeli misyonunu bu doğrultuda belirledi. Ebeveynlerin ve eğitimcilerin kitaba bakış açısını değiştirmek için çeşitli stratejiler oluşturdu. Ülkemizde çocuk edebiyatını var edebilmek için dört koldan işe koyuldu.
DİĞER EVE YOLCULUK
Yayınevinin eski ismi olan 'Amerikan Bord Neşriyat Dairesi' uzun ve zor bir isimdi. Karışıklıklar çıkıyordu, birçok kişi kısaca Redhouse diyordu. Aklı karışan kimileriyse zarfın üzerine 'Bay Bill House' yazarak bana evrak yolluyorlardı," diyordu Bill Edmonds bir konuşmasında. Kimbilir belki de kimsenin aklı karışmıyordu. Onun ülkeye duyduğu yakınlık, Türk kültürüne karşı hissettiği sıcaklık ve yayınevine dört elle sarılması sebebiyle yayın dünyası Redhouse'u 'Bill'in Evi' olarak algılıyordu o yıllarda. Aslında sadece Redhouse değil, Türkiye de Bill'in eviydi. Bunu her fırsatta dile getiriyordu. Buna rağmen, Dr. Fatih Erdoğan'ın "Ben ona çok şey borçluyum. Yalnızca ben değil, ülkemizde çocuk yayımcılığı alanı da çok şey borçlu," dediği Edmonds, 1991 yılında 42 yıl önce bıraktığı diğer evine, Amerika'ya geri döndü. Emeklilik yıllarını orada geçirmeye karar vermişti. Onun gidişiyle Redhouse, çocuk kitaplarına ara verdi. Bu öncü yayınevine 'çocuk kitapsız'lığı hiç yakışmamıştı ki, 2006 yılında Redhouse Kidz adıyla tekrar buluştu çocuklarla. Üstelik birbirinden çarpıcı, estetik harikası kitaplarla çıktı karşımıza. Böylece hoş bir edayla göz kırptı Edmonds'lı Redhouse yıllarına. Biz de buradan selam duruyoruz William Edmonds'a, tüm çocuklar adına... Teşekkürlerimiz eşliğinde.