Doğa koruma örgütleri Afrika fillerinin katliamını ne kadar engellemeye çalışırsa çalışsın ve gelişmeler Çinli emniyet güçleri için ne kadar utanç verici olursa olsun, Xing'in işleri giderek açılıyor. Üstelik Xing, Afrika'dan hava, deniz ve kara yoluyla Çin'deki vitrinlere ve koleksiyonculara ulaşan kanlı izde yalnızca küçücük bir nokta. Save the Elephants vakfının kurucusu Iain Douglas-Hamilton, "Fillerin geleceği Çinlilerin elinde. Böyle giderse birçok ülkede hiç fil kalmayacak" diyor. Küresel bir doğa koruma ağı olan Uluslararası Doğa Koruma Birliği'nin (IUCN) geçen yılki tahminlerine göre Afrika'nın tamamında 472,269 ile 689,671 arasında fil vardı. Ancak bu sayı 2006 verilerine dayandırılıyor ve o günden beri kaçak avcılıkta ciddi bir artış yaşandı. Çin hükümetiyse kaçak fildişi ticaretini önlemek için yeterince çaba göstermemekle eleştiriliyor. Bu ticaret, kaçak avcılığı engellemek ve yüzyıllar öncesine dayanan bir el sanatını canlandırmak için korumacılarla hükümetlerin bir program üstünde anlaştığı son beş yılda adeta patlama gösterdi. Bir yaban hayatı kuruluşu olan Born Free Foundation'a göre 2012'nin başından beri 32 bin fil yasa dışı olarak öldürüldü. Korumacılar da Çin'de satılan ve karaborsada kilosu 2 bin 600 dolara alıcı bulan fildişinin büyük bir bölümünün menşeinin şüpheli olduğunu aktarıyor. Yasal fildişi ticareti oymacılar ve tüccarlar için tam bir piyangoydu. Zaten fildişine olan talebin artmasında onların da payı var. Fakat Çin'deki ticareti araştıranlar, satışlardaki patlamanın (dolayısıyla da kaçak avcılığın özendirilmesinin) hem emniyet güçlerin in yetersizliğine, hem de yetkililerin yolsuzluğuna bağlanabileceğini aktarıyor. Korumacıların belirttiğine göre Afrika filini kurtarmanın tek yolu, fildişi satışını tamamen yasaklamak. Uzmanlar da Afrika'daki fil katliamının son yirmi yılın en üst seviyesine çıktığını ve bunun gerisinde de büyüyen Çinli orta sınıftan gelen talep olduğunu aktarıyor. Yaban hayatındaki ticaret ağını izleyen Traffic adlı örgütten Tom Milliken'in sözleriyle, "Dünyada hiçbir ülke yasadışı fildişi ticaretini Çin kadar körüklemiyor". Oysa işlerin bu hale gelmemesi gerekiyordu. 1989'da Birleşmiş Milletler'in desteklediği Nesli Tehlike Altındaki Türlerin Ticaretine İlişkin Sözleşme (CITES), korumacıların fil "soykırımı" olarak nitelendirdiği duruma bir son vermek amacıyla fildişi satışını yasaklamıştı. Fakat fil nüfusu toparlanınca CITES yetkilileri elde birikmiş Afrika fildişini açık artırmayla Japonya ve Çin'e satmaya karar verdi. Karar tartışmalıydı, ama elde edilen gelir doğa koruma çal ışmalarına aktarı lacaktı . Düzenlemenin bir gereği olarak Çin hükümeti, açık artırmada aldığı 62 ton fildişinden yapılan her oyma eşyanın izini süren karmaşık bir belgeleme sistemi geliştirdi. Düzenlemeyi destekleyenler ucuz ve denetimli fildişinin yasadışı ticareti engelleyeceğini ve fillerin kurtarılmasına katkı sağlayacağını ummuşlardı. Ancak bunun korkunç bir hata olduğu anlaşıldı. Çinli oymacı ve koleksiyoncular için denetimli fildişi ticareti kaçak ham fildişini alıp satmanın mükemmel bir kılıfıydı. Yaban hayatı kuruluşlarıysa sorumluluğun kısmen Çin hükümetinde olduğunu savunuyor.
İşler Kötüye Gidiyor
Açık artırmaya konu olan fildişini anormal derecede düşük bir tutara alan Çinli kamu teşebbüsleri bu fildişini sekiz katı fiyatla sınırlı miktarlarda oyma atölyelerine satmaya başladı. Ve kaçak fildişi satışları azalacağına arttı. Sebebi de fiyatlardaki yükselişin kaçak avcılığı daha da cazip hale getirmesiydi. Bir örnek vermek gerekirse, Çin Müzayedeciler Birliği'ne göre 2011'de açık artırmaya çıkarılan fildişinin getirisi önceki yılın iki katına çıkarak 94 milyon doları bulmuştu. Bu arada, Çin hükümeti müzayede evlerinin fildişi satmasını yasakladığı halde satışlar hâlâ sürüyor. Her oyma eser için resmi bir sertifika gerekiyor. Fakat korumacılar bu sistemde yaygın bir yolsuzluk olduğunu aktarıyor. Uluslararası Hayvanları Koruma Fonu'na (IFAW) göre tescil sertifikaları fildişi aklama ticaretinde değerli birer meta haline geldi. Satıcıların kimlik sertifikalarını mükerrer kullandıkları ve ruhsatsız tüccarlara sattıkları saptandı. Örneğin, eskiden kaçak olan bir oyma atölyesinin sahibi, normalde ücretsiz olan resmi bir ruhsat için 321 bin dolar ödediğini söylüyor. Yasal fildişi ticaretini denetleyen Devlet Orman İdaresi, kuralları ihlal ettikleri için her yıl kabaca üç satıcıyı men ettiklerini belirtiyor. Ancak fildişi yasağının kaldırılmasından beri ruhsatlı oyma atölyesi ve dükkânların sayısı sırayla 37 ve 145'e çıktı.
Fildişi Fiyatlarında Patlama
Aynı şekilde fiyatlar da yükseldi. 2008'deki açık artırmada kamu teşebbüsleri fildişinin kilosuna kabaca 150 dolar ödemiş, fakat atölyelere yaptıkları ilk kota satışları için kilo başına neredeyse bin 100 dolar fiyat koymuşlardı. Bugün ham fildişinin kilo fiyatı 2 bin 600 dolardan fazla. Yaban hayatı örgütlerine göre Çin'de resmi yollarla satılan fildişinin miktarı yasal arzın çok gerisinde. Çin'deki fildişinin yüzde 90'ının kaçak olduğunu hesap eden bağımsız Çevre Soruşturma Ajansı'ndan Mary Rice'ın deyişiyle, "Piyasanın hacmine bakınca bir yanlışlık olduğu açık". Fildişi Çin kimliğinin adeta bir parçası. Anlatılanlara göre Çin hükümdarları, zehirli gıdaya değen fildişi yemek çubuklarının renk değiştirdiğine inanıyordu. Çin tıbbına göre de fildişi tozu vücuttaki zehri dışarı atar. "Fildişi sevgisi kanımızda var" diyen Şanghay Koleksiyoncular Derneği Başkanı Wu Shaoua'ya göre hevesliler için fildişiyle ilişkili prestij ve sanat, onun yasallığına dair kaygıları gölgede bırakacak kadar büyük.
Çin Kendini Savunuyor
Çin hükümeti fildişi kaçakçılığını durdurmak için elinden geleni yaptığını belirtiyor. Yetkililer de yurt içinde her yıl 900 kadar operasyon düzenlendiğini aktarıyor. Ancak devletin çabaları, yüklü miktarlarda kaçak fildişinin Çin'e sokulmasından sorumlu olan çetelerin dağıtılmasına yetmiyor. Otoriteler bazı Afrika ülkelerinden gelen kargoları hedef alınca bu sefer kaçakçı çevreler fildişini farklı menşelerden görünecek biçimde, başka limanlar üstünden göndermeye başladı. Ocak'ta Hong Konglu gümrük görevlileri 1.4 milyon dolar değerinde yaklaşık bin 400 kilo fildişi ele geçirdi. Fildişi Malezya aracılığıyla Kenya'dan gelen bir gemi konteynerinde, taşların altında bulundu. Fakat diyelim ki ham fildişi Çin'e girdi. Bundan sonra, tacir Xing'in deyişiyle "özel kanallar" devreye giriyor. Bunun anlamı, kimsenin kontrol etmeyeceği orduya ait araçlar. Çinli yetkililer kaçak fildişi ticaretinde bir yolsuzluk olmadığını savunuyor. Onlara göre aşırı nüfus yüzünden kaçakçılığı yok etmek imkânsız. Bu arada Çin kısıtlamaların gevşetilmesine çalışıyor. Resmi bir yetkili geçen yıl CITES sekreterliğine gönderdiği bir mektupta, yasal yollardan alınan ham fildişine ek olarak, Çin'in el konulmuş fildişini de almasına müsaade edilmesini istiyordu. Mektuba göre Asya'daki yıllık talep 200 ton civarındaydı (kabaca 20 bin filin hayatına bedel).