Sudoku ve benzeri zekâ sorularıyla yapılan Dünya Zekâ Oyunları Şampiyonası'nın 18.si, geçtiğimiz hafta Türkiye'de düzenlendi. Dünya Zekâ Oyunları Federasyonu'nun kurucularından olan, bu şampiyonanın fikir babası,
New York Times gazetesinin 16 yıllık bulmaca editörü Will Shortz da bu vesileyle Türkiye'deydi. Dünyada bulmaca bilimi okumuş tek kişi unvanına sahip Shortz'un, tabiri caizse 'hayatı bulmaca'. O, Indiana Üniversitesi'nde kendisine özel hazırlanan lisans programında dört yıl bulmaca bilimi (enigmatoloji) okumuş. Ee, ne de olsa daha küçücük bir çocukken 'puzzle master' (bulmaca üstadı) olmak için kendisine hedef koymuş biri o. İlk kez 14 yaşında bir dergiye bulmaca yapıp satmış. Bugüne dek 200'ün üzerinde bulmaca kitabı çıkarmış. Kütüphanesinde, en eskisi 1545 yılına ait olan 20 binin üzerinde bulmaca kitabı var. Hatta kendisiyle ilgili bir belgesel bile hazırlanmış ve Sundance Film Festivali'nde yer almış. Sinemayla ilgisi bu kadar da değil.
Batman Forever'da Riddler (Bilmececi) karakterinin Batman'a sorduğu bilmeceleri de o hazırlamış. "Benden daha zor bulmaca hazırlayan pek yok ama keyif olsun diye ara sıra başkalarının bulmacalarını da çözüyorum," diyor. Sohbet ederken Will Shortz'un, iki arkadaşıyla birlikte İstanbul'dan araba kiralayıp Antalya'ya maceralı bir yolculuk sonucu ulaştığını öğrendik. Ve teybimizi kendisine uzattık.
- İstanbul'dan araba kiralayıp Antalya'ya gelme fikri nasıl ortaya çıktı?
- Biz, bu takımdaki üç arkadaşımla daha önceki bazı şampiyonalarda da bunu yaptık. Çekoslovakya, Slovakya ve Macaristan'da da bir yerden araba kiralayıp şampiyonanın olduğu yere gittik. Şampiyona vesilesiyle yeni ülkeler tanımış oluyoruz yani.
- Nerelere uğradınız?
- İstanbul'dan feribotla doğrudan İzmir'e gittik. Orada bir gece kalıp Efes'e geçtik. Efes'e bayıldık. Oradan sonra GPS bozulduğu için kaybolduk ve ne yazık ki pek çok güzel yerden gece geçmek zorunda kaldık. Türk insanını gündelik yaşantısı içinde görebilmek için köylere uğradık. Herkes bize çok sempatik davrandı. Ama Türk şoförler çılgın gibiydi. Antalya'da da müze gezerken kiraladığımız arabanın anahtarını kaybettim. Maceralı bir gezi oldu yani.
- GPS bozulunca ne yaptınız?
- Efes'e girerken bozuldu. Biz de 'Efes büyük bir yer, acaba neden böyle dar ve kötü yolları var,' diye düşünüyoruz. Ben daha önce GPS'le ilgili böyle bir sorun yaşamadığım için, çok güveniyordum. Daracık bir yolda uzun süre gittik ve sonunda bir tarlaya çıktık. İki tane kadın tarlada çalışıyordu. Ve GPS'in 'çöktüğünü' anladık. Ne yapacağımızı bilemedik. Ortalıkta soracak kimse yok, kadınlar İngilizce bilmiyor. Sonra bir şekilde anlattık, onlar da elleriyle bize bir yerleri işaret etti. Yolda koyunlar, inekler ve eşeklerden oluşan bir sürü vardı. En son onları takip ederek ana yola ulaştık.
- Dünyanın en zeki insanlarından biri olarak bu durumda kendinizi çaresiz hissettiniz mi biraz?
- Aslında o sırada biraz can sıkıcıydı ama şimdi çok gülerek hatırlıyorum ve herkese anlatmayı düşünüyorum. Türkiye'nin farklı bir yüzünü turist olarak değil ama Will Shortz olarak gördüm.
ÜÇÜNCÜ KEZ HATA YAPMAM
- Bulmaca üstadı olmanın avantajından yararlandınız mı bu sorun karşısında?
- GPS sistemi ikinci kere de hata yaptı ve biz o zaman onu kapattık artık. Haritaya bakarak yolumuzu bulduk. Ben hayatımda, ikinci hatayı yaptıktan sonra bir kez daha hata yapmam. O yüzden 'Bir bulmaca üstadı ne yapar bu durumda?' diye düşündüm ve hemen gidip İngilizce bilen birini buldum, harita üzerinden tarif aldım ve yolumuzu bulduk.
- Türkiye'de en çok hoşunuza giden şey ne oldu?
- Ben bir masa tenisi delisiyim. Çok da iddialıyım. Dünyada, en çok sayıda masa tenisi kulüblerinde oynamış kişi olmak istiyorum. Amerika'da 88 farklı masa tenisi kulübünde oynadım. Farklı ülkelerde de 23 ayrı kulüpte oynadım. Ve burada Türkiye Masa Tenisi Federasyonu üyeleriyle maç yapma şansı buldum. Bir kadına yenildim; hayatımda ilk defa böyle bir şey oldu. Hem şaşırdım hem de eğlendim tabii. Dönüşte de İstanbul Tenis Kulübü'nde oynamayı planlıyorum.
-
Türkiye'de şaşırdığınız şeyler oldu mu?
- Bir gazeteci hanım bana 'Türklerin zekâsını nasıl değerlendiriyorsunuz?' diye sordu. Bu benim için çok anlamsız bir soru. Her ülkenin kendine göre bir zekâsı var, bu geliştirilebilen bir şey. Ben zannetmiyorum ki Amerikalıların zekâsı Türklerden üstün olsun.
- Amerikan hükümetinin zekâ oyunlarına yaklaşımı nasıl?
- Michelle Obama sudoku çözüyor mesela. Bill Clinton da çok iyi bir zekâ oyunları çözeriydi. Bana mail'ler gönderiyordu, özel olarak ilgileniyordu.
- Bulmacaların kişisel gelişime olan katkısı ne sizce?
- Bulmacalar sizi zihinsel olarak daha formda tutar. Hayatta karşılaştığınız zorlukları çözmeye daha iyi hazırlar. Kare bulmacalar genel kültürü ve kelime bilgisini geliştirir. Ayrıca bulmacalar beyni temizlemeye de yarar. Dünyadan kopup sadece bulmacaya odaklanırsınız. Bitirdiğinizde ise tazelenmiş bir şekilde hayatınıza devam edersiniz.