Hekimlerle ilaç ya da tıbbi cihaz satan firmalar arasındaki ilişkide yanlış giden bazı şeyler var. Neler yaşanıyor neler... Yemek ısmarlatmalar, çocuğunu okuldan aldırmalar... Etik açıdan değerlendirir misiniz? (M.B.)
Bir kahvenin kırk yıl hatırı olurmuş. Bir yemeğin veya iyisi mi, 5 yıldızlı bir otelde ağırlanmanın hatırı daha uzun olur artık herhalde. Hem piyasada etken maddesi birbirinin aynı o kadar ilaç varken, hekimler hangisinin hangi firmaya ait olduğunu nasıl hatırlayacak ki? Ha şu ilaç ha öteki, ne fark eder? Fiyatından başka? Onu da artık hasta düşünüversin canım... Şaka bir yana, hekimlerin ve ilaç firmalarının etik ilkeleri, aslında pahalı hediyeyi kesin bir dille yasaklıyor. Çünkü işin içine çıkar ilişkisi girdiğinde belki ilaç şirketi ve doktor kazanıyor ama hasta kaybediyor. Türk Tabipleri Birliği'nin Hekim ve İlaç Tanıtım İlkeleri çok net: "Hekimler, farmasötik ürünleri reçetelemelerini etkileyecek biçimde, yüksek materyal değeri olan armağanı kabul etmemelidirler." Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği'nin (AİFD) etik kuralları da, doktorlara değeri 20 lirayı aşan hediye verilmesini kesin bir dille yasaklıyor. Bir de Sağlık Bakanlığı'nın yönetmeliğinde neler yazdığına bakalım: "Ürünlerin sağlık mesleği mensuplarına tanıtımı yapılırken, herhangi bir nakdi veya ayni avantaj sağlanamaz, teklif edile-mez ve söz verilemez." Değerli okur, ortada bu kadar net etik ilkeler varken, hiçbirini ciddiye almayan hekimler ve ilaç şirketleri var mı diyorsunuz? Çok ayıp, hiç duymamış olayım. ETİK DEĞİL
İmama bahşiş vermek etik mi?
Cenazemize gelen imam, verdiğimiz bahşişi beğenmeyip itiraz etmiş. Bahşiş verip vermemek bizim bileceğimiz iş değil mi? İmamın davranışı etik mi? (G.)
İmamların bahşiş alması, öğretmenlerin öğrencilerden bahşiş almasına benziyor. Veya otobüs şoförünün yolculardan. Hakimlerin sanıklardan. Doktorların hastalarından...
Ama hiçbiri bahşiş almıyor. Çünkü hepsi maaş alıyor. Tıpkı imamlar gibi. Polise bahşiş ne kadar etiğe aykırıysa, imamlara bahşiş de o kadar etiğe aykırı.ETİK DEĞİL
Vize almak için yalan söylemek etik mi?
Bazı Avrupa ülkeleri vize başvurularında randevuyu çok geç tarihe veriyor. Ben de çare olarak daha kolay vize veren başka bir Schengen ülkesine başvuruyorum. Sözde o ülkeye gidiyormuş gibi davranıp aslında kullanmayacağım seyahat ve otel rezervasyonları ayarlıyorum. Konsolosluktaki sözlü mülakat sırasında da sanki o ülkeye gidecekmiş gibi davranıyorum. Sizce etiğe aykırı mı? (Okur isminin açıklanmasını istemiyor.)
'Etik yalan' olur mu? Bazı filozoflara göre olur, bazılarına göre olmaz. Kant'a göre yalan, ahlaki açıdan her zaman yanlıştır. Çünkü yalancılar, başka insanların yanlış kararlar almasına neden olur. Ve sonuçta toplumda doğru kavramı çöker. Ama hemen umutsuzluğa kapılmayın, başka türlü düşünen filozoflar da var! 'Faydacı' felsefeye göre, eğer toplumun başına gelecek belayı azaltıyor ve toplumsal faydayı artırıyorsa, yalan pekala etiktir. Avrupa ülkeleri, vize için ırkçılığa çalan saçma sapan şartlar ileri sürüyor. Vize şartlarına herkesin harfi harfine uyması durumunda Türkiye'den Avrupa'ya gidenlerin sayısında ciddi oranda düşüş yaşanırdı. AB'deki kimi siyasetçiler zaten bunu istiyor olabilir. Ama toplumların çıkarı, kültürel ve insani ilişkinin azalmasında değil, artmasında. Ne diyordu 'faydacı' felsefe? Zararı azaltıp toplumsal faydayı artıran şey etiktir.
Öyleyse 'faydacı' felsefeye göre yaptığınız şey pekala etik olabilir. (Ama Kant mezarından kalksa, sizi fena halde haşlardı!)
"Nerede saçma sapan kurallar varsa orada yalan vardır." Time dergisi böyle diyor, yalanla ilgili bir haberinde.
Time'ın o sayısını çerçeveletip bütün AB elçilerine göndermek gerek. Çünkü vize için saçma şartlar ileri sürerek insanları yalan söylemeye zorlayan, ta kendileri. BAZEN ETİK
Eski aşkın fotoğraflarını saklamak etik mi?
Kız arkadaşımla bir süre önce ayrıldık. Arada bir eski fotoğraflarımıza bakıyorum. Kız arkadaşım istiyor diye bu fotoğrafları silmeli miyim? (İsminin açıklanmasını istemiyor)
"Her sevda başlangıçtır bir yenisine," der şair Edip Cansever, ölümsüz dizelerinden birinde. Sevgilisinden ayrılan herkes geçmişini silmeye kalksa, ilişkilerde hep aynı hatalar tekrarlanabilirdi! Oysa geçmiş, geleceğin bir parçası (Cansever'in dediği gibi). Ne geçmişinizi silmeniz doğru, ne de geleceğinizi. O fotoğraflar size ait. Saklamak tabii ki etik. ETİK