İKİ SENE ÖNCE EN ÇOK İZLENEN DİZİDEKİ BAŞROLÜ HATIRLAYAN YOK
- Yeşilçam'ı bugünle karşılaştırmanızı istesem...
- Yeşilçam'a gelen oyuncular gibisi, şu anki dizilerin hiçbirinde yok. Bu kadar eğitim ve yatırım var konuya, ama ona rağmen hiçbiri bir Yeşilçam oyuncusu kadar olamadı. Yeşilçamcıların hepsi alaylıydı. Siz o dönemlerde hayatta bile değildiniz, ama hâlâ hepsini hatırlıyorsunuzdur. Beş sene sonra şu anki oyunculardan hangisi hatırlanacak? İki sene önce en çok izlenen dizide oynayan oyuncuyu sorsam hatırlamazsın. 40 sene önce oynamış oyuncunları hatırlıyorsun. Demek ki, o dönem ki oyuncular halka inmiş, kendini sevdirmiş. Ama o zamanlar da para yoktu, zavalllar yokluklar içinde öldüler. Büyük bir çoğunluğu öyle öldü. Şimdi para var ama eski oyuncular gibisi yok.
- Neden peki? Yeni dönemin oyuncuları star havasına mı giriyor?
- Eskiden teknik imkan yoktu, para yoktu. Hemen hemen hiçbir şey yoktu. Negatif çekerdik biz. 'Aman stop et bitsin,' diye uyarırdık. Bozulan yerden çekmeye devam ederdik. Ekmeğini tutmak, kaçırmamak için tüm gücünü veriyordu insanlar. Şimdi her şey bol. Basıyorsun kameraya, 10 defa aynı sahneyi çekiyorsun, 10 ayrı yerden çekiyorsun. Bu kadar imkan, bu kadar teknik olmasına rağmen, çağın gelişiminden mi diyeyim, internetten dolayı mı diyeyim, sinemaya da büyük ilgi olmuyor.
- İnsanlar televizyonda zaten gördüğü starı, sinemada görmek için para vermiyor galiba?
- Dizide gördüğü için sinemaya gitmeyi tercih etmiyor olabilir. Konu da ilgisini çekmemiş olabilir. Bir de maddi olarak zorlanıyor insanlar sinemaya giderken. Sinemanın izleyici kitlesi gençler. Orta yaşlı ve yaşlılar sinemaya gitmiyor. Onlar evde oturup dizi seyrediyor. Gençler de kendi tarzlarına hitap eden filmleri izliyorlar. Recep İvedik'i izliyorlar. Komik geliyor onlara, hoşlarına gidiyor.
BİR KOMEDİ, BİR DE DRAM ÜZERİNDE ÇALIŞIYORUM
- Var mı yeni projeler?
- Bu sene iki tane film yapacağım. Bir tane komedi, bir tane dram.
- Belli mi kiminle olacağı?
- Hayır, hiçbir şey belli değil. Senaryosu hazırlanıyor henüz. Bir tane de dizi yapacağım. Aralıkta ekranda olacak, o da komedi.
- Senaryoyu kime yazdırırsınız, size gelen her senaryoyu okur musunuz?
- Tüm projeler benimdir. Sadece iki film vardı, biri rahmetli Erdoğan Tünaş ve Ahmet Üstel'indi. Şimdi o kadar fazla yapamıyorum, ama çok okurum, çok seyrederim. Benim işime yarayan eserleri, romanları okurum. Oradan bir şey, buradan bir şey toparlarım, proje haline getiririm. Dört-beş kişilik bir ekibim var. Onlara 'Bunu bir geliştirin,' derim. Geliştirirler, ama her senaryonun tretmanını birlikte yaparız. Ben tretmancıyım. İş bitince, sete inmeden senaryoyu satır satır okurum. Sonra da hiç yüzünü görmem. Hayatımda 50 kere sete gitmemişimdir. Ben gidince elleri ayaklarına dolaşıyor.
- Bir röportajınızda 'Entelektüele kaçmazsan halkı yakalarsın,' demişsiniz...
- Doğru demişim. Bir durum çıktı şimdi, farklı yapmak adına, bizim yaptığımız işleri küçümsüyorlar. Öyle bir hale geldi ki, beğense bile 'Beğenmedim,' diyen çok insan var. Bu sadece film dizi dünyasında böyle değil, böyle bir insan grubu türedi. Örneğin, Ak Parti'yi beğeniyor, oyunu Ak Parti'ye veriyor, sonra bir havalar yaratıyor, 'Ak Parti kaka kuka,' diyor.
50 SENE SONRA 'TÜRKER İNANOĞLU DİYE BİR ADAM VARMIŞ,' DENSİN İSTİYORUM
- Emeklilik planınız var mı, yoksa sonuna kadar işin başında mısınız?
- Valla Allah kuvvet verdikçe çalışırım. Ben çok büyük hastalıklar da geçirdim. İşi seviyorum, çevremi seviyorum. Benim yanımda sinemalar falan dahil, 500'e yakın insan çalışıyor.
- Bu soruma kızmayın ama sizin için diyorlar ki, 'Az para verir ama verir.' Doğru mu?
- E tabii. Fazla insana dağıtıyorum çünkü parayı. Bu lafı sanatçılar der. Esas çalışan kadroya daha çok veriyorum. Sanatçıya ben de katkıda bulunuyorum. Prodüksiyona çok harcıyorum ben. Ben öyle 50 bin liralar gibi rakamlar bilmiyorum.
- Hâlâ yeni yüzler keşfediyor musunuz?
- Tek tük. Fazla üzerine gitmiyorum.
- Bundan sonra dizi ve sinema sektörünün durumu ne olur?
- Televizyonda diziler azalacak belli bir süre sonra. Doyacağız diziye. Daha değişik programlar yapılmaya başlanacak, yarışmalar falan gibi. Ama şov ağırlıklı yarışma programları.
- Sizin teknolojiyle, sosyal medyayla aranız nasıl?
- iPhone, iPad kullanıyorum ama Twitter'a falan girmem.
- Diyelim ki emekli oldunuz, işleri kime devredeceksiniz?
- Vakıf kurdum. Oraya devrederim. Derdim gelecek nesillere aktarmak. Bir de 50 sene sonra, 'Türker İnanoğlu diye bir adam varmış,' densin istiyorum.
TAYYİP ERDOĞAN İLETİŞİM KANALLARINI DİĞER LİDERLERDEN İYİ KULLANIYOR
- Dönemin siyasileriyle yakın olmak avantaj sağladı mı size? Mesela Turgut Özal'la çok yakınmışsınız...
- 1979 yıllarıydı, Avrupa'da videoyu tanıdım ve Türkiye'ye getirmek istedim. Döviz kıtlığı ve ithalat zorluğu nedeniyle Devlet Planlama Teşkilatı'nın izni gerekiyordu. Bir dost vasıtasıyla ulaştığım Turgut Özal'a konuyu açtım. Onun elinde bu video dosyası hazırdı zaten. Özal 'Vereceğim sana bu parayı, ama önce yurtdışında çıkaracaksın, oradaki Türk çocukları, kimliğini, benliğini, Türklüğünü kaybediyor. Hiç değilse filmlerle bunu gösterelim,' dedi. Öyle de yaptık.
- Videoyu Türkiye'ye getirmek sizin dönüm noktanız mı?
- Video bir anlamda Türkiye'nin ilk renkli televizyonuydu. Biz zaten Türkiye'ye girerken 'Renkli televizyonu Türkiye'ye getiriyoruz,' diye kampanya yaptık. 1863 ayrı noktada bayilikler açıldı. Bir anda çığ gibi büyüdü. Videolar benim de, Türkiye'nin de dönüm noktasıydı. Sonra uyduları da ilk ben getirdim. Az daha içeri giriyordum o sebeple, tesis kanununa muhalefetten. Oradan da Turgut Bey halletti durumu.
- Bir ülkenin başbakanıyla işbirliği içinde, iletişim adına çok önemli işler gerçekleştirdiniz.
- Türkiye'de TRT'ye kurum dışından ilk programları yapan benim. O da Turgut Özal'ın girişimiyle. İbrahim Tatlıses gibi Türkiye'nin çok sevdiği sanatçılar, TRT'nin müzik denetimine takılıyordu. Turgut Bey 'Dışarıdan yapımla sen bunları göster,' dedi.
- Bu işbirliği siyasilerin iletişimi keşfetmesine neden oldu mu? Turgut Özal'ın kampanyasında yer almışsınız. Sonra Mesut Yılmaz gelmiş size seçim kampanyası için...
- Yıldırım Akbulut da vardı. Turgut Özal'la başladım, sonra da 1991'e kadar o işe devam ettim. 1991'de ANAP seçimi çok az farkla kaybetti. Orada da işim bitti.
- Bir dönemin siyasilerinin iletişim kanallarını kullanmasına vesile olmuşsunuz. Peki şimdiki siyasiler iletişim kanallarını iyi kullanabiliyorlar mı?
- Tayyip Bey kullanıyor, iyi de kullanıyor, işi iyice öğrendi. Diğerlerinin hiçbir şeyi kullandığı yok. Başta dedik ya, halkın hoşuna gidecek, halkı ilgilendirecek konuları seçtiğim için insanlar benim dizilerimi, filmlerimi izledi. Tayyip Bey de öyle. Halkın istediği, arzu ettiği olayları gündeme getiriyor.
38 YILLIK EŞİM GÜLŞEN'İ İLK GÜNKÜ GİBİ GÜZEL BULUYORUM
- Kızınız Zeynep'in bebeği oldu. Yeni torun geldi ailenize, nasıl bir his?
- Çok güzel. 15 yaşında bir torunum daha var ama onun torunluğunu göremedim. Yeni bebek çok tatlı.
- Eşiniz Gülşen (Bubikoğlu) Hanım niye yok dizilerde, filmlerde?
- İstemiyor. O bir ara Zeynep'in arkasındaydı, yurtdışında okurken onunla birlikteydi. Zeynep de çok iyi okudu. İlginirsen oluyor bu iş.
-Evde eski Yeşilçam günlerine dair muhabbet oluyor mu?
- Pek fazla fırsatımız yok ona. Ancak bir yemeğe gittiğimizde konuşuruz.
- 38 yıldır evlisiniz. Nedir bu kadar uzun süren evliliğin sırrı?
- Fedakarlık. Ben geçimsiz bir adamımdır. Çok okurum, çok çalışırım. İşten çıkışım sekiz buçuk-dokuz. Yemeğin ardından senaryolara, kitaplara gömülürüm. Meşguliyetin arasında stres falan oluyor. Benim pek sosyal hayatım yok.
- Gülşen Hanım çok güzel bir kadındı, hâlâ da öyle...
- Ben de çok yakışıklıydım canım.
- Peki siz şu anda baktığınızda, Gülşen Hanım'ı nasıl görüyorsunuz?
- İlk günkü gibi.
-Bu kadar seveni varken, neden basından uzak Gülşen Hanım?
- Gülşen en son Halit Refiğ'le ilgili bir programa katıldı. Halit'le Gülşen 22 film yaptılar. Gülşen çok duygulandı konuşurken ağladı. Bunun üstüne binlerce mail ve telefon geldi Gülşen'e. 20 seneye yakındır, bırakın röportajı, resim dahi vermiyor. Buna rağmen bu sevgi hâlâ canlı.
- Kendi mi istemiyor, yoksa sizinle mi ilgisi var bu sessizlik kararının?
- Kendi istemiyor. Ben karışmam ki.
TÜRKAN'I SİNEMAYA BEN HEDİYE ETTİM
"Funda filmiyle piyasaya girdim. 1957'den, 1959'a çekimden kurguya, seslendirmeden senkrona her aşamada yer aldım. Senden Ayrı Yaşayamam filmiyle ilk yönetmenliğimi yaptım. Türkan Şoray'ın ilk filmi olan Köyde Bir Kız Sevdim'in yönetmenliğini yaptım. Bu filmle Türkan Şoray'ı da Türk sinemasına hediye etmiş oldum. 1960 yılında Erler filmi tümden nakit sermaye ile kurdum. Hasılat rekorları ile dolu 64 siyah-beyaz filmden sonra 'Hoşçakal siyah-beyaz,' dedim. 60'lı yılların ilk yarısında önemli kadın oyunculardan biri Filiz Akın'dı. Filiz'le evlendik. Oğlumuz İlker dünyaya geldi. Filiz Akın'la evliliğimiz Almanyalı Yarim filminden sonra noktalandı. Yeşilçam'a gelişinden bir yıl sonra, 1974 yılında Gülşen Bubikoğlu ile evlendik, kızımız Zeynep dünyaya geldi. Gülşen, tüm filmlerini daha çok Erler filmde çekti. 1979 yılında Avrupa'dan önce ülkemizi video ile tanıştırdım. 1981 yılında Ulusal Radyo Televizyon A.Ş ile ülkemizde ilk özel televizyon stüdyosunu kurarak o dönemde sahnelenen tiyatro oyunlarını, müzikalleri, kültürel programları, müzik şovlarını videoya alıp, gelecek nesillere taşıma misyonu üstlendim. 1985 yılında iktidarda olan ANAP'a İcraatin İçinden programlarını hazırladım. 1991'e kadar dönemin başbakanları Turgut Özal, Yıldırım Akbulut ve Mesut Yılmaz'a hizmet verdim. TRT'ye dışardan programlar yaptım. 1997 yılından itibaren televizyon dizileri üretmeye başladım. TÜRVAK Sinema ve Televizyon Eğitim Merkezi'ni kurdum, müzeyi kurdum."
BEN MUHAFAZAKARIM, HERKES BENİM GİBİ 10 KİŞİYE SAHİP ÇIKSA SORUN KALMAZ
- Defalarca kanallarda filmleri yayınlanan eski starların telif haklarıyla ilgili ne düşünüyorsunuz?
- Devlet bir teşekkül kuracak ve her oynatılan filmin gelirinin belli bir yüzdesini sanatçılara telif olarak ödenmesini sağlayacak. Yapımcı bu filmi gösterdiği zaman aldığı paranın o miktarını yatıracak. Şimdi kime ne yatıracak? O kadar çok oyuncu var ki. Kim ne alacak belli değil.
- Kirasını bile ödeyemeyen eski oyuncuların olduğunu bilmek üzücü...
- Şimdi bitti artık. Benim artistlerimdi onlar. Koskoca Öztürk Serengil bile sürünerek gitti. Kadir Savun falan, hepsi..
- Unutmuyorsunuz galiba zamanında birlikte çalıştığınız insanları...
- Hepsini seviyorum. Muhafazakarım ben. Tuttum mu, tutuyorum. Herkes benim gibi 10 kişiye sahip çıksa, o da bir 10 kişiye sahip çıksa, sorun kalmaz. Kendi ekibime sahip çıkarım.
- Belli yapımcılar, belli oyucularla çalışıyor artık. Bir nevi çete gibi... Sizin de var mı öyle bir çeteniz?
- Benim yok. Senaryonun nasıl bir oyuncuya ihtiyacı varsa, onu seçeriz. Belli bir oyuncu ekibim yoktur yani.
- Kimi beğeniyorsunuz son dönem oyunculardan?
- Kenan İmirzalıoğlu'yla çalışmadım ama tipi gayet iyi. Arka Sokaklar'da oynayanların hepsi mükemmel. Öyle olmasa yedi senedir o dizi izlenmez...