Olağanüstü güzelliklerle dolu bir kasaba Stratford. Shakespeare'in kasabasında insanlar mutlu. Sokaklar, parklar, caddeler cıvıl cıvıl, kalabalık. Tarihi tiyatro binalarının yanı sıra dünyanın hiçbir yerinde görülemeyen en uzun yaşayan kelebeklerin de merkezi. Kelebeklerin olduğu parkın yanından geçerken rehber, 'Sessiz olun' işareti yapıyor. Kısa bir şehir turundan sonra edebiyatın efsanesinin evine gitmek için yürümeye başladık. 10 dakikalık bir yürüyüşten sonra ana cadde üzerinde bir kalabalık görünüyor. Stratford'da küçüğünden büyüğüne kime sorarsanız size saatlerce ünlü yazarı anlatır. Evine girmek için kısa bir kuyruktan bekleyip biletimizi alıyoruz nihayet. İngiltere'nin farklı bölgelerinden öğrenci grupları geliyor Shakespeare'nin evine. Bu öğrenci grubuna denk gelirseniz biraz sorun yaşarsınız. Çünkü ev sanıldığı kadar büyük değil. İki katlı ahşap evin girişinde ünlü edebiyatçının eserleri, kitapları, yaşamından kesitler ve birçok bilgi yer alıyor. Benim dikkatimi çeken ise soyağacı oldu. Shakespeare'in soyağacında babası, annesi, kendisi, eşi, çocukları ve torunları yer alıyor. Duvarda asılı olan soyağacında belki de ünlü edebiyatçıyı en çok etkileyen oğlu Hamnet'in ismi dikkat çekiyor. Hamnet, 11 yaşındayken yaşama veda etmiş. Yazarın Hamnet'in ölümünden dört yıl sonra yazdığı Hamlet'in, Shakespeare'in yaşadığı acının en büyük kanıtı olduğu söylenir.
BABASININ ATÖLYEDE YAPTIĞI ELDİVENLER
Ünlü edebiyatçının evinin üst katına çıkıldığında ise yatak odası ile oturduğu koltuk ve devamında şömine ve yemek masasının olduğu bir salon karşılıyor bizi. Evin her köşesinde Shakespeare'in izleri var. Ziyaretçiler sanki Shakespeare yaşıyormuş ve yazıyormuş gibi, 'Rahatsız etmeyelim' edasıyla dolaşıyor evi. Rehberler de sessiz konuşuyor. Bu sessizlik aynı zamanda tarihe de tanıklık etmenin ifadesi olarak adlandırılabilir. Salondan içeri geçtiğimizde, yün eldivenler, yün çuvalları, makaslar ve çok sayıda malzemenin olduğu bir odaya giriyoruz. Kendi kendime, 'Shakespeare'in böyle bir özelliği var da, biz mi bilmiyor muyuz?' diye düşünürken rehberin açıklaması geliyor: "Bunlar ünlü edebiyatçının babasının atölyesinden kalan malzemeler. Baba John, gençliğinde yün eldiven, kilim, çalı süpürgesi, kaşık, tarak ve benzeri malzemeleri üreten bir atölyenin sahibiydi." Shakespeare'in kullandığı malzemelerin birçoğu evin içinde gösteriliyor. Her eşyanın hikayesi anlatılıyor. Bazı kitapların orijinali karşılıyor odalarda bizi. Duvarlarda evin hikayesi ve bugüne nasıl geldiği de anlatılıyor.
EVİN BAHÇESİ BİTKİ ÖRTÜSÜ
Evin üst katında yaklaşık 45 dakika gezdikten sonra merdivenlerden tekrar aşağı iniyoruz. Evin üst katına çıkarken iki merdiven var. Birisi ön, diğeri de arka girişte. Ziyaretçiler ön girişteki merdivenlerden çıkıp evi gezerken, arka girişteki merdivenlerden binanın muhteşem bitki örtüsünün bulunduğu bahçeye çıkılıyor. Bahçede binbir çeşit çiçek ve yeşillik karşılıyor bizi. Bu sessizliği tek bozan ise bahçedeki küçük sahnede Shakespeare'den pasajları kısa skeçler halinde oynayan profesyonel oyuncuların sesleri oluyor. Öğrenci grupları bu oyunları pür dikkat izlerken, zaman zaman da öğrencilerin oyuna katılması sağlanıyor. Müthiş bir performans; neşeli ve renkli oyuncular ziyarete renk katıyor. Bahçede bulunan dev heykelin yanında resim çektiriyor ziyaretçiler.
SKEÇLERDE OYNAYAN OYUNCULARDAN BİRİ ÜNLÜ EDEBİYATÇININ HAYATINI ŞÖYLE ÖZETLİYOR:
"1594 yılında edebiyat tarihinin yönüne değiştiren bir olay oldu ve Shakespeare, Richard Bubage'in oyun atölyesine katıldı. Buranın şef oyun yazarlığına yükseldi ve 20 yıl boyunca düzenli olarak, kendini daha da geliştirdiği eserler verdi. Atölye zamanla büyük başarı elde etti ve sık sık İngiltere Kraliçesi I. Elizabeth önünde performans sergileme şansını yakaladı. 1603 yılında, I. James tahta çıktı ve büyük bir onur olarak 'Kralın Adamları' adıyla bilinen özel kraliyet korumalarını Shakespeare'in atölyesine bahşetti. Shakespeare, 1611 yılında emekli oldu ve hayatının geri kalanını varlık içinde rahat bir şekilde geçirdi. Ustanın kesin ölüm tarihi bilinmemekle birlikte, 23 Nisan 1616'da öldüğü tahmin edilmektedir. Ancak sadece iki gün sonrasına ait defin kayıtları bulunduğu için bu da kesin bir tarih değildir. Mezarı ise Stratford Avon'da yer alan Kutsal Üçleme Kilisesi'nde yer alıyor."