Türkiye'nin en iyi haber sitesi

Meme kanseri taramasında ve tanısında radyolojinin yeri ve ileri radyolojik görüntüleme

Meme kanseri memede süt bezlerinde kanalları döşeyen hücrelerden gelişen bir kanser tipi olup hücrelerin kontrolsüz kaynaklanması sonucu büyüme ve başka organlara yayılma potansiyeli sözkonusudur. Genel olarak genetik yatkınlık (aile öyküsünün pozitif olması; en önemlisi annede, kız kardeşte, anne tarafı akrabalarında), geç doğum yapmak, adet yaşının erken olması, menapoza geç girme, emzirmeme, uzun süreli hormon tedavisi, yanlış ve yağ oranı yüksek beslenme, alkol tüketimi meme kanseri açısından risk arttırıcı faktörlerdendir.

Meme'nin hekim tarafından el ile muayenesinin önemi nedir?

Meme muayenesi kitlenin yerleşim yeri derin olduğundan, kitleler 1 cm boyuttan küçük olduğu ve muayene eden klinisyen ya da cerrahın tecrübesine göre değişik oranlarda saptanabilmekle birlikte ele gelen tümörlerin genel olarak belirli bir boyutu aştıktan sonra tespit edilebildikleri bilinmektedir.

Memedeki her kitle kötü huylu mudur?

Memede kist, fibroadenom, hiperplazi, fokal fibrokistik yoğunluk artımı gibi kötü huylu olmayan kitleler de bulunmaktadır. Bu kitle benzeri oluşumlar radyolojik olarak değerlendirilerek kötü huylu olanlardan ayırt edilebilirler.

Meme kanseri sıklığı nedir?

Meme kanseri tüm yaşamı boyunca her 8-10 kadından birini etkilemektedir. 20-30 yıl öncesine göre teşhis ve tedavi imkanlarının çok belirgin derecede iyileşmiş olmasından dolayı, artık cerrahi-medikal tedavisinde daha yüz güldürücü sonuçlar elde edilebilmektedir.

Meme kanseri tipleri nelerdir?

Meme kanserleri 2 ayrı ana gruba ayrılabilir.

1- Noninvaziv ya da insitu nedenilen lokal olarak kalmış yayılma göstermeyen tipi

2- İnvaziv yani yayılma potansiyali olan grup

Noninvaziv kanserler genel olarak duktal karsinoma insitu ya da lobuler karsinoma insitu olmak üzere yine ikiye ayrılmaktadır. Benzer şekilde invaziv kanserlerde infiltratif duktal karsinoma ve lobuler karsinoma olarak ikiye ayrılabilir. Bunlardan farklı olarak inflamatuar meme kanseri dediğimiz kötü ve hızlı seyreden bir tip de bulunmakta olup memeyi etkileyen mastit benzeri enfeksiyonu taklit ettiği için tedavisinde gecikilen bir form da bulunmaktadır.

Meme kanseri belirtileri nelerdir?

Meme kanserinin hastanın kendisi veya muayene edilen hekim tarafından tespit edilebilebilmesi için genel olarak 1 cm civarında veya daha büyük boyutlara ulaşmış olması gerekmektedir.

Kanserli kitleler genel olarak sert, hareketsiz, düzensiz kenar konturlu, yüzeyi pürüzlü dokular olarak meydana gelir. Ayrıca meme kanseri koltuk altına ve uzak organlara yayılım yapmışsa, muayenede bu bulgularda tespit edilebilir (koltuk altında ele gelen şişlik, meme başında büyüme ve meme başında kanlı akıntı, çekinti gibi). Yayılma ile birlikte meme bağ dokusunun da hasarlanması sonucu ciltte çekinti düzensizliki, kızarıklık, portakal kabuğu tarzında büzüşmeler olabilir.

Bilininen aksine meme kanseri sadece ileri yaş kadınları etkilememekte; en sık 50 yaş kadınlarda bulunmakla birlikte tüm yaş grubunu etkileyebilir.

Nadir görünen bazı durumlarda da; erkeklerde, gebelik sırasında da meme kanseri ortaya çıkabilir.

Meme kanserlerinin tehşiş yöntemleri nelerdir?

Tıpda hastalık yoktur, hasta vardır özdeyişine uygun olarak; her olguya göre değişkenlik göstermekle birlikte; ultrasonografi, mammografi, manyetik rezonans görüntüleme, PET/CT gibi modaliteler tarama-tanı amaçlı kullanılmaktadır.

Meme kanserleri tarama amaçlı genel olarak ülkemizde de uygulandığı üzere mamografi ile taranmaktadır. Mamografi ve günümüzde daha teknolojik 3 boyutlu yapısı ile tomosentez inceleme sırasında meme özel açılarda düşük dozlu X ışınları taranarak yüksek kaliteli özellikle kanserlerde oluşan küçük mikrokalsifikasyon dediğimiz kireçlenme odaklarının tespiti amacıyla çekim yapılabilir.

Ülkemizde, meme kanseri tarama protokolü nasıldır?

20 yaşından sonra yılda bir kez meme muayenesi yaptırılması önerilir. 40 yaşından sonra hastane ve ulusal protokollere göre 1 ya da 2 yılda bir mamografi çektirilerek tarama yapılması önerilir. Taramada saptanan bulguların özelliklerine göre ultrasonografi veya MRG ile tanısal inceleme de uygulanabilmektedir. Ülkemizde uygulanan kanser tarama programı önerilerine göre ise 20-40 yaş arası ayda bir kez kendi kendine meme muayenesi, 2 yılda bir ise klinik (doktor tarafından yapılan) meme muayenesi; 40-69 yaş arasında ayda bir kez meme muayenesi, yılda bir kez klinik muayene, 2 yılda bir mamografi çekilmesi önerilmektedir.

Meme kanserlerinin % 40 oranında sadece mikrokalsifikasyon ile başladığı ve bir bölümünün noninvaziv dediğimiz yayılmayan form şeklinde bir süre kaldığı düşünüldüğünde bu teknikle görüntülenen kanserlerin ne kadar erken saptandığı ve tedavisinin ne kadar daha kolay olduğu tahmin edilebilir. Günümüz eski sistemlerin aksine tam alan digital mamografi veya 3 boyutlu protokolü ile çalışan tomosentez dediğimiz sistemler kullanılmaktadır.

meme kanseri; dijital mammografide parlak, düzensiz kenarlı bir odak olarak izlenmektedir.

Mammografiye gelirken özel bir hazırlık gerekir mi?

Mammografi sırasında özel bir hazırlık gerekmemekle birlikte adet kanamasının ilk günü birinci gün kabul edildiğinde genel olarak 7.-14. Günler arasında yapılması daha uygun olacaktır (meme yoğunluğunun ve yapısının menstuasyonun bu döneminde daha uygun olması, ayrıca bu dönemde baskı ile daha az hassasiyet hissedilmesi nedeniyle).

Mammografi sırasında memeleri çekim yaparken sıkıştırmak şart mı?

Mammografi sırasında yeni ve eski sistemlerin hepsinde de en ortak özellik memenin sıkıştırılmasıdır. Bu sıkıştırma ile meme kalınlığı azaltılarak alanın X ışını dozu düşürülür, incelmiş bir dokuda anormal kitleler, kanser odakları, kötü huylu kireçlenmeler daha kolay seçilerek erken tanı sağlanmış olur. Sıkıştırma sırasında ağrı hissedilmesine rağmen bu işlem memeye zarar veren bir işlem değildir.

Mammografi çekim günü göğüs bölgesi ve koltuk altlarına deoderant, sim, pırıltılı kremler, pudra uygulanmaması gerekmektedir. Bu maddeler mamografide şüpheli kötü huylu kireçlenmeleri taklit eden görüntülere yol açmaktadır.

Tomosentez nedir?

Tomosentez mamografinin 3 boyutlu şekli olarak kısaca tarif edilebilir. En son teknolojik bu sistem ile genel olarak mamografiye benzemekle birlikte X ışını tüpünün sağ ve sola hareket ederek açılı görüntü alması sayesinde 1 mm kalınlığa kadar indirgenmiş ince kesit görüntüler elde edilebilmektedir. Bunun dışında X ışını dozunun benzer ya da hafif derecede belirgin olması ile birlikte 3 boyutlu görüntü imkanı sunması, meme sıkıştırma düzeyinde nispeten azalmaya izin vermesi nedeniyle tercih edilmektedir.

Ultrasonografinin meme kanseri taramasında ve tanısında yeri nedir?

Kötü huylu kireçlenme içeren odaklar ve spiküle kontur dediğimiz düzensiz kanserojen konturu bulan lezyonlar mamografide kolaylıkla tanınabilmekle birlikte diğer tüm mamografi anormalliklerinin ultrasonografi ile değerlendirilerek solid dediğimiz kitlesel ya da kistik dediğimiz basit sıvı dolu baloncuklar ile ilişkili olup olmadığının ayırtedilmesi lazımdır. Ultrasonografi sırasında memeye bol jel sürelerek prob dediğimiz aparatın meme üzerinde gezdirilmesi ile meme dokusu taranmaktadır. Bu tarama sırasında görüntüye giren meme dokusu ve içerisindeki iyi huylu ya da kötü huylu kitleleler ayırtedilebilmektedir. Doppler ultrasonografi ile var olan lezyonların kanlanma paterni ve elastografi dediğimiz yeni teknolojik yazılım-donalımlar ile kitlenin sertlik ve çevrelerine doğru yayılım özellikleri doğru olarak tespit edilip erken fazda tümörler tanınabilir.

ultrasonografide, koyu siyah ve kirli bir gölgelenme oluşturan meme kanseri lezyonu görülmektedir.

Ultrasonografi sırasında iyonizan radyasyon ortaya çıkmamakta olup ultrason herhangi bir zararı gösterilmemiş bir prosedürdür.

Ultrasonografi; mamografi ile uygun görüntü kalitesi elde edilemeyecek derecede yoğun dokusu bulunan 35 yaşın altında genç yoğun içerikli meme dokulara, hamile kadınlara, meme kompresyonu yapılamayacak derecede şiddetli kızarıklık hassasiyet gösteren meme dokularında mamografide şüpheli bulgular temas edilen meme dokularında ve özellikle de erkek meme lezyonlarında (mamografi ile kompresyona izin veren boyutta olmadığından) kolaylıkla uygulanabilir.

Yeni teknolojik sistemlerde tüm meme kapsanacak şekilde otomatik meme volüm taraması dediğimiz ABVS sistemleri ile radyoloji teknisyeni tarafından yapılıp daha sonra doktorun 4 boyutlu inceleyebileceği ekranlara gönderilebilmektedir. Bu inceleme sadece tarama amaçlı planmakta olup, ülkemizde daha yaygın olarak tanısal amaçlı ultrasonografi, radyoloji uzmanları tarafımızdan uygulanmaktadır.

Manyetik Rezonans görüntülemenin meme kanseri tanı ve taramasında etkinliği nedir?

Manyetik rezonans, ultrasonografide kullanılan ses dalgası yerine elektromanyetik dalga kullanılmakta olup, iyonizan radyasyon içermeyen bir işlemdir. Manyetik rezonans ünitesi yüz üstü pozisyonda özel meme sarmalı dediğimiz meme koilleri çevrelenecek şekilde memeyi kapsayan sistemlerde çekilmektedir. Güncel teknolojik sistemlerde 18 kanallı-3Tesla manyetik rezonans ünitelerinde çok yüksek rezolüsyonlu görüntüler alınarak meme taranabilmektedir.

Meme MRG sırasında özellikle kontrastlı dinamik seriler alınması normal dokulardan daha farklı kanlanan kanser odaklarının saptanması açısından önemlidir. Teknolojik yeni sistemlerde difüzyon ağırlıklı görüntülemenin de meme için kullanılabilmesi daha önce anlaşılamayan bazı odakların daha erken tanındığı bilinmektedir.

Kimlere MRG çekilemez?

Manyetik rezonans ünitesine girerken özellikle beyinde nörosütümülatör, işitme cihazı, kalpte kalp pili, metalik kalp kavacığı bulunan olgular ve beyin anevrizma klipsi takılmış kişiler bu ünitelere giriş yapmamalıdır.

Gebeliğin ilk 3 ayında MRG ünitesine girilmemesi önerilmektedir.

MRG'nin meme değerlendirilmesinde önemi ve etkinliği nedir?

Daha önceki inanışların aksine meme MRG mamografi ve ultrasonografi ile anlaşılamayan meme dokusunda mevcut ve biopsi için odaklanamayacak olan lezyonların tespiti ve meme MRG eşliğinde biopsisi uygundur. Genel olarak memede tespit edilen bir lezyonun ileri evalüasyonu için mamografi, ultrasonografi ve biopsi ilk tercih edilmektedir. Ancak bu kitle lezyonu bu tetkiklerde gösterilmediği halde muayenede ele geliyor ise, hastanın göğüs duvarına yakın ve göğüs duvarı kasları veya zarını tuttuğu düşünülüyorsa, daha önce hasta ameliyat edildiyse, ileri evre hastaların kemoterapi sürecinde takibi gerektiği zamanlarda ve bu vücudun diğer odaklarına yayılmış kanserlerin taranmasında kullanılabilmektedir. Ayrıca silikon protezi olan kadınlarda silikon hasarının implat hasarının olup olmadığını ve bu hastalarda mammografgi ve ultrasonografi ile yeterli bilgi alınamadığı durumlarda meme MRG uygulanabilmektedir.

MR sırasında kullanılan ve Gadolinum denilen madde, tümör dokusunu daha iyi boyayarak, kanserin ayırımını kolaylaştırmaktadır.

Aynı lezyonun MRG'de çok tipik çevresel kalın kontrast tutulumu gösterdiği MRG kesitinde izlenmektedir.

MRG'de radyasyon kullanılmadığından; daha küçük boyutlu çok odaklı tümörlerd daha doğru ve net gösterildiğinden, işlem görmüş (silikon, operasyon, radyoterapi, kemoterapi gibi) lezyonların karıştırdığı bölgede daha net ayırım yapabildiğinden, son zamanlarda özellikle de yüksek rezolüsyonlu sistemlerle birlikte daha tercih edilebilir olmuştur.

Meme biopsisi nasıl yapılmaktadır?

Meme biopsisi memede şüpheli bir lezyon tespit edildiğinde kanserin tanısı ya da dışlanması amacıyla yapılmaktadır. Genellikle 15-20 dakika içinde ve hazırlık peryodu ile birlikte bir saatten daha kısa bir süre içerisinde ultrasonografi, mamografi ya da manyetik rezonans rehberliğinde gerekli lokalizasyona ulaşıp ince iğne, kalın iğne veya vakum biopsi sistemi ile örnekler alınıp kısa sürede tanıya götürecek histopatolojik örnekler elde edilebilir. Bu işlem sırasında iğne giriş lokalizasyonu ve ilgilenilen bölge uyuşturulmakta olup ağrısız ortam sağlanmaktadır. Tam olarak kireçlenme gibi dağınık ve sadece mamografide görünen odaklar veya küçük boyutlu sadece ilaç tutulumu sergileyip MRG'de gözüken odaklar için; görüntüleme rehberliğinde vakum biopsi dediğimiz bir taraftan özel bir aparat ile aspire edilirken diğer taraftan dokudan küçük parçacıklar kesen özel bıçaklı bir sistem ile alınarak tanı imkanı sağlanmaktadır.

Biopsi öncesi dikkat edilmesi gerekirse koşullar nelerdir?

Biopsi öncesinde özellikle aspirin ve kumadin gibi kan sulandırıcı ilaç kullanıp kullanmadığı konusunda radyoloji uzmanının bilgilendirilmesi gerekmektedir.

Biopsi günü göğüs bölgesine deodorant, pudra ve krem sürülmemesi germektedir. Biopsi sırasında hastanın aç olması gerekmemektedir. İşlemler kısa süreli olup hazırlık peryodu ile birlikte genellikle 1 saati aşmamaktadır.

Meme işaretleme nedir, nasıl yapılır?

Nükleer tıpta radyonüklid ajanlar ile de işaretleme sözkonusu olmakla birlikte radyolojide; genellikle işaretleme özel meme işaretleme teli ile yapılmakta olup tüm görüntüleme modalitelerinin de (ultrason, mamografi, MRG) eşliğinde gerçekleştirilebilmektedir. Tel ile işaretlenen lokalizasyon deriye doğru iz düşümleri de çizilerek cerrahi için hazırlanabilmektedir. Radyolojik bulgular özellikle histopatolojik bulgular ile de bir arada değerlendirilip cerrahi sırasında elde edilen veriler (frozen patoloji gibi) bir arada değerlendirilerek evreleme yapılabilmektedir.

Evreleme neye göre yapılmaktadır?

Evrelemede kitlenin yerleşim yeri, boyutları, göğüs duvarı tulumu, koltuk altı veya göğüs kafesinin içerisindeki lenf bezlerine yayılması, diğer uzak organlara yayılımı değerlendirilerek evreleme yapılmaktadır. Evreleme daha çok MRG, PET(CT ve ameliyat sonrası patolojik değerlendirme bulgularının tümü ile kesin bir şekilde yapılabilmektedir.

Meme kanseri tanısı sonrası testler nelerdir?

Bu testler genel olarak genetik reseptör testleri olarak bilinmektedir. Genetik testler BRCA-1 ve BRCA-2 taşıcılığı olarak bilinen nispeten popüleritesi artan testler olup bunlar özellikle aynı ailede 3 kuşak devam eden kanser tespiti durumunda aynı ailede menapoz öncesi meme kanseri gelişmesi, meme kanseri+yumurtalık kanserinin bir arada olması, aynı bireyde her iki memede birden kanser gelişmesi veya ailedeki erkeklerde meme kanseri olması durumunda istenmelidir.

Meme kanseri teşhisi konulduktan sonra, alınmış biopsi veya ameliyat örneklerinden; progesteron-österojen reseptörü, Her2Neu reseptörü, Ki-67 profili gibi moleküler parametreler bakılarak uygulanacak tedavinin ve takip protokolünün belirlenmesi mümkündür.

Meme kanseri tedavi alternatifleri nelerdir?

Tümörün boyutu ve komşu bulunduğu dokudaki davranışı (cilt veya göğüs duvarı tutulumu gibi), koltuk altı veya daha uzak lenf nodu tutulumu ve de lenf nodu dışında uzak organ tutulumu gibi özellikler gözönünde bulundurularak, tedavi protokolü belirlenir. Toplamda; cerrahi muayene, radyolojik özellikler ile birlikte onkolojik konsultasyon yapılarak tedavi tipi (koruyucu cerrahi, radikal cerrahi, eş zamanlı kozmetik cerrahi ve radyoterapi-kemoterapi gerekliliği) belirlenmektedir. Erken evre kanserlerde ilk tercih cerrahi olmaktadır. Cerrahi sırasında koltuk altı lenf bezlerine tümör yayılım yayılmadığının tespiti için lenf bezi örneklemesi gerekmektedir (bu işleme sentinel lenf bezi örneklenmesi denir). Kanserin yerleştiği lokalizasyona göre meme koruyucu cilt koruyucu, radikal dediğimiz memenin tamamının alındığı cerrahi yöntemlerinden biri uygulanmaktadır. Meme kanseri ameyeliyatı sırasında plastik ve rekonstrüktik cerrahi uzmanlarının eşlik etmesi gereklimidir.

Burada belirtilen veriler genel ve bilgilendirme amaçlı olup hastalara göre hastalıklar değişik şekilde bulgu verebileceğinden kesitsel değerlendirme için uygun uzmanlarla görüşmek daha gerekli olacaktır.

Tomosentez: yeni, üç boyutlu dijital mammografi sistemi olup, bu modalite ile ilgili bilgiler ayrıca özetlenmiştir.

DİJİTAL TOMOSENTEZ

(ÜÇ BOYUTLU MAMMOGRAFİ)

Tomosentez yeni jenerasyon bir görüntüleme sistemi olup, bu yöntemde, iki boyutlu dijital mamografi görüntülerinden ziyade her iki memeden ince kesitler alınarak ayrıntılı değerlendirme mümkün olmaktadır.

Tomosentezde tomografiyle benzer kesitsel çekim sayesinde, her iki meme, üç boyutlu olarak görüntülenebilmektedir.

Hastaların klinik bilgileri, takip verileri ve varsa daha önceki mammografi verileri dikkate alınarak değişik modlarda üç boyutlu çekim ile kişiye özel protokoller uygulanabilmektedir.

Bu çekim sırasında sistemin değişik teknik özellikleri ve özel meme pedalı sayesinde, mammografiye göre daha az baskı ile daha ağrısız ve kolay çekimler yapılabilmektedir.


Çekim sonrasında, normal mammografideki standart 4 görüntü ile benzer kalitede 4 görüntüye ilaveten meme yapısına ve çekim moduna göre 400'e varan sayıda ince kesit görüntüşer elde edilebilmektedir.

Bu ince kesitler sayesinde meme tümörleri daha yüksek doğruluk da ve daha erken safhada tespit edilebilmektedir. İki örnek meme kanseri olgusunda normal mammografinin şüpheli 2D görüntüleri ile karşılaştırıldığında tomosentez ile tanı net ve kolaydır.

Tomosentez incelemede, normal veya digital mamografiden farklı olarak meme dokusunda yerleşimli kitleler, meme parankimi arasında gizlenmeksizin ortaya çıkarılabilir ve 3 boyutlu tekniğin getirdiği avantajlardan biri de daha az kompresyon ile daha yoğun memelerin görüntülenmesidir.

Bu sayede, özellikle dens, fibrokistik-yoğun meme doksunun değerlendirilmesi daha güvenilir olarak yapılabilmektedir. Ayrıca, tomosentez sırasında, ek bir çekim yapılmaksızın, ardışık olarak alınan kesitler birleştirilerek digital mamografiyle benzer netlikde sentettik görüntüler de elde edilebilmektedir.

Bu sistem ile, diğer tetkiklerde görünmeyen kötü huylu mikrokalsifikasyonlar, distorsiyonlar, asimetri gelişimi gibi erken kanser belirtileri daha net gözlenip; stereotaktik biopsi denilen özel yöntemde yapılacak biopsi ile hızlı tanıya gidilebilir.

Çalışmalarda gösterilmiştir ki; hastaların bu üç boyutlu sistemde değerlendirilmesi ile, daha çok sayıda kanser olgusu erken yakalanmaktadır. Bu sistemde hastaların, normal dijital yöntemde anlaşılamayan bulgular nedeni geri çağrılıp ek çekime alınmaları hemen hemen ortadan kalkmıştır.

Özetle; Tomosentez; üç boyutlu dijital mammografi görüntüsü alabilmektedir. Bu yöntem özellikle yoğun memelerde erken kanser olgularını normal mammografiye göre iyi tespit edebilmektedir. Üç boyutlu görüntüler, özel ekranlarda ayrıntılı incelendiğinden, hastaların ekçekimlere tekrar geri çağrılması gerekmeyip, çekim sırasında daha az baskı kullanıldığından, normal mammografide olguların hissettiği ağrı tomosentezde olmamaktadır.


TOMOSENTEZ

Tomosentez 3 boyutlu mamografi görüntüleme ile ilgili yeni jenerasyon, yeni teknoloji bir sistem olup burada tek poz mamografi görüntülerinden ziyade düşük dozlu olarak memeden kesitler alınarak birleştirilerek 3 boyutlu imajlar oluşturulmaktadır.

Tomosentez incelemede normal veya digital mamografiden farklı olarak meme dokusunda kitleler, meme parankimi arasında gizlenmeksizin ortaya çıkarılabilir ve 3 boyutlu tekniğin getirdiği avantajlardan biri de daha az kompresyon ile daha yoğun memelerin görüntülenmesidir.

Tomosentez sırasında ardışık olarak alınan kesitler birleştirilerek digital mamografiye yakın netlikte ilave çekim yapılmaksızın zaten görüntüler elde edilebilmektedir.

Şuana kadar yapılan çalışlamalar digital, 3 boyutlu mamografi anlamına gelen tomosentez protokolünde hastaların radyolojiye lezyonlarının tekrar değerlendirilmesi amacıyla daha az geri çağrıldığını, tanının daha net konulduğunu, gözden daha az sayıda kanser kaçtığını ispatlamaktadır. İlk çıkan tomosentez ünitelerin aksine sentez görüntülerin de kullanılması ile mikrokanserlerin erken belirtisi olan küçük kireçlenmeler anlamına giren mikrokalsifikasyonların tespitin de yine tam digital mamografiye eş kalitede görüntüler sunmaktadır.

Bu protokol ile çekilen görüntülerde hastanın maruz kaldığı X ışını dozu tam alan digital mamografiye yakın olup tehlikeli sınırları aşmamaktadır.

Görüntü çekim protokolü ve renkli imaj konulu broşür elde edilmeye çalışılacak.


İlandır.

ARKADAŞINA GÖNDER
Meme kanseri taramasında ve tanısında radyolojinin yeri ve ileri radyolojik görüntüleme
* Birden fazla kişiye göndermek için, mail adresleri arasına “ ; ” koyunuz
SON DAKİKA