Hatırlarsınız... 19 Ocak cumartesi günkü, " Bu cinayeti çözmek niye çok önemli " başlıklı yazımızı şöyle bitirmiştik:
"Sadece ' adalet' açısından değil, siyasi açıdan ' emniyette olmak' için de hükümetin yapması gereken, ' hukuk devleti' kurallarını uygulamaktır. Hrant Dink cinayetinde, ' sonuna kadar gidilmesi' işte bu yüzden elzemdir. Benden söylemesi."
Bu satırların anlamı artık daha iyi ortaya çıkıyor.
***
" Kuvvacılar " adını verdiğimiz bir örgütlenme var ülkemizde.
Bunlara kısaca " çete " diyoruz ama Mahir Kaynak'ın altını çizdiği gibi bunlar düpedüz eli silahlı bir siyasi hareket .
Bunların bir ayağı devlet kurumlarında: Emniyette, jandarmada, sivil bürokraside ve hatta askeriye içinde adamları bulunuyor.
Kuvvacı çetelerin görünen yüzü ise kimi derneklerde ve medyada ortaya çıkıyor.
Üniversitelerde de uzantıları bulunuyor. ( Parti ve lider arayışı içindeler. Asıl eksikleri bunlar.)
Bu kişiler " ulusalcı-milliyetçi " adını verebileceğimiz bir ideolojiyi savundukları; " bağımsızlıktan ", " anti-emperyalizmden " filan dem vurdukları için... İlk bakışta, Türkiye'nin selametini, refahını, mutluluğunu düşündükleri imajını veriyorlar.
Halbuki asıl amaçlarını şöyle özetlemek mümkün:
- Avrupa Birliği'ne karşılar... Çünkü AB'nin gerektirdiği " şeffaflık ", " hukuk devleti ", " demokratikleşme " gibi standartlar bunların çıkarına aykırı....
- Kürt sorununun çözülmesini istemiyorlar... Çünkü bunlar saldırgan ve yayılmacı tipler. Kürt sorununu bahane ederek Kuzey Irak'ı ilhak etmek istiyorlar. Bunu yapamasalar dahi "sürekli gerginlik" işlerine geliyor.
- Hükümete karşılar... Beğensek de beğenmesek de halkın oyuyla iktidara gelmiş olan hükümeti devirmek istiyorlar. Bunun için de orduyu kışkırtıyorlar.
- Otoriter bir rejimi arzuluyorlar... Demokrasiye karşılar. İşlerin bürokratik elit tarafından yürütülmesini hedefliyorlar. Bunun için de piyasa ekonomisinin demir yumrukla yönetildiği Rusya ve Çin'den ilham alıyorlar.
***
Kuvvacı çetelerin bugüne kadar yaptıklarına baktığımızda... - Cumhuriyet gazetesini bombalamak... - Ceza Kanunu'nun 301'inci maddesini sömürmek... - Danıştay saldırısını organize etmek... - Cumhuriyet mitinglerini perde arkasından yönlendirmek... - Her fırsatta darbe çağrısı yapmak... - Türk-Kürt çatışmasını körüklemek. - Hrant Dink ve Malatya katliamlarını planlayıp yürütmek gibi eylemler görüyoruz.
Hedeflerine ulaşmak için...
- Silah ve bomba gibi saldırı araçlarını depoluyorlar... - Milliyetçi gençleri organize ediyorlar. - Lümpen kesimi kullanıyorlar. - Bazı TV kanalları, gazeteci ve akademisyenlerle birlikte kendilerine uygun ortam yaratmaya çalışıyorlar... - İnternet üzerinden ideolojik ve siyasal " sembolik " saldırılar, kampanyalar düzenliyorlar.
***
Bütün bunları yaparken... " Acaba şeriat gelir mi " diye endişe eden, " türbandan rahatsızlık duyan " çevrelerle de ittifak kurmaya, onları hareketlendirmeye çalışıyorlar.
Kuvvacı çetelerin asıl niyetini bilmeyenler, onların samimi birer Atatürkçü ve " laiklik yanlısı " olduğunu sanarak tuzağa düşüyor.
Halbuki tarihsel kökenleri, bizzat Atatürk'ün mücadele ettiği ' İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne dayanıyor. O nedenle bunlara " Yeni İttihatçı " adını veriyoruz.
Yeni İttihatçılar adam öldürüyor/öldürtüyor, bomba atıyor/attırıyor, provokasyon yapıyor, psikolojik harekât yürütüyorlar. (Farkında olmadığımız kim bilir daha ne eylemleri var!)
Çete görünümlü bu siyasi oluşumu temizlemeden Türkiye'de ileri adım atılamazdı. İnşallah sonuna kadar gidilir.