Cumhuriyet yazarı İlhan Selçuk'a gönderilen bir 'açık mektup' internette dolaşıyor. Yazarını bilmiyorum. Belli ki 'Ergenekon dostu' bazı vatandaşlar fena halde sıkışmış ve bozulmuş durumda.
Önce açık mektubu okuyalım.
Sonra hakkında konuşuruz:
"Sayın İlhan Selçuk, 17 Mayıs 2009 Tarihinden itibaren Cumhuriyet Mitinglerinin devam edeceği malumlarınızdır. (...)
14 Nisan Cumhuriyet Mitinglerinden önce 'Tehlikenin Farkında mısınız?' sloganı ile mitinglere yaptığınız katkıyı, hatta önderliği unutmuş değiliz. (...)
Buna karşı gazetenizin ve sizlerin büyük bedeller ödediğini de biliyoruz. Görevinizi yarıda bırakmayacağınızı da biliyoruz.
Ancak anlayamadığımız bir husus var.
17 Mayıs 2009 tarihinde başlayacak mitinglerin duyurusu konusunda yeterli hassasiyeti Cumhuriyet Gazetesi'nin göstermediğine inanıyoruz.
Paralı bazı ilanların dışında mitinglere yaklaşımın, önceki mitinglerde olduğundan çok alt düzeyde olduğunu görmekten üzülüyoruz.
Bu duruma müdahale edeceğinize, karanlığa karşı mücadelenin kaldığı yerden devam etmesine vereceğiniz desteğe şimdiden teşekkürleri bir borç biliriz."
***
Bu metni kaleme alanlar boşuna hevesleniyor.
2007'de, perde arkasındaki büyük tezgâhın farkında olmayan kitleleri, 'irtica ile mücadele ediyoruz' yalanıyla miting alanlarına topladılar.
Ancak şimdi durum farklı:
Atatürkçü Düşünce Derneği'nin önümüzdeki pazar Ankara'da düzenleyeceği miting, artık 'Ergenekonculara destek' gösterisinden öteye gitmiyor.
2007'deki mitinglere şevkle katılan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ve Emekli Subaylar Derneği işin içinde olmadıklarını açıkladı.
Çünkü bu kez mitinge katılanların 'Ergenekon dostu oldukları' tescillenecek.
Artık kimsenin 'Ben bunların darbe yapmak için miting düzenlediğini bilmiyordum' deme hakkı kalmadı.
***
Yine de yukarıdaki mektupta olduğu gibi büyük resmi göremeyenler var.
Mektubu yazan İlhan Selçuk'un ve Cumhuriyet'in desteğini beklemesin. Birkaç haber ve yazı çıkar; o kadar.
Dikkat ederseniz, Ergenekon davasına dahil edilenler (ifade verenler, gözaltından ya da tutuklandıktan sonra serbest bırakılanlar) kısa bir süre içinde yaygarayı kesiyor.
Çünkü çevrilen dolapların yargı tarafından izlendiğini anlayınca, 'Eyvah, pabuç pahalı' deyip normal işlerine dönüyorlar.
Bunun en güzel örneği, Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün'dür. Medyada atıp tutmadığı gün yoktu. Şimdi sesi soluğu kesildi.
İlhan Selçuk ve Cumhuriyet'in de durumu çok farklı değil. Malum hedefe ulaşamayacaklarını anladılar. Deşifre oldular. Şimdi 'zararın neresinden dönsek kardır' deyip Mustafa Balbay'ı kurtarmaya çalışıyorlar.
