Türkiye'nin en iyi haber sitesi
EMRE AKÖZ

Ersun Yanal?

Amiyane tabirle Fenerbahçelilerin cumartesi gecesinin ve pazar gününün içine etmek elbette Ersun Yanal'ın isteyeceği son şeydi. Ama yaptı!
Aslında temel sorunu anlamıyor değiliz:
Fenerbahçe takımı, Aykut Kocaman'ın "kontrollü futbol" anlayışından, Ersun Yanal'ın "atak futbol" anlayışına geçme çabasında.
Ancak şimdilik ne birini yapıyor doğru dürüst, ne de diğerini...
Tam da böyle olduğu için...
Deplasmanda ulaşılmış 2-0'lık şahane bir skoru ne koruyabildi...
Ne de eldeki ikiyi; üçe, dörde çıkarabildi.
Geçiş sürecinin sıkıntılarını anladığımızı söyledik ama bu, teknik direktörün kör gözüne parmağım hatalarını da görmeyeceğimiz anlamına gelmez.
Başlayalım...

Emenike oldu teneke

Ersun Yanal, Emenike adlı oyuncunun varlık nedenini hiç mi anlamamış?
Önce şunu belirtelim:
Emenike, Ersun Yanal'ın futbol anlayışında yer alan bir oyuncu değil.
Çünkü Yanal futbolcularının saldırmasını, pres yapmasını, rakip takımın ceza sahası içinde ve çevresinde oynamasını arzuluyor.
Böyle bir takımın oyuncusu da esas olarak Emenike değil, mesela Fenerbahçe'nin peşinde çok koştuğu Benfica'lı Cardozo'dur...
Emenike aslında Aykut Kocaman zamanında bu takımda olmalıydı. Oyun sahanın orta kısımlarında mıgır biçimde devam ederken, defans arkasına ani kaçışlar yaparak Fenerbahçe'ye çok puan kazandırırdı. Olmadı.
Gelemedi.

Muhallebi gibi takım
Ama bir dakika:
Eğer 2-0 öne geçmişsen... Hem de bunu deplasmanda yapmışsan...
Ve takımında bir Emenike varsa... Bu durumda maçı önde bitirmek o kadar kolay ki...
Hücumdan bir, hatta iki adam çıkartıp... Onların yerine savunmaları güçlü orta saha oyuncuları aldın mı; işin kolay... Orta alanda kaptıkları topları Emenike'ye aktarırlar... O da bir koşu gidip gol pozisyonuna girer. Durum 3-0 olur, rakip yelkenleri indirir.
Ama sen ne yapıyorsun? Sow dökülürken oyunda tutuyorsun... Alper kötü oynamasına rağmen sağa sola koştururken, iyi kötü pres yaparken...
Onu alıp yerine, adeta prensliğe soyunmuş Salih'i koyuyorsun... Bitmedi: İyi gününde olmamasına rağmen, Alper gibi koşup duran, hiçbir şey yapmasa dahi rakibi rahatsız eden Kuyt'ı oyundan alıp, yerine Webo'yu sokuyorsun...
Kuyt'ı çıkartıyorsan yerine Caner'i alsana...
Madem Alper'i beğenmedin, yerine Selçuk'u koysana...
Takımı muhallebiye çevirdin.

Tahammül edemem!

En büyük, en güçlü takımlar bile yenilir... Ancak nasıl yenilir? Hoca doğru futbolu oynatır ama oyuncular o gün beceriksiz, yorgun ve formsuzdur. Rakip ise şanslıdır, belki daha hırslıdır...
Ama her şeyden önce...
Gayet bariz teknik direktör hatalarıyla yenilmek... İşte ben bunu kabul edemem.
Durum 2-0'ken biz amatörler bile ekran başında gördük Konyaspor'un akın akın gol atmaya geldiğini...
Sen nasıl görmezsin be Ersun Hoca? Sen ki Milli Takım'ı yönetmiş, yıllardır bu ligde çalışan tecrübeli bir Hocasın; nasıl görmezsin?
Yarın Kadıköy'de Arsenal maçı var.
Konya'ya giderken evde unuttuğu beynini, inşallah bu kez sahaya getirir Ersun Hoca...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA