Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ENGİN ARDIÇ

Halkın anlayacağı şekilde

Gençliğimde Yankı dergisi okurdum, bürokrasinin sözcüsü, postalcı basının ağababasıydı... Buram buram Ankara'nın kalorifer dumanı kokardı... İsmet Paşa'nın damadı Metin Toker'in ünlü "Akis" dergisinin mirasçısıydı (ismi de aynıydı zaten, Osmanlıca'dan Türkçe'ye bire bir tercüme.)
Kıbrıs çıkarması sıraları... 1974 yılının temmuz sonları, ağustos başı... Yankı dergisi (elbette!) genelkurmay başkanını kapak yapmış...
Haminnem merak etmiş (okuma yazması yoktu), sordu: "Bu yakışıklı adam kim?"
"Genelkurmay Başkanı Semih Sancar" dedim.
Anlamadı... "Yani?"
Düşündüm, haminneme Sancar'ı nasıl anlatabilirdim?
"Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Reisi Semih Paşa" dedim.
"Yaaa..." dedi, bu sefer anlamıştı.
Ve de torununa çok önemli bir ders vermişti: İnsanların anlamayacakları hiçbir şey yoktur, yeter ki nasıl anlatacağını bil!
Televizyonda o yorumları sekiz yıl boyunca nasıl "tutturduk" sanırsınız?
Sonra, belki kırk yıl sonra, bunun sağlamasını da yaptım.
Esnaftan bir arkadaşla sohbet ediyorduk, nasıl olduysa laf döndü dolaştı Madame Bovary'ye geldi. Arkadaş merak etti: "Aklını mı almışlar, adamı madam mı yapmışlar?"
O dükkân Galatasaray'ın büyük anfisi değil ki, nasıl anlatayım?
"Abi," dedim, "aşk romanları okuya okuya kafayı yemiş bir kız var, bunu hıyarın tekiyle evlendiriyorlar, herif doktor çıkmış ama kütük, üstelik taşrada oturuyorlar, hayat yok, konu komşu da beş para etmez, kadın bunalıma giriyor, dost tutuyor, dostuna yedirmek için bakkala çakkala borç yapıp altından da kalkamıyor, eh, kocası sığır, esnaf vicdansız, tutunacak dal bulamıyor, sonunda zehir içip intihar ediyor, herkes mal gibi bakıyor, kadıncağız pisi pisine gidiyor..."
"Güzel romanmış" dedi. "Ben de okusam..." diyecekti, diyemedi, "dizisi var mı" diye sordu.
"Filmi var" dedim. Ayrıntısına girmedim, Isabelle Huppert'i, hele o çok sevdiğim, Fransız sinemasının "çemiş rollerinin" gözde oyuncusu Jean-François Balmer'i hiç karıştırmadım. "Huppert bir ölüyor ki filmin sonunda, Bihter'in intiharı kaç para" diye de ekleseydim keşke.
Gazetemizin haberine göre, başkanlık sistemine aklı yatan, destek veren vatandaşların oranı, neyin ne olduğunu bilenler arasında yüzde 70'e çıkmış.
Demek ki halkın anlayacağı şekilde anlatılınca oluyormuş.
Demek ki halkımızın çoğunluğu aptal değilmiş.
Ve de demek ki, başkanlık sistemine aklı yatanlar arasında "Tayyipçi" olmayanlar da varmış.
Aynı ankete göre barış ve çözüm sürecine destek verenlerin oranı da genelde yüzde 66... CHP seçmeni arasında bile bu oran yüzde 45...
Ve de üç buçuk ay sonra seçim sandığı şöyle şekillenecek: AKP yüzde 50, CHP yüzde 23, MHP yüzde 13, HDP yüzde 9...
Hocaefendi'nin askerleri şimdi gitsinler, CHP'nin ister yanında dursunlar, ister önünde amuda kalksınlar, isterlerse arkasına geçip iki puan alsınlar.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA