Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ENGİN ARDIÇ

Ben önyargılı bir seçmenim

CHP'den bu memlekete bir hayır geleceğine inanmıyorum.
Oyumu da asla ve kat'a CHP'ye vermem.
Komünist Partisi'ne veririm de ona vermem.
Şimdi CHP "önyargılı seçmeni ikna operasyonu" yapacakmış...
Yani kendilerini tanıtacaklar, bizi ikna edecekler ve oy isteyecekler.
Acaba bunu nasıl başaracaklar?
"Millet aç, aç" zevzekliğini ancak kazmalara ve belli bir gazetenin emekli okurlarına yedirirler...
"Kanaat önderleri ve hemşeri dernekleriyle irtibat" kuracaklarmış...
Benim kanat önderim yok. Kendime "influencer" denilen zırtapoz oğlanlardan tutacak da değilim.
Hiçbir hemşeri kuruluşuyla da irtibatım yok, çünkü İstanbullu'yum.
Beni kafakola almak için kapıma dayanacak hiçbir parti militanını da kapımdan içeri sokacak değilim.
Haydi koçlar, size karşı önyargılıyım, buyurun ikna edin beni.
Ne diyeceksiniz, merak ederim.

***

FAZIL SAY GİZLİ GALATASARAYLI MI?

Fazıl Say'ın piyano çaldığını herkes bilir de ne çaldığını pek kimse bilmez.
Çünkü yaptığı müzik, halkımızın iki metre üstünden geçer, teğet bile değil.
Bunun gibi, Orhan Pamuk'un da roman yazdığını herkes bilir ama az kişi okur. Bunun nedenleri farklıdır.
Fazıl Say'ın hasta Fenerli olduğunu, haa bakınız onu herkes bilir.
Fenerli futbolculara bazı tavsiyelerde bulunmuş...
Fenerli oyuncuların sabahları Bach dinlemeleri gerekirmiş...
Akşamları da Miles Davis.
Çocuklar heyecanlanmaları, gerilmeleri gereken yerde büsbütün hüzün duyacaklar.
Örneğin Davis'in "yalnızlığı" pek güzel anlattığı o enfes "Darağacına Asansör" filmindeki o müthiş trompetini duyunca "Batsın bu dünya, olsun Cimbom şampiyon, bize ne" diyecekler...
Ama "Sketches of Spain" albümünü dinlerlerse belki Real Madrid'i çözerler ve yenerler.
"Nazım okusunlar" da demiş.
İyi, belki bazı şeyleri sorgulamaya başlarlar.
Örneğin, statlarına niçin faşist dışişleri bakanı ve başbakan Şükrü Saracoğlu'nun adının verildiğini merak ederler...
Almanya'da bir "Von Ribbentrop stadyumu" var mıdır, diye sorarlar.
Say, çocuklar "Monet resimleri öğrensinler" de diyor.
Eh bu da belki sahanın çeşitli köşelerindeki yeşil tonlarına dikkat etmelerini, sahanın nerede iyi, nerede bozuk olduğunu anlamalarını sağlayacaktır.
Öyle böyle derken Fazıl Say takımı iki seksen yatıracak...
Mustafa Denizli de bir tarihte takımını tiyatroya götürmüştü, Eugene Ionesco'nun "Gergedan" oyununa.
Bunun takımın oynadığı futbola ne gibi bir fayda sağladığı anlaşılamamıştı.

***

Yahu bu memleket, kitap okuduğu için Metin Kurt'un futbol hayatını söndürmüş bir memlekettir.
Hele rahmetli "sendikalaşma" falan gibi işlere kalkışınca...
Yaşatmadılar.
O da Nazım okurdu.
Bunun ayıbı da Galatasaray'a yetsin...

Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA