Hastaneleri gezip, "iyi-kötü" detayları sergileyişimizi olumlu karşılamış okurlar. Günde en az 15-20 destek telefonu, çok sayıda da mail alıyorum. Bunlardan birini sizinle paylaşmak istiyorum. Önemli bir hastanemizle ilgili o çarpıcı telefon görüşmemiz aynen şöyle:
Adı üstünde
- Savaş Abi sensin değil mi?
- Benim buyurun.
- Sesini benzetemedim de. Sensin di mi abi?
- Kurban olayım söyle de yorma beni.
- SSK'yı diyeceğim.
- Hangi SSK'yı?
- Okmeydanı SSK'yı.
- Ne olmuş ona?
- Git gözlerinle gör. Yoğun bakıma çık bak
- Nasıl çıkayım? Adı üstünde yoğun bakım.
Doktor pabucu uzaydan mı?
- Abi dinle o zaman. Bu yoğun bakımda yakınımız varsa, "Gel biraz omzuna masaj yap, ayaklarını ov" filan diye alıyorlar içeri bizi.
- Evet!
- Girerken galoş giyiyorsun. Mecburi tutuyorlar.
- Yoğun bakım orası normaldir.
- Peki doktorların, asistanların ayakkabıları uzaydan mı geliyor?
- O ne demek?
- Hocalar her sabah vizit yapıyor. Arkalarında bir alay asistan. Ne galoş ne bir şey. Onlar da sokaktan yürüyüp gelmiyorlar mı?
- Doğruysa çok ciddi bir durum.
- Bitmedi. Bir de hemşire olayı var.
- Ne olayı?
- Yoğun bakımın tam karşısı tuvalet. Güya ayaklarında galoş var. Ama patara kütere galoşlarla helaya girip çıkıyor hemşireler.
- Gerçek mi, abartıyor musun?
- Allah bir hakkı için doğru söylüyorum. 1 hafta içinde hastanı yoğun bakımdan çıkardın çıkardın. İş uzayınca enfeksiyon kapıyor mutlaka abi. Menenjit olanlar bile var.