Bahreyn'in 38 derece sıcağından, güzelim havuzundan, plajından kalk gel, gün daha bitmeden yukarılardan talimatı al, Edirne'ye, sele boğulmuş serhat iline doğru fırla.
Kurur mu dersiniz?
Nasıl bir yaman soğuk olacağı yolda camları meneviş yapan buhardan, kar atıştırmalarından belli. Yine de umutluyum, belki ben gidene kadar kurur, fazla kalmaz dönerim.
Pazar yoluna gel
Gittim ki ne göreyim, Venedik şehri bu görünen Edirne'nin küçük bir semti gibi kalır. Tek fark Venedik'te gondollar, burada şişme lastik botlar, Zodyak'lar.
"Karaağaç yolu üzerine gel" diyor erken giden arkadaşlar. "Pazar yerinin oraya geldiğinde canlı yayın arabalarını, meraklı kalabalığı, askeri araçları görürsün, inersin, bizim yerimizi bellersin."
Her bir şey suda
Dediklerini yaptım ve daha fazla şaşırdım. Çünkü ortada görülen bir kara parçası kalmamış. Yahu ben buraya daha 2 ay evveli gelmiştim. Bu Tunca, Meriç köprülerinden geçmiştim. Etrafta gayetle güzel evler, bahçeler, çiftlikler ve türlü çeşit fıskiyeli meyhaneler vardı. Hiçbiri kalmamış, hepsi suya gömülmüş.
Sonra ilk tarassut bitiyor, haber toplama faslım başlıyor. Az ötede...
Askerden Allah razı ola!..
Vatandaşı dar gününde yalnız bırakmayan aslan askerlerimizden bir onbaşı geliyor yanıma.
- Abi hem diğer görevliler hem de biz sabahtan beri yüzlerce kişi kurtardık. Daha da var. Karanlık çökünce bile git deseler yine gideriz.
- Aferin aslan evladım. Çok hayır dua aldınız bir de gerçekten canlar kurtardınız.
Çevre kalabalıklaşıyor giderek. Bulgaristan'ı bana şikâyet ediyorlar.
- Savaş Bey, Bulgar yine yaptı yapacağını...
- Ne yaptı?
- Ne yapacak, kapakları açtı. Duymadınız mı?
- Vallahi ben yurtdışındaydım. Detaylardan habersizim. Yeni geldim, hemen buraya seyirttim.
- Bulgaristan baraj kapaklarını açtı. Zaten çok yağmur yağmış, Meriç'le Tunca kabarmıştı, iyice şişti nehirler, bastı şehri.
DSİ sürprizi
Sonra bir öğretmen hanım bilimsel bilgiler naklediyor.
- DSİ 11. Bölge Müdürlüğü açıkladı. Dün sabah Bulgaristan'ın Svilengrad Beldesi'ndeki ölçüm istasyonunda Meriç Nehri'nin su debisi 273 metreküp/saniye, Edirne'de Kirişhane mevkiindeki ölçüm istasyonunda ise 587 metreküp/saniye ölçülmüş.
- !!!!!!!
- Önceki gün yapılan ölçümlerde Meriç Nehri'nin debisinin 563 metreküp/saniye olduğunu anlatan DSİ yetkilileri, nehrin debisinde artış görülmesine rağmen bir taşkın ihtimalinin olmadığını bildirdi.
- Yani bu taşkın olmamış hal mi hocam?
- Biz de aynı şeyi DSİ'ye ve diğer ilgililere, yetkililere sormak istiyoruz.
- Soralım valla...
- Soralım ya. Onlara güvenip okulları açtık. Yüzlerce ufacık çocuk o su basmış okullardan zor kurtarıldı bugün, onu da soralım.
Kepçe mi denizaltı mı?
Özellikle böyle şakaya vuruyorum. Aslında olay son derece ciddi ve ağır hasar verici. Şükür ki şu ana kadar cana gelen bir şey yok . Ama herkesin morali beter bozuk. Bir de ben tuz biber ekmeyeyim, içlerini söndürmeyeyim diye, seyreltip, inceltip yazıyorum satırları.
Sürdük sulara
Bir de kepçe maceramızı anlatmadan geçmeyeyim. Benden önce olay kente varan Murat Keklikçi, Edirne muhabirimiz Murat Savaş'la buluşmuş ve bir kepçe operatörünü ayarlamışlar. Ben de gidince atladık koca alamete ve sürdük suların içine.
Isırma pozisyonu
Köprüleri geçtikten sonra öyle bir battık ki uzaktan gören iş makinesi değil denizaltı gidiyor sanır. Afet bölgesinin o kısımlarında tek insan kalmamıştı ama köpeklerin hepsi şaşkın, üşümüş, telaşlı bir dolaşmadaydı. Gidelim alalım diyoruz, ya kaçıyor ya ısırma pozisyonuna geçiyorlar.
Kırlangıç fırtınası
Esas dehşet verici olan kırlangıç çığlıkları. Yüzlerce kırlangıçtan oluşan kümeler üzerimizde kara bulut parçasına dönüşüp geziniyor, çığlıkları koro halini alınca insanın asabı bozuluyor. " İnecek yer bulamıyorlarmış ya o yüzden böyle asabileşmişlerdir" diyor kepçe sürücüsü.
İzin çıkarsa
Sonra bir yere geliyor takılıyor aracımız. Daha ileri gidemeyeceğimizi anlıyoruz. Karaağaç'a gitme işini . Orada vatandaşa ulaşma, konuşma, gerekiyorsa kurtarmaya çalışma işlemlerini yarına (bugüne) bırakıyoruz. Tabii komutandan paletli zırhlı araçlara binme izni çıkarsa.