Sevdiğim bir meslektaşımla laflıyoruz.
Yüzündeki ifade bana "yeni" geliyor. Birden soruyorum: "Kilo mu verdin?"
Sorduğum anda da kendime kızıyorum. Nasıl gereksiz bir merak, nerdeyse münasebetsizlik!
Neyse ki, iyi karşılıyor: "Evet, nereden anladın?"
"Işıltılı bir ifaden var" diye cevaplıyorum. Oysa belki âşıktır şu sıralarda, belki başarılı meslek hayatındandır.
Hem eskiden insanlar kilo verince sararıp solarlardı, şimdi nasıl oldu da zayıflamakla aydınlık bir ifadeye kavuşmak birbirine bağlandı?
O an bir kez daha anlıyorum; konu başkalarının kilosu olunca kendimizi kaybediyoruz.
***
Daily Sabah'ın editörlerinden
Gönül Taban geçen hafta kendi zayıflama hikâyesini yazdı.
(The Fat Life: It's Not a Joke.)
Öyle böyle değil. 149 kilodan 60'lara inişin hikâyesi bu. Meraklısı internetten bulup okumalı.
Taban'ın yazısında da konu dönüp dolaşıp
sözlerin nasıl derinden incitici olabileceği noktasına geliyor.
Ne ilginç! Şişmanlıktan, kilolardan, zayıflamadan söz ederken üzerimize garip bir rahatlık çöküyor.
Gayet normal sandığımız ifadelerin
gizli ya da açık aşağılamalar olduğunu fark etmek bu kadar zor mu?
Hele bazıları bunu "
görev" biliyor. Sorsanız, "
sağlığını düşünüyorum" derler.
Bu kadar "
sağlık düşünmek" de tehlikeli bir bakış açısı.
Aryan ırk mı hedefliyoruz, nedir derdimiz?
***
Gönül Taban haklı;
kilo takıntılı bir toplumuz.
Uzaktan "Batılılar şişmanlara ırkçılık yapıyor" demek kolay!
Peki sürekli arkadaşlarının karnını yoklayıp kilo kontrolü yapan, hava durumundan bahseder gibi kilo durumundan konuşan bizlerinki ne?
Üstelik sağlık ve zayıflama üzerine "
çokbilmiş" hallerimizin arkasında
gündelik hayat gerçeklerine dair cahilliklerimiz var.
"
Az yesen ne iyi olur!" tavsiyelerinden çok sıkılan kilolu bir arkadaşımın "
hayatımda bir kez bile bütün pizza yediğimi hatırlamıyorum, ne diyor bu insanlar!" diye yakındığını hatırlarım.
Bir başkası ise şöyle demişti: "
Sadece kilo verdiğimde bakış açısına girdiğim insanlar var."
Bütün bunları, bir durup düşünelim diye yazdım.
Sırf sağlık için önemlidir, gereklidir, şudur budur diye bu kadar
hoyratlığı görmezden mi geleceğiz?