Belki başlangıçta iyi bir laf, anlamlı bir dikkatti...
Ama artık ne zaman birinden işitsem, tüylerim diken diken oluyor.
Hani herkesin ağzına sakız olan "sınırlarını bilmek" deyiminden söz ediyorum...
Artık kimse sınırlarını bilmiyor ama çevreye sürekli "sınır" (had) bildiriyor...
Zeynep'in (Merdan) güzel ifadesiyle nasıl "çelimsiz bir kibir" bu!
Nasıl steril ve bireyci bir kabalık!
***
Şimdi kabul edelim ki...***
Ülke insanını resmeden madalyonun öteki yüzünde ise...***
Geçen hafta sosyal medyada bir video dönüp duruyordu, görmüşsünüzdür...***
Bunlar nasıl havalar yahu!
Çok kararlıysan, azıcık nazik bir dille "yapamam" mesajı ver, bitsin, niye uzatıyorsun?
Her şeyi "fayda"ya bağlayan kafa yapısı, bu derme çatma şirket pozisyonlarına acayip değerler atfetmek, kendi değerini bu hâllerle belirlemek neyin nesidir?
Bu kadar incelikten yoksun biçimde çizilmiş sözde "sınırlar"ın gerçek "benlik" kavrayışıyla ne ilgisi var?
***
NOT DEFTERİ
İleriye atılan anlar, akan anlar... İnsanlar halen hayatta olduklarını kendilerine sürekli hatırlatmak zorundalar... (DON DELILLO / Sessizlik)