Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

İktidardan daha hızlı yıpranan muhalefet olur mu?

Siyaset, gazeteci yazar olarak benim için tribünden izlediğim bir faaliyet alanı. Çok uzun yıllardır siyaseti izliyorum. Piyango bileti almadan ikramiyenin bana çıkmasını bekleyenlerden değilim. Ne bir partiye üye oldum, ne de milletvekilliğine adaylığımı koydum.
Yani bir iktidar gittiği zaman, onların yerine gelecek yeni kadrolar arasında olmak gibi bir beklentim yok. Siyasette de, kamuda da görev almam için teklifler yapıldı bana. Ama hep "Hayır" dedim. Özerk, özgür, bağlantısız ve bağımsız bir gazeteci olmak, benim için çok değerli bir statü.
Çok gençken ideolojik tutkularıma göre, sonra da kendimce gerçekçi bulduğum gözlemlerime dayanarak bazı siyasetçilere destek verdim, bazılarını eleştirdim. Gelişmiş dünyanın bugün yaşadığı ve sahip olduğu uygarlık düzeyine ait araçları ve kurumları Türkiye için lüks bulanları ve dünyayı yarım yüzyıl geriden izleyenleri pek onaylamadım.
Türkiye insanına güveniyorum. Önündeki engeller kaldırıldığı zaman bu insan her şeyi başarabiliyor. Her alanda dünya ile rekabete girebiliyor. Kimliğini, kişiliğini ve kültürünü koruyarak, dünyanın her ortamı ile uyum ve iletişim kurabiliyor.
Ben de onlardan biriyim. Benim de oyum ve verdiğim destek, siyasetçilerin gösterdiği başarıya göre değişiyor. Ben de bir seçimde birinci yaptığım partiyi, ertesi seçimde barajın altına itebilirim. Kamplaşmaların ve siyasi kavgaların "Gürültücü azınlık"a ait olması gerektiğini düşünüyorum. "Sessiz Çoğunluk" üyesi olarak beklentim, ülkenin gelişmiş dünya ile kaynaşması, Türkiye'nin istikrar içinde kalkınması, "Refah", "Adalet", "Özgürlük" ve "Güvenlik" kavramlarının eşdeğerli biçimde Türk siyasi düşüncesine egemen olmasıdır.
Çoğulcu demokrasiyi koruduğumuz sürece hiçbir siyasi partinin sonsuza kadar iktidarda kalamayacağını, hem dünya tarihinde, hem de bizim tarihimizde gördüm. Ayrıca dünyanın her ülkesinde bir iktidarın bulunduğunu ama sadece demokrasilerde muhalefetin de bulunduğunu bilenlerdenim.
Şu anda iktidarda bulunan AK Parti'nin ve Başbakan Erdoğan'ın, benim siyasi görüşlerimle ve dünya görüşümle uyuşmayan yanları çok fazla. Ancak bütçe disiplinine uymalarını, enflasyonla mücadelede başarı kazanmalarını, çalışkanlıkları ve Avrupa Birliği yolunda gösterdikleri çabaları da, hem beğeniyorum, hem destekliyorum.
AK Parti'ye karşı bir alternatif siyasi partinin güçlenmesini istiyorum. Çünkü işsizlik, sosyal adaletsizlik, bürokratik oligarşi, hukuksuzluk gibi sorunlar, varlıklarını sürdürmekte.
Bana göre bir muhalefet partisinin güçlenmesi, mevcut iktidarın "Her yaptığı"na yanlış denilerek mümkün olamaz.. Örneğin bir parti "AB yolunda ben daha büyük adımlar" atacağım diyerek, AK Parti'yi bu alanda yetersiz bulsa, daha güçlenir. Örneğin bir muhalefet partisi "Türkiye her akılcı ve çağdaş adımı ille de dış konjonktürün baskısı ile mi atmalı? Heybeliada Ruhban Okulu'nu AB'nin bastırmasını beklemeden açamaz mısınız" dese, Kıbrıs'ı AB üyeliği yolunda engel olmaktan çıkartacak yolu önerse, bence bu iktidara ciddi alternatif olur.
Çünkü çiftçinin de, esnafın da, gençlerin de sayısız çözüm bekleyen sorunları var. Yani gelecek seçimde AK Parti küçültülebilir.
Üzülüyorum. Çünkü "Ana Muhalefet" olan CHP, ne yazık ki "Baba Muhalefet" rolünü tercih ederek iktidardan daha fazla yıpranıyor. "Sessiz Çoğunluk"un sesi olmak yerine "Gürültücü Azınlık" rolünden hoşlanıyor.
Neyse... Bugünlük bu kadar dertleşme yeter.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA