Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Kayıp yılların küllerini kime gönderelim ki?

Mitolojideki kendini yakan ve küllerinden yeniden doğan efsanevi kuş "Phoenix "in öyküsünü Atatürk Havalimanı yangını ile yine hatırlamak durumundayız.
Haberlerden okumuşsunuzdur.
Havalimanındaki kargo terminali yangınında Amerikan Express'in Türkiye'den nakit para transferini gerçekleştiren Erktrans'ın, İngiliz Sigorta şirketi " Lloyd's of London "a gönderilmek üzere kargo şirketine teslim ettiği 15 milyon doların da kül olduğu iddia ediliyor. Şimdi İngiltere'den gelecek sigorta ekspertizlerinin, yanan dolarların küllerini bulmaları için bekleniyormuş. Çünkü şirket, sigorta aracılığıyla muhtemel kayıp dolarlarını geri alamazsa bile, Federal Reserve Board'a (FED) başvurduğunda dolarlarını yenileyebilecekmiş...
Bu haber doğru olmayabilir. Ancak özünde doğruluk var. Çünkü yakın geçmişte benzeri bir durum Ankara'da yanan Modern Çarşı'da yaşanmış. 2003'teki yangında çarşı esnafından Atilla İmirlioğlu, yangında hasar gören ve bankaların kabul etmediği 3 bin 400 dolarını paketleyip, ABD'nin merkez bankası "FED "e göndermiş ve parası gıcır gıcır banknotlar halinde kendisine iade edilmiş...
Yani 15 milyon doların da kendi küllerinden yeniden doğması bekleniyor şu sırada.

KUŞ
MİSALİ
Hatırlarsınız 1991 seçimleri sonunda bir kez daha iktidara gelen Süleyman Demirel için de bazıları "Kendi küllerinden doğan kuş" benzetmesini yaparlardı. Bazı tarihçiler de Osmanlı'nın küllerinden doğan Türkiye Cumhuriyeti'nin öyküsünü Phoenix'inkine benzetmezler mi?
Kendi küllerinden yeniden doğan Phoenix, çevrecilere göre "Geri dönüşüm "ün, maneviyatçılara göre de "Ölümsüzlük "ün simgesidir.
Biz de bugün Phoenix'i "Pişmanlıklar "ın simgesi olarak kullansak hata mı yapmış oluruz? Çünkü yanmaktan bir şeyler beklemek, edebiyatımıza bile yerleşmiştir. Örneğin Nazım Hikmet "Ben yanmasam,/ Sen yanmasan,/ Biz yanmasak,/ Nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa" demez mi şiirinde...
Acaba bizim geçmiş yıllarımızı kavgalarıyla, uzlaşmasızlıklarıyla ve çözümsüzlükleri ile yakıp ziyan edenler ve bunların küllerini bitmez tükenmez "Kayıp Yıllarımız " stokuna atanlar, bu külleri de FED'e gönderebilseler karşılığında neler almazdık ki?
Bugün hasta yatağında doğum gününü kutladığımız Bülent Ecevit, 1974'teki Kıbrıs Zaferini bir "Seçim Zaferi" ne dönüştürmek için istifa etmek yerine, Kıbrıs'a kalıcı ve adil bir çözüm için çaba harcasaydı, ne 1970'leri yakıp kül eden siyasi ve ekonomik kriz, ne diplomatik izolasyonumuz, ne de bunları izleyen 12 Eylül 1980 askeri müdahalesi olurdu. Bugün Türkiye de Yunanistan'la birlikte "Avrupa Birliği Üyesi " statüsünde bulunurdu.
1991'de yeniden Başbakan olan Süleyman Demirel, 12 Eylül'ün rövanşını aldığını zannederek Cumhurbaşkanı Özal'ı yok saymaya çalışmasaydı ve geçmişte olduğu gibi Özal-Demirel işbirliğinden doğacak sinerji Türk ekonomisine yansıyabilseydi, ne 1994 ekonomik krizi, ne 28 Şubat 1997 post-modern askeri darbesi, ne de bunu izleyen ekonomik ve siyasi bunalımlar olurdu.

KAYIP
YILLAR
"Güneydoğu Sorunu" içindeki "Kürt Realitesi "ni 1990'lara kadar yok sayıp, bu sorunu sadece "Bölücü Terör "e endeksleyerek de geçen yılları çözümsüzlüğün ateşine atmadık mı?
Bugün hala "Eğitim Sorunu "nu da türbana endeksleyerek ve YÖK'ü devletin bir erki gibi görerek, orta eğitimi "Dershaneler Açmazı" na terk etmiyor muyuz?
Cumhurbaşkanı Sezer bir telefon mesafesindeki Başbakan Erdoğan ile "Danışma ve uyarma" mekanizması oluşturmak yerine sadece vetosunu kullanarak, hem ekonomideki hem de siyasetteki gerginliklerin tırmanmasına katkıda bulunmuyor mu? Örneğin Ulaştırma Bakanlığı'na Müsteşar olabilecek bir kişi neden TRT Genel Müdürü olamaz? Kuruluşundan bu yana TRT, 11 ay süre ile hiç başsız kaldı mı geçmişte? Susurluk'tan Kayıp Silahlar'a, Şemdinli'ye ve son olarak da Danıştay Saldırısı'na uzanan olaylar ve kuşkulu ilişkiler dizisini "Acaba ne oluyor" diye tribünden izlemek yerine çözebilseydik, siyasi ve idari yaşamımız daha sağlıklı olmaz mıydı? Ziyan edip yaktığımız yıllarımızın küllerini kime gönderip, karşılığında yok edilmiş ümitlerimizin, boşa harcanmış emeklerimizin ve kayıp kuşaklarımızın karşılığını alabiliriz ki?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA