İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah'ın korsan yayıncılara karşı açtığı mücadele, beyinlerini ve yüreklerini yazıya, müziğe, sinemaya dökenlerin haklarını savunmayı amaçlıyor.
Bu mücadeleye en fazla destek vermesi gerekenler, tabii ki üretken beyinlerin sahipleri.
Yavaş yavaş bu desteğin artmakta olduğunu görmekteyiz.
Son olarak İstanbul'un yedi ilçesindeki baskınlarda ele geçen 1 milyon dolayındaki korsan kitap Emniyet'in bahçesinde sergilenirken, Elif Şafak ve Tuna Kiremitçi de oradaydılar.
Korsan yayıncılık çağdaş teknolojinin kötü yan sonuçlarından biri...
Acaba "Gütenberg Öncesi" dönemde yazarlar eserlerinin karşılığını tam olarak alabiliyorlar mıydı?
Bu konuda Cambridge üniversitesi profesörlerinden Mary Beard'ün, antik Roma'daki telif hakları konusunu işleyen bir incelemesi yayınlanmıştı geçenlerde The New York Times'da.
Buna göre antik Roma'da Virgil, Horace, Ovidius gibi popüler yazarlardan çok, onların eserlerini hattatlara ve yazması olan esirlere kopyalattırıp, satanlar para kazanırmış.
Papirüslerin üzerine yazılan bu kitapların çoğaltılmasında sayısız hatalar olurmuş.
Roma'nın "Vicus Sandalarius"unda yani "Ayakkabıcılar Sokağı"nda bu kitapçılar en fazlaymış. Bunlarda bazen kitabın orijinaline de rastlanırmış. Mesela Virgil'in kendi el yazması olan papirüse servet denilecek paralar ödeyenler çıkarmış.
Bu durumda yazarların geçinebilmeleri iki ana kaynağa bağlı olurmuş.
Ya eserleri Roma imparatoru tarafından ödüllendirilirmiş. Ya da bir zengin veya bir kamu görevlisi onları himayesine alıp, bakar ve beslermiş.
Matbaa öncesi bizim dünyamız da herhalde böyleydi.
Hattatların çoğalttığı kitapları yazanlar da ihsanlarla ve bağışlarla hayatlarını sürdürmezler miydi?