Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

"Seçim sandığı"nın alternatifi "cephane sandığı" mıdır?

Demokratik ülkelerde tüm siyasi anlaşmazlıklar "seçim sandığı"ndan çıkacak sonuca göre karara bağlanır.
Son olarak Mısır'da gördüğümüz gibi bazı ülkelerde de "cephane sandığı" siyasi kararları belirler.
Seçim sandığında herkes eşittir.
İsterseniz dünyanın en zengin adamı olun, isterseniz kendinizin Hz. Süleyman gibi ateşe, rüzgâra hükmettiğinizi düşünün. Sizin oyunuzla, en yoksul, en güçsüz insanın oyu da eşit değerdedir.
Bu yüzden kendilerini kendi halklarının insanlarından daha üstün, daha eğitimli ya da daha seçkin olarak görenler, seçim sandığına değil cephane sandığına oynarlar.
Cuntacı, darbe tahrikçisi, provokatör falan olurlar.
Bu ayıplı davranışlarını meşrulaştırmak için de dünyanın her ülkesinde gerekçeler üretirler.

Gerekçe üretimi

Türkiye'deki sandık düşmanları vatanın kurtarıcısı, Cumhuriyet'in kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ü darbeciliklerine gerekçe kılmak için "Kemalizm"i icat edip, donuk bir ideoloji içine yerleştirmişlerdir.
Dünyanın her ülkesinde bir Atatürk olmadığı için, başka ülkelerin sandık düşmanları da çeşitli tehdit ve tehlikeler üreterek, cephane sandıklarını seçim sandıklarının yerine ikame etmişlerdir.
Seçim sandığındaki eşitliği kabul etmeyenler, dünyanın her ülkesinde aynı yöntemlerle demokrasiyi sabote etmeye çalışırlar. Bu süreçte gerçekler çarpıtılır, seçilmiş liderlere dönük karalama ve yıpratma kampanyaları başlatılır.

Çıkar hesapları
Mesela İran'da petrolleri millileştiren ve halkının yoksulluğuna çözüm arayan İran'ın liberal- demokrat eğilimli Başbakanı Muhammed Musaddık hakkında "O bir komünist ajandır" kampanyası açılmış ve 1953'te CIA ile İngiliz MI5'in ortak operasyonu sonucu bir darbeyle devrilmiştir.
Örneğin siyasete ilgi duymayan kitlelerin tencere tava çalarak sokağa dökülmeleri, ilk kez 1973'te CIA tarafından icat edilmiş ve Şili'de Allende'yi deviren Pinochet darbesinin ateşleyicisi olmuştur.
Cephane sandığına güvenenlerin darbe gerekçeleri farklı olsa da, sonunda bu darbeleri fonlayanlar beklediklerini elde etmişlerdir.
İran petrolleri İngiliz ve Amerikan şirketlerine geri verilmiş, Şili darbesi ertesinde ülkenin bakır ağırlıklı maden zenginliği yeniden Amerikan şirketlerinin olmuştu. Mısır'da darbenin gerekçesi İslam'ın tırmanmasıydı ama sonuçta bu darbe ile yeniden İsrail çizgisine girildi ve Gazze'ye giden yollar kapatıldı.

Seçim sandığı teferruat mı?

Gelişmiş ve demokrasiyi özümsemiş toplumlarda kimse "Seçim sandığı teferruattır" diyemez.
Herkes ne istediğini ve ne düşündüğünü kamuoyuna açıkça söyler.
Seçilmiş yönetimler kıyasıya eleştirilir. O ülkelerde de halkın çoğunluğunu küçümseyen, ırkçı siyaset izleyen, yabancı düşmanlığı yapan ve kendilerini seçkinler olarak görenler vardır.
Ama seçilmişlerin seçim sandığı beklenmeden cephane sandığı kullanılarak değiştirilmesini kimse aklına getirmez. Böyle bir şeyi düşünmek bile pek mümkün değildir.
O ülkeler için cephane sandığı, ancak dış ülkelerdeki çıkarları söz konusu olduğunda, bu ülkeler için alternatif olabilecek siyaset aracıdır.

Demokrasiyi içselleştirmek
Çoğulcu ve özgürlükçü demokrasiyi bir hayat tarzı olarak benimsemiş Türkiye'nin Mısır'daki darbeye tepki göstermesi ile kıvanç duymalıyız. Bizim Mısır darbesine gösterdiğimiz tepki, Türkiye'nin demokrasiyi çıkarlarına değil bir ilkeye bağlı olarak değerlendirdiğini kanıtlıyor.
Bu tutum Türkiye'nin demokrasiyi içselleştirme yolundaki önemli adımlarından biri olarak siyaset tarihine geçecektir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA