Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

"Liberal sosyalistlik" veya "presidential parlamentarizm"

Bir yakınım Amerika'da uzun yıllar çalışıp hatırı sayılır bir birikime sahip olduktan sonra, Türkiye'ye döndü. İstanbul'da babasından kalan oldukça eski eve yerleşti...
Evin kapısından her girdiğinde bu eski ve gıcırdayan kapıyı yenilemek gerektiğini düşünüyordu... Sonunda usta bir marangoza yeni bir kapının siparişini verdi... Marangoz öyle güzel ve görkemli bir kapı yaptı ki, bu yeni kapı evin köhne görüntüsüne ters düşüyordu. Ve sonunda kapıya uyumlu olsun diye ev tümden onarıma sokuldu...
Bizim daha iyi, daha demokratik, daha çağdaş ve daha işlevsel anayasa arayışlarımız da, kapıya uyarlı bir ev yapmaya biraz benzemiyor mu?

Vesayetçilerin bilinçsizliği
Vesayetçi demokratik sistemin son dönemdeki bir yansıması da Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanı seçilmesini engellemek için, siyasetin ve yargının kaosa dönük işbirliği yapmalarıydı. Anayasa Mahkemesi de Hürriyet'teki "Kaosa kalkan eller" manşetini benimsemiş ve 357 oyun cumhurbaşkanı seçmeye yetmeyeceğine karar vermişti.
Ama bu vesayetçiler fazla bilinçli olmadıkları için, olayın nihai çözümümü "Halk"a aktardıklarının da farkında değildiler. 2007 Temmuz genel seçimi sonrasında hem Gül TBMM'de 337 oyla Cumhurbaşkanı seçildi, hem de bu engellemeye tepki olarak Cumhurbaşkanını halkın seçmesini öngören 2007 Ekimindeki Anayasa değişikliği yapıldı...

Zaten yamalı bohça
Değişikliklerle zaten yamalı bir bohçaya benzeyen 1982 Anayasasında şimdi hem halkın seçtiği bir Cumhurbaşkanı ve dolayısıyla "Başkanlık Sistemi"ne eğilim var, hem de eski anayasal yapının oluşturduğu "Başbakanlık sistemi" yürürlükte.
Bu durumda ne yapacağız? Anayasayı değiştirip Cumhurbaşkanını TBMM'nin seçtiği eski sisteme dönmek belli ki siyaseten mümkün değil... Neticede bugün halkın oyları ile seçilmiş olan Tayyip Erdoğan ülkenin Cumhurbaşkanı.

Faydacılık zamanı
Bu durumda yeni kapıya, uyarlı ev yapmaya benzeyen durumla da karşı karşıya değil miyiz? Yani halkın seçtiği bir Cumhurbaşkanı bulunan yapıya parlamenter sistemimizi uyarlı kılacak yeni bir Anayasa yapmak, artık kaçınılmaz bir zorunluluktur... Bu yeni yapı "Başkanlık" mı yoksa "Yarı Başkanlık" mı olacak, bunu ileride göreceğiz. Kısacası durmadan "İzm"lerin tartışıldığı düşünce dünyamızda şimdi "Pragmatizm"in, yani çözüme dönük faydacılığın da devreye girmesinin zamanıdır.

Liberal sosyalistlik
Arkadaşım Ahmet Pekin, Cumhurbaşkanı Demirel'in 1995'teki Çin ziyaretinden kalan bir anısını aktardı bana... Şanghay'daki gökdelenleri Demirel'e gösteren Çinli komünist siyasetçi "Bu gökdelenlere yabancı sermaye şirketleri talip" demiş. Demirel "Ama sizde mülkiyet hakkı bile yok" deyince Çinli gülmüş ve "Biz liberal sosyalistiz" demiş.
Kıssadan hisse... Yeni anayasal yapının adı "Presidential Parlamentarizm" olamaz mı?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA