Grup elemelerinde Belçika'yı yendik. Zor oldu, ama sorun kolayın zora sokulmasıydı.
İki takımın yetenek düzeyini değerlendirdiğimizde, iki gömlek altımızda kalırlar. Ama oyun anlayışı ve taktik disipline baktığımızda ise, iki gömlek üstümüzdeler.
Bunu açıklamak kolay değil. İş oyun zekasına takılıp, kalıyor. Onlar ne zaman hamle yapacaklarını, hangi pozisyonda nereye koşmaları gerektiğini bilerek sahaya çıkıyorlar. Biz ise, maç sırasında içgüdülerimiz ne derse, o'nu yapıyoruz. Emre Belözoğlu'nun dediği gibi duygusallığımız ile aradaki farkı tekrar kapatıyoruz.
Bu sorunu çözeceğimiz nokta eğitim. Aileden başlayıp, kulüp altyapılarında geçirilen süreç oyuncuyu olgunlaştırıyor. Hiddink'in dediği gibi 22 yaşındakine "genç" demiyor Avrupalı. Bize katı gibi gelse de, onlar kaderi önlerine koyarken, biz 18 yaşına gelmiş çocuğumuzu kendi ayakları üstünde duracak, doğru kararları vermesi için analiz yapacak seviyeye getiremiyoruz.
Bu yüzden lejyonerlerimizin önü açık, bu yüzden Avrupa'ya gidemeyen pasaportuna suç atıyor.