Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERSİN RAMOĞLU (GÜNEY)

Keşke dememek için

Divane aşik gibi dolaşirum yollarda
Kız senin sebebune yar senun sebebune
Kaldım İstanbullarda, kaldım istanbul..

***

Al şalum yeşil şalum dünyayı dolaşalum
Sen yağmur ol ben bulut,
Sen yağmur ol ben bulut.
Orada buluşalum orada…
Duygu yüklü memleketimin türküsüdür bu...
Anam bunu her dinlediğinde rahmetli anasına ağlardı.
Ben de öyle oldum.
***

Bugün Anneler Günü'ymüş…
Bir gün nedir ki?
Bana yetmez…
Her gün Anneler Günü olmalı…
Senede bir gün…
Olur mu öyle şey!
Yetmez arkadaş.
Bir gün yetmez…
Mesela ben her gün anamı öper koklar, nazlardım…
'Oy benum tatli Fistuğum' dediğimde güller açardı yüzünde.
Senede bir gün bizi kesmez arkadaş…
Bizim için her gün analar günüdür…
***

Yılda bir gün mü ayrılır o tatlı analarımıza?..
Kıymetlilerimize…
Vicdansızlık bu.
Haksızlık hatta.
Gördüğüm herkese "Keşke dememek için annelerinizin kıymetini yaşadıklarında bilin" derim.
Onları sevin.
Sakın incitmeyin.
Onların sizden istedikleri, sizin için yaptıkları fedakarlıkların milyonda biri bile değil.
Sadece sevgi ve güleryüz.
İnanın öyledir.
Onları sevgiyle kucaklayın yeter.
Ana yüreği bir başkadır.
Karşılıksız sever…
Hep sever, sever, sever…
Ölünceye kadar sever…
Kaç yaşında olursanız olun ananın sevgisi hiç bitmez…
***

Anam da bizi öyle severdi…
Biz dört kardeşiz…
Dördümüzü başka severdi.
Toz kondurmazdı hiç…
Yaz kış demeden çalışırdı.
Ahırda sarı kızı bizim için beslerdi.
Otunu bile kendi keserdi…
İki büklüm olurdu çayırda.
Alnı boncuk boncuk terlerdi.
Üzerine güneş doğmazdı anamın.
Ondan öğrenmişim erken kalkmayı…
Erken kalkar, kuzineyi yakar, çayı demler, sofrayı kurardı…
Sonra ahırdaki ineklerine koşardı.
***

Onunla birlikte ben de kalkardım.
Sobanın çatırdayarak yanışını, karanlık mutfağı, kuzinenin deliklerinden sızan ışığın duvardaki dansını keyifle seyrederdim.
Fırında ısınan sıcak mısır ekmeğinin içine biraz peynir, biraz tereyağı katardı…
Yanında da peynir muhlaması olurdu mutlaka.
Çayla öyle güzel yenirdi ki…
***

Bu onsuz geçen 11 yıl…
Bir 7 Temmuz günü bırakıp gitti bizi.
Son sözü 'hayde' olmuştu.
O İstanbul'da, ben Adana'daydım…
'Hayde' demişti telefonda.
Hayde, haydi demektir bizim oralarda.
'Haydi babana gidelim', 'Haydi Of'a gidelim', 'Haydi çay bahçelerime götür beni', 'Haydi ahırdaki sarı kıza gidelim…'
Yetiştiğimde yoğun bakıma kaldırmışlardı tatlı anamı.
Susmuştu.
Sonra hiç konuşamadık.
Rüyalarımda dertleştik.
Serhat'ı, Ziya'yı, Huriye'yi sordu dün gece…
Yeni kaybettiğimiz Naciye teyzemi görüp görmediğini sordum.
"İyidir, az önce gelseydin onu da görecektin" dedi.
Uyandığımda yoktu.
Ağladım gizli gizli…
11 yıldır suskun benim tatlı Fistuğum…
Güzel anam seninle yaşlanmayı çok isterdim.
Sohbetini özledim…
Gülüşünü, bakışını da…
Tez gittin anam…
Erken bıraktın bizi…
Yüreğimde sızı var…
Dinmiyor…
Dinmeyecek de…
***

Sen yağmur ol ben bulut,
Orada buluşalım…
Orada…


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA