Malum, memleketimizin insanı çabuk gaza gelebilmektedir. Şimdi hepinizin büyük bir hayırsızlık örneği sergileyerek unuttuğunuz Tülin ile Caner evlenebilsinler diye onlara ev bağışlamaya kalkan teyzenin muhtemelen şimdilerde aklı başına gelmiştir. Milletimizi teyakkuza geçiren bir diğer vaka da Musa ile Sarah 'aşkı' idi, malumunuz. O günlerde neredeyse seferberlik ilan edilecek, kampanyalarla toplanan bağışlar Türkiye'nin olmayan uçak gemisine yatırılacak ve Britanya kapılarına dayanılacaktı.
Tam 15 sene evvel Türkiye'yi sarsan Musa ile Sarah aşkı, bir Ferhat ile Şirin, bir Kerem ile Aslı ve hatta bir Leyla ile Mecnun seviyesini aşmış, ortalığı kasıp kavurmuştu. Sarah'ın Britanyalı ailesi, 13 yaşındaki tombul kızlarını nasıl vermek istemezdi bizim Maraşlı Musa'ya, hem de imam nikahı yapmış iken?! İşte o Musa'mız, Musa Kömeağaç'ımız yani, bu büyük aşk sayesinde, reyting fukarası bir dizi girişiminde bizzat başrol bile oynamıştı.
Haluk Kurtoğlu ve Sevda Ferdağ ile birlikte kamera karşısına geçmişti yani, boru değil!
Fakat olmadı, olamadı... Bu büyük aşkı da tükettik biz milletçe. Bir dönem Musa ile Sarah aşkı bize 'Günaydın!' ve 'İyi geceler!' diyebilecek kadar hayatımızın içindeyken, hatta Sarah Müslüman olup başörtüsü bile takmışken, aniden sıkılıp hayatımızdan çıkarıverdik onları... Tıpkı Tülin ile Caner gibi...
Şimdi artık bir Ediz Hun - Hülya Koçyiğit filmi misali, ayda yılda bir düşük bütçeli kanallarda gördüğümüz dolgu malzemelerine benzemektedir onlar... Geçtiğimiz günlerde o unutulmaz aşkın erkek tarafı olan Maraşlı Musa Kömeağaç, şimdi 15 yaşında olan oğlu Muhammed'i göremediğinden yakınarak demeç vermiş basınımıza, yine bir dolgu malzemesi kıvamında. Öylelikle hatırladık, "Vay be, aradan 15 sene geçmiş ha!" nidalarıyla o büyük aşkı... Hayır, Musa onlardan değildi asla! Yani, "Bir ecnebi hanımın gönlünü çeleyim de kapağı bir ecnebi memlekete atayım," zihniyetindeki garsonlardan asla olmamıştı o. Tertemiz bir aşkla sevdi Sarah'yı. Peki ya Sarah?.. O, tıpkı bizim gibi hayırsız çıktı, henüz hamileyken, Musa'yı bırakıp gitti. Oğlu Muhammed, Musa'dan uzakta dünyaya geldi. Sarah 15 yaşına geldiğinde, bu kez de Britanya'daki komşusundan hamile kalmıştı. Peki ya bu doğum kontrol yöntemlerini öğrenme yaşına gelmeden iki kere hamile kalmayı becerebilen Sarah kızımızın emperyalist babası?.. "Benim kızım, çirkin bir domuz yavrusundan farksızdır. Ancak bir Türk böyle bir kızla evlenecek kadar aptal olabilir," sözleriyle milletimizi yaraladığı yetmiyormuş gibi, Maraş'taki düğünde video kamerasıyla yaptığı çekimleri 20 bin pounda magazin kanallarına satacak tıynette bir arkadaştı kendisi! Gerçi faydası da oldu. Onun bu 'girişimci' hallerini gören Britanya hükümeti, İngiliz aile yapısını düzenleyen kanunları yeniden gözden geçirme kararı aldı...
'ESKİ MUSA'YI GÖMDÜM'
Neyse efendim, biz ne kadar hayırsız çıksak da, Musa Kömeağaç bizi unutmuyor ve güzide medyamıza arada bir demeç veriyor.
Geçenlerdeki demecinde şunları söylemiş: "Sarah'la eskisi gibi gergin değiliz.
Çocuğumuz için görüşmek zorundayız. Ailesi ise bana karşı çok iyiler, hatta süperler.
Özellikle babası bana çok destek oldu. Sarah da anladığım kadarıyla evlenmiş, yeniden kendi dinine dönmüş. Ama babası Müslüman olmuş, şimdi Ahmet ismini kullanıyor. Ben yeni bir hayat kurdum. Eskiye dönmek istemiyorum. Aşk vardı, sevgi vardı ama karşılığı bu olmamalıydı. Bunlardan dolayı eski Musa'yı gömdüm..."
Şimdi diyeceksiniz ki, "Arkadaşım, rahatsız mısın? Niye yazdın bunca şeyi?"
Vallahi kıymetli okur, siz de haklısınız ama, "Sarah eski dinine döndü, babası Müslümanlığı kabul edip Ahmet oldu," diye devam eden satırlar, zihnimde doğrudan doğruya şu haberle düz kontak yaptı: "Mehmet Dereli ile Hülya Avşar'ın sürpriz flörtü Kaya Çilingiroğlu'nun geçmişte Dereli'nin eski eşi Şebnem Dinçgör ile yaşadığı ilişkiyi akıllara getirdi. O dönem Hülya Avşar'dan ayrılan Çilingiroğlu bir süre manken Şebnem Dinçgör ile 1993 yılında aşk yaşamıştı. Çilingiroğlu, "Avşar'la ilgili sizinle geçmişte ilişki yaşadığı için Şebnem Dinçgör'ün şimdi yeni boşandığı eşiyle flört ederek ondan intikam almaya çalıştığı şeklinde yorumlar yapılıyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?" sorusuna, "Aman ne intikamı?! 1993 yılında Mehmet Bey ile Şebnem Hanım mı varmış? Neyin intikamı yani?
Ayrıca millet benden böyle intikam almaya kalkarsa çok yorulur," diyerek esprili bir yanıt verdi...
Neyse, en azından din değiştirme falan yok ortamda...
