Kenan Evren... "Bir zamanlar kartaldı." Ağzından çıkan "Anayasa'ydı." Evren Paşa ile "işte o günleri" konuşuyorduk.
Dedi ki:
- Anayasa hazırlanıyordu... Konuşulan konulardan biri de dokunulmazlıklardı... Bana geldiler, ne yapalım, diye sordular.
- Ne dediniz?
- Dedim ki, yalnız kürsü dokunulmazlığı olsun... Milletvekiline, kürsüde söyleyeceği sözler için kimse bir- şey diyemesin... Ama diğer konularda, milletvekilinin, sokaktaki vatandaştan hiçbir farkı olmasın.
***
Kenan Evren:
- Evet, kesin düşüncem buydu... Ne milletvekili, ne de diğer kamu yöneticileri... Hiçbirimiz için özel ayrıcalıklar olamaz... Biri suç mu işledi, dokunulmazlığa sığınamaz.
***
- Sayın Evren, sonra ne oldu?
- Sonra beni caydırdılar. - Yani dokunulmazlık sınırı genişledi.
- Evet, hem de nasıl... Oysa başlangıçta ben çok farklı düşünüyordum... Dediğim gibi, beni fikrimden vazgeçirdiler.
Kenan Evren:
- Kalkacak... Eninde, sonunda dokunulmazlıklar, Batı ülkelerindeki hale gelecek... Aslında bunu, dokunulmazlık sahiplerinin kendileri istese, ön alsalar daha iyi... İtibar kazanırlar.
Kenan Paşa'nın "bu konudaki" son sözleri:
- Asker, sivil, milletvekili, bürokrat diye kimseye farklı muamele yapılmasın... Ve hiçbir şey de gizli kalmasın... İşin içinde asker olunca örtbas edilir diye bir kaide yok... Vatandaşa hangi muamele yapılıyorsa, herkese de yapılsın.