Geçen yıl Ankara'dan İstanbul'a giderken, uçakta büyükelçi Deniz Bölükbaşı ile karşılaşmıştık... "Size sevineceğiniz bir haberim var" demişti:
- Babamın not defterlerini buldum... Onunla yaptığınız sohbetleri, birlikte çekilmiş resimlerinizi de.
- Nerede buldunuz?
- Ömer Naci Bozkurt'un (eski senatör) deposunda.
***
Deniz bey "birgün, birkaç saatinizi ayırsanız" demişti:
- Bulduklarımı, kitap yapacağım... Sizinle konuşmaları da yer alacak... Bir göz gezdirseniz.
"Olur" demiştik ama...
Kimi zaman Deniz Bölükbaşı seyahatteydi.
Kimi zaman biz.
Bir yıl geçti aradan... Buluşamadık.
Ve kitap çıktı.
***
Osman bey, siyasete bir şiirle veda etmişti.
"Bir Ömrün Hikayesi" adlı şiirin ilk dörtlüğü şöyle:
"Hürriyet bir Şirin, ben Ferhat oldum,
devirler boyunca boşaldım, doldum.
Bir ömür yitirdim, acep ne buldum?
Seraba harcanmış ömre yanarım.
***
Bölükbaşı'na "bu şiiri hangi duygularla yazdınız" demiştik.
Verdiği yanıtı "kitapta okuyunca" o günleri hatırladık:
- ....... Bu şiir sadece benim değil, milletimin de kaderini tasvir ediyor.
***
Bölükbaşı'nın "fırtına gibi estiği yıllarda" Ankara-Maltepe'de "Köşk Gazinosu" vardı. Zeki Müren, Behiye Aksoy gibi şöhretler orada şarkı söylerlerdi.
Osman bey ne zaman Behiye Aksoy'u dinlemeye gitse, "sen de geleceksin" derdi.
Gider, dönemin "ünlü assolistini" dinlerdik.
***
- O yıllarda, Osman beyin "bestelenen... Plak olan" bir şiiri dillerden düşmezdi.
"İlk dörtlüğü" şöyle:
"Bende saç ağarmış, gönül tüter mi,
Kül olmuş sinemde çiğdem biter mi,
Viran yerlerde hiç bülbül öter mi,
Geçelim güzelim gel bu sevdadan.
***
Birgün "Osman bey, bunları Behiye Aksoy için mi yazdınız" diye sormuştuk.
Deniz Bölükbaşı, babası ile ilgili kitapta "Yavuz Donat'ın bu sorusuna, babam şu yanıtı vermiş" diye yazıyor:
- Eli elime değmedi ama lafı anamı belledi.
Gerçekten de o "şiir-şarkı" yüzünden Osman beyin, eşiyle arası hayli açılmıştı... Kavgalarına tanık bile olmuştuk.
***
Bölükbaşı "Beşevler-İsrail Evleri"nde otururdu.
"Ava giderken veya avdan dönerken" bizi evine götürürdü.
Mutfağında "bazı hanımlar" görürdük.
Osman bey kulağımıza eğilirdi:
- Kocalarını milletvekili yapayım diye, bunlar bizim hanımın dizinin dibinden ayrılmıyorlar... Ama milletvekili yaptıklarım da, beni terk ediyorlar.
***
Bir defasında, adayları "notere" götürmüştü. Ve "milletvekili olunca, partiden ayrılmayacağım" diye senet almıştı.
Ama "senete rağmen" partiden istifalar başlayınca...
Osman bey Meclis kürsüsüne çıkmıştı.
Söyledikleri "kitaba da" girmiş:
- ..... Bu rejimin en talihsiz tarafı, kendini bir mal gibi siyaset pazarında satan birçok bedbaht insanın, bu milletin siyasi hayatında rol almış olmasıdır.
***
Partisi koalisyon ortağı olur, kendisine "Başbakan Yardımcılığı" önerilir, o kabul etmezdi. Birgün "neden" diye sormuşuz.
Verdiği yanıt "kitapta" yer alıyor:
- İmanım padişah ben de onun veziriyim... Bundan büyük rütbeyi devlet de veremez.
***
Büyükelçi Deniz Bölükbaşı'na teşekkürler.
Osman beyi "kitaplaştırdığı" için.