Yıl 1936...
Meliha hanım, İstanbul'da üniversite öğrencisi.
Edebiyat Fakültesi'nin en güzel kızı. "Tez konusu" Ankara. Fakülte Dekanı "Ankara'daki bir arkadaşına" mektup yazar:
- Meliha, bir sorunu olursa senden yardım isteyecek... İlgini rica.
"Ankara'daki arkadaş", Milli Eğitim Bakanlığı'da Şube Müdürü olan Ahmet Kutsi Tecer'dir.
***
Bir gün, şube müdürünün odasına bir genç kız girer:
- Efendim, hakkında size mektup yazılan kız benim.
Meliha'nın sorunu "nerede konaklayacağı."
Ahmet Kutsi Tecer ona "Cebeci'de bir okul" bulur:
- Orada yatacak, orada yemek yiyeceksin.
Aradan bir yıl geçer.
Edebiyat Fakültesi'nin mezunlar gecesine, Ankara'dan bir konuk gelir.
Ve Meliha'nın masasına oturur. O konuk, Meliha'yı bir yıldır "gizliden gizliye izleyen" Ahmet Kutsi Tecer'dir.
***
Yine aradan aylar geçer.
Meliha, Ankara'dan bir mektup alır. Daha doğrusu iki mektup. Birincisinde şöyle yazılıdır:
- Meliha... Allah'ın izniyle önce sizi, sizden istiyorum... Eğer kabul ederseniz, ikinci mektubu lütfen ailenize veriniz.
***
İkinci mektupta da aileden "Allah'ın izni, peygamberin kavli ile, sevgili kızları eş olarak istenmektedir."
***
Meliha hanım:
- 13 Aralık 1937'de evlendik... 3 çocuk doğurdum, 2'si daha küçükken öldü.
Meliha Tecer, Ankara-İsmet Paşa Kız Enstitüsü'nde öğretmenlik yapmış.
Karı-koca içki, sigara nedir bilmemişler.
Görev gereği birbirlerinden uzak kaldıkları olmuş.
Mektuplaşmışlar.
***
91 yaşındaki Meliha Tecer "benimkiler neyse de" dedi:
- Ahmet'in mektupları birer edebiyat şaheseri.
"Yayınlansa" dedik. "Bilmem ki" diye yanıt verdi:
- İkimizin mektuplarını bir paket yaptım... Ölünce mezarıma, başucuma gömülmesini istiyorum.
***
Birileri, Melihe hanımı ikna etmeli. Ahmet Kutsi Tecer'in "Bütün Şiirleri" bir Kültür Bakanlığı Yayını.
"Mektupları da" neden olmasın.