ELAZIĞ'IN Kasaplar Çarşısı'nda bir genç, kasap dükkanından çıkıp geliyor.
"Başkanım, hılayı kuşandım, kasap çıraklığı yapıyorum" diyor.
"Hıla" yerel bir deyim.
"Önlük" demek. Genç, devam ediyor:
- Başkanım aslında ben inşaat mühendisiyim.. İşsizim... Ayıp değil ya, kasap çıraklığıyla eve ekmek götürüyorum.
***
Gencin "başkanım" dediği kişi, Elazığ Belediye Başkanı M. Süleyman Selmanoğlu.
***
Bir kadın geliyor:
- Başkanım sen hacet kapısısın... Sen devlet sayılırsın... Çocuğuma iş.
Başkan "bacım, teyzem, annem" diye kadının gönlünü almaya çalışıyor.
Ama kadın "isyanlarda..."
Başkan, yanındakilere dönüyor:
- Adresini alın... Hava kararınca evine gıda yardımı yapılsın.
***
Elazığ Belediye Başkanı M. Süleyman Selmanoğlu bize dert yanıyor:
* Asgari ücretle çalışacak 10 üniversite mezunu alacağım desem, Allah sizi inandırsın, en az 4 bin kişi kuyruğa girer.
Elazığ'da 50-60 bin işsiz var.
* Özel sektörü, sanayiciyi, Antalya'daki turizmciyi, Bolu'daki fabrikayı arıyorum... Buradaki gençlere, oralarda iş bulmak için uğraşıyorum.
***
Pırıl pırıl, gencecik bir kız yaklaşıyor.
Elinde "üniversite diploması." "Bilgisayar sertifikası." "Yabancı dil kursu mezuniyet belgesi."
- Başkanım, izin verin elinizi öpeyim... İşsizim... Ne iş olsa yaparım... Beni geri çevirmeyin.
***
İşsizlik "en büyük haksızlık." "En büyük adaletsizlik."
Güzeller güzeli Elazığlı kız ağlıyor. Belediye Başkanı bize dönüyor:
- Ben tükendim... Görüyorsunuz.
Görüyoruz, Başkan'ın da gözleri yaşarıyor.