Hükümetin işi, gücü kalmadı. "80 küsur yaşındaki bir ihtiyarla" uğraşmaya başladı. İhtiyar suç işlediyse "savcı ne güne duruyor?"
Bakanlar Kurulu, Başbakan, Adalet Bakanı "ne diye devreye giriyor?"
***
Perşembe saat 12.00.
Adalet Bakanı Cemil Çiçek'le konuştuk.
"İhtiyarın Ata'ya mektubunu TV'lerin canlı yayınında neden okudunuz" diye sorduk.
Cemil Çiçek'in yanıtı:
-Olayın mantığı şu:
*Ortada Atatürk'ün doğduğu ev var.
*Ve orada da bir hatıra defteri.
*Deftere ne yazıldığını kamuoyu tam bilmiyor.
*Konu bir anda iç politikaya çekiliyor.
*Yazıda küfürler, hakaretler var.
*Hatıra defterine herkes, her istediğini yazabilmeli mi?
*Ben kamuoyunu bilgilendirme adına o yazıyı açıkladım.
***
-Sayın Çiçek, sizden bir ricada bulunabilir miyiz?
-Buyrun.
-O ihtiyarı mahkemeye vermeyin.
-Yargıdaki dava sayısının artmasını istemem... Türkiye'nin barışa, huzura ihtiyacı var... Bizim partiye karşı olunabilir... Herkes fikrini söyler... Ama küfür ve hakaret etmeden.
-Yine de Başbakan da, siz de, arkadaşlarınız da mahkemeye gitmemelisiniz.
-Beyan sahibinin de (Ata'ya mektup yazan ihtiyar) bir açıklama yapması gerekmiyor mu?
***
"Bu iş" yeterince uzadı.
"Nokta koymakta" fayda var.
Konunun mahkemelere taşınmasını "hem kamuoyu hoş karşılamaz"
Hem de "siyasi şovlar başlar."
Bu ise "yeni gerilimler" demektir.