İngiltere kraliçesi ile eşinin Bursa ziyaretlerinde "Hacivat-Karagöz gösterisi" de vardı.
HacivatKaragöz "bir Bursa simgesi."
"Önemli konuklar" bunu öğrendiler. Ve "gösteriyi" çok beğendiler.
***
Tabii Kraliçe'nin "bilmediği bir şey" var.
Hacivat-Karagöz "simgesel özelliğinin" yanı sıra bizim "siyasi kültürümüzün de" önemli bir unsuru. Siyasetçinin gündemi ile halkın gündemi arasındaki "farklılığın" mizahi göstergesi.
Halk "başka şey" istiyor. Siyasetçi "başka şey" söylüyor.
Halk "iş, ekmek, ekonomi" diyor. Siyasetçi "sanal gündeme" kilitleniyor.
Hacivat ile Karagöz'ün "diyalogu" da böyle değil mi?
Biri "başka telden" çalıyor, öteki "başka telden."
Örneğin...
***
Hacivat:
- Ahu gözlüm, inci dişlim hoş geldin.
Karagöz:
- Kazma dişlim, odun kaşlım boş geldin.
Hacivat:
- Yazı yazdım güzellik tahtasına.
Karagöz:
- Atarım yumruğu alnının ortasına.
Hacivat:
- Bugün sevdiğim bana yan baktı.
Karagöz:
- Kaynanam yangında yorganı kaptı.