Prof. Dr. Faruk Şen dün sabah "ilk panelin" konuşmacılarındandı.
Konu "göç" idi. Prof. Şen "göçün kısa bir hikâyesini" anlattı.
Önce "vasıfsız işçi" olarak gidenler...
Sonra onların "avukat, doktor, işadamı, mühendis" olan ve "bulundukları ülkenin vatandaşlığına geçen" çocukları.
***
Toplantının yapıldığı salonun girişinde bir "sergi" vardı.
Prof. Şen'in sözünü ettiği "ilk gidişe" ait resimlerle dolu bir sergi.
Ancak sergiyi "zayıf" bulduk.
Türk göçünün "daha geniş bir sergisini... Hatta müzesini" Almanya'da görmüştük.
Türkiye'de böyle bir müzeyi "şimdi oluşturamazsak" ne zaman yapacağız?
Prof. Şen "Avrupa'daki parlamentolarda bulunan Türkler'den" bahsetti.
"Avrupa'daki partilerdeki Türkler'i" anlattı.
O kadar çok ki.
***
Dün toplantıda gözümüz Prof. Dr. Yaşar Bilgin'i aradı. Yoktu.
Prof. Bilgin;
1. Türk-Alman Sağlık Vakfı Başkanı.
2. CDU Yönetim Kurulu Üyesi.
3. CDU'nun, Avrupa Parlamentosu üye adayı.
4. İktidar partisinin (CDU) Göçmenler Komisyonu Başkanı.
***
Prof. Faruk Şen'i dinlerken "şunu" düşündük:
- Avrupa'daki partilerin "bizimkilere gösterdiği ilgiyi", bizim partilerimiz neden göstermiyorlar?